- Uomastyx adlı kertenkele hakkında hadis bulunan Peygamberimizin etini haram kılmadığına dair hadis olduğu halde Hanefilere göre niye helal değil?
- Yani sahih hadise aykırı bir hareket olmaz mı?
Değerli kardeşimiz
Hanefîler dışındaki üç mezhep imamı keler yemenin mübah olduğu konusunda hemfikirdirler. Rivayetlerde geçen “onu yemem haram da kılmam” ifadesi ve Hz. Peygamber (asm) Efendimizin sofrasında keler yenmesine ses çıkarmaması keler yemenin caiz olduğu hususunda cumhurun dayanağı olmuştur.(1)
Hanefilere göre haram oluşunun asıl gerekçesi onun pis / habis oluşudur. Kelerin helal oluşu ile ilgili hadis-i şerif “Onlar için pis / habis şeyleri haram kılar.”(2) ayetinin nüzulünden öncesine matuf olduğu görüşündedirler.(3)
Ayrıca Hanefîler(4) kelerin helal olmadığı görüşlerine delil olarak Hz. Aişe’den rivayet edilen Kütüb-i Sitte’de yer almayan şu rivayeti göstermektedirler:
“Hz. Aişe’ye bir keler hediye edildi. O bunun yenilip yenilmeyeceğini Resulullah’a sordu. Hz. Peygamber yemek istemedi. Az sonra bir dilenci geldi Aişe keleri ona vermek istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) “Kendin yemediğin şeyi mi ikram ediyorsun?” buyurdu.”(5)
Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:
Kemirgenler sürüngenler haşereler ve fare sıçan çıyan yılan kertenkele geko bukalemun köstebek yarasa sincap kokarca ve kınkanatlılar gibi hayvanlar helal değildir. “Uromastyx” türü kertenkele ve “Cırboğa” denilen Arap tavşanı veya çöl faresi denilen hayvana gelince:
Bazı hadis kaynaklarında bir kısım hayvanlara “haşerâtu’l-ard / yer haşereleri” başlığı altında temas edilmiş şarihler bu lafzı kertenkele kirpi ve Arap tavşanı ile örneklendirerek açıklamışlardır.
Bu kelime ile dilimizde kullandığımız haşereler değil kertenkele / keler kirpi Arap tavşanı gibi bazı küçük hayvanlar kastedilmiştir.(6)
Bu hayvanlardan keler ve kirpi hakkında rivayet bulunmakta Arap tavşanı ile ilgili ise bir rivayete rastlanmamaktadır.
Kaynaklarda yerbû’ olarak geçen bu kelime cerboğa kır ada ve Arap tavşanı yer köpeği gibi çeşitli kelimelerle ifade edilmektedir. Arap tavşanı adı tavşan olmakla birlikte bu türün özelliklerini taşımamakta gececil (gündüzleri dinlenen geceleri faal olan) kemirgen bir tür olarak tanımlanmaktadır. İlk bakışta ne olduğu kestirilemeyen kulakları tavşan arka ayakları kanguru ve gövdesi fare şeklinde arka ayakları ön ayaklarından daha uzun kuyruğu ve kulakları çok uzun bir hayvan olarak tasvir edilmektedir. Günümüzde Arap ülkelerinde özellikle de Suriye’de avlanılıp yenilmekte olan Arap tavşanı nesli tükenmekte olan hayvanlar arasında yer almaktadır.(7)
Yer haşereleri cinsinden kabul edilen Arap tavşanı içerisinde haşerâtu’l-ard lafzının yer aldığı Hz. Peygamber’in (asm) yer haşerelerini yasaklamadığına vurgu yapılan ve zayıf görülen bir rivayetten dolayı muhaddislerin söz konusu ettiği bir hayvandır.
İlgili rivayet şöyledir:
Milkam b. Tilb babasından naklediyor: “Resulullah ile arkadaşlık yaptım yer haşerelerinden herhangi birini haram kıldığını işitmedim.”(8)
Bu hadisin isnadı zayıf görülmüş ravisi Milkâm b. Tilb’in meçhul olduğu meşhur olmadığı belirtilmiştir.(9)
Hakkında bir rivayet bulunmayan Arap tavşanı konusunda mezhepler arasında ihtilaf söz konusudur.
İmam Şafi ve İmam Mâlik’in Arap tavşanını mübah Hanefîlerin bazı kaynaklara göre kerih bazılarına göre haram gördükleri nakledilmektedir.(10)
Hanefîler Arap tavşanını iğrenç görerek habais / pisler sınıfına dahil etmişlerdir.(11)
Pek çok kaynakta yer alan şu rivayet “Uromastyx” türü kertenkele/keler etinin yenilebileceğine delil olarak kullanılmıştır:
Abdullah b. Abbâs’tan rivayet edildiğine göre Hâlid b. Velîd ona bu konuyla ilgili şunları anlatmıştır:
Resulullah’ın zevcesi İbn Abbas ve benim teyzem olan Meymune’nin odasına Hz. Peygamber’le birlikte girmiş ve orada kızartılmış bir keler görmüştüm. Keleri Meymune’ye kız kardeşi Hufeyde bint el-Haris Necid’den getirip takdim etmiş Meymûne’de bunu Rasûlullah’a ikram etmişti. Hz. Peygamber’e ismi söylenmeyen ve kendisinden bahsedilmeyen çok az yemek takdim edilirdi. Resulullah kelere elini uzattığında orada bulunan kadınlardan biri:
“Resulullah’a ikram ettiğiniz şeyin ne olduğunu söylesenize!” dedi bunun üzerine Meymune: “O kelerdir. Ey Allah’ın Resulü.” deyince Hz. Peygamber hemen elini çekti. Ben (Halid b. Velid): “Keler haram mıdır ey Allah’ın Resulü?” diye sordum Hz. Peygamber cevaben; “Hayır fakat o benim halkımın yaşadığı bölgede bulunmayan bir yiyecektir. Bu yüzden tiksinme hissediyorum.” buyurdu. O zaman ben onu önüme çekip yedim. Resulullah da bakıyordu.”(12)
Bu ifadenin “Resulullah bana bakıyor ama beni men etmiyordu.” şeklinde başka tarikleri de mevcuttur.(13)
Kaynaklarda keler eti ile ilgili en fazla yer verilen rivayet Hz. Peygamber Efendimizin (asm) Meymune Validemizin evinde keler yememesi olayı ile ilgili zikrettiğimiz bu rivayettir. Rivayetin pek çok tariki bulunmakta ve genel olarak Abdullah b. Abbas’tan rivayet edilmektedir.
Bu olayın haricinde keler ile ilgili diğer bazı sahabîlerden gelen başka rivayetler de mevcuttur.
Keler yenilmesinin mübahlığına dair rivayetlerin yanı sıra yasak olduğuna dair Ebû Davud kaydettiği rivayet şöyledir:
Abdurrahman b. Şibl: “Resulullah keler etini yemeyi yasakladı.”(14)
İbn Hacer bu hadisi hasen olarak nitelemekle birlikte kelerin helalliğine açık ve net bir şekilde delalet eden diğer rivayetlerle bu rivayet karşılaştırıldığında delil olarak kullanılamayacağını belirterek kelerin haram olmadığını mekruh dahi sayılamayacağını söylemektedir.(15)
Rivayetlerden anlaşıldığına göre Hz. Peygamber (asm) keler etini sevmediğini belirterek yememiş fakat yenilmesini yasaklamamış ve sofrasında yenilmesine engel olmamıştır.
Başta da ifade ettiğimiz gibi Hanefîlere göre haram oluşunun asıl gerekçesi onun pis/habs oluşudur. Mübah olduğunu bildiren rivayetler “Onlar için pis / habis şeyleri haram kılar.”(16) ayetin inmeden öncesine aittir. Ayrıca kelerin helal olmadığını bildiren rivayetleri de deli olarak kullanırlar.(17)
Kirpi ile ilgili Abdullah b. Ömer’e dayanan tek bir rivayete rastlanmakta bu rivayet kaynaklarda şu şekilde yer almaktadır: İbn Ömer’e kirpinin hükmü soruldu. O da: "Bana vahyedilende murdar et (meyte) veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pistir- ya da günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak şartıyla kim (yasaklananlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki rabbin bağışlayan ve esirgeyendir." (Enam 6/145) ayetini okuyarak cevap verdi.
Ancak yanında bulunan bir yaşlının ‘Ben Ebû Hureyre’den Resulullah’ın: “O pis hayvanlardan biridir yenmez.” buyurduğunu işittim’ demesi üzerine İbn Ömer:
“Eğer bunu Resulullah söyledi ise onun dediği gibidir (demek ki) biz bilmiyoruz.” demiştir.(18)
Bu rivayet hadis âlimlerince zayıf kabul edilmiş “bir yaşlı” ifadesinin meçhulün rivayetine işaret ettiğine dikkat çekilmiştir.(19)
Kirpinin caiz olup olmadığı konusu fukaha arasında tartışılmıştır. İmam Malik ve İmam Şafi’ye göre helal İmam Azam Ebu Hanife ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise haramdır.(20)
Haram olduğunu söyleyen fakihler hadiste kirpinin habis olarak vasıflandırılmasını esas almışlardır.(21)
Serahsi insan tabiatının bu tür hayvanlardan iğrendiğini bunların “Onlara pis şeyleri haram kılar.” (Araf 7/157) ayetinin içeriğine dahil olduğunu belirtmektedir.(22)
Kaynaklar:
1) Şevkânî Neylu’l-evtâr 10/201.
2) Araf 7/157.
3) Cezîrî el-Fıkh alâ Mezâhibi’l-Erbaa 379.
4) Serahsî Mebsût 11/255.
5) Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. İbrâhîm b. Ebî Şeybe el-Musannef thk. Hamed b. Abdullah-Muhammed b. İbrâhîm 2. Baskı (Riyad: Mektebetu’r-Ruşd 1428/2007) 8/195.
6) Ebû Suleymân Hamed b. Muhammed el-Hattâbî. Me‘âlimu’s-sünen şerhu Süneni Ebî Dâvud thk. Muhammed Subhî b. Hasen Hallâk Ebû Mus‘ab (Riyâd: Mektebetu’lMaârif 1431/2010) 3: 239.
7) el-Cezîrî el-Fıkh alâ mezâhibi’l-erbaa 379.
8) Ebû Dâvud “Etime” 29.
9) Hattâbî Me‘âlimu’s-sünen 3/239.
10) Cezîrî el-Fıkh alâ Mezâhibi’l-Erbaa 379.
11) Serahsî Mebsût 11: 255.
12) Buhârî “Zebâih ve Sayd” 33 “Et’ime” 10 14; Müslim “Sayd” 7; Ebû Dâvud “Et‘ime” 28; Nesâî “Et‘ime” 17.
13) Müslim “Sayd” 7; Ebû Dâvud “Et‘ime” 28; Nesâî “Et‘ime” 17.
14) Ebû Dâvud “Et‘ime” 28.
15) İbn Hacer Fethu’l- bârî 9: 760; Azîmâbâdî Avnu’l-ma‘bûd 10: 269-270.
16) Araf 7/157.
17) Cezîrî el-Fıkh alâ Mezâhibi’l-Erbaa 379; Serahsî Mebsût 11: 255.
18) Ebû Dâvud “Et‘ime” 30.
19) Azîmâbâdî Avnu’l-ma‘bûd 10: 273.
20) Hattâbî Me‘âlimu’s-sünen 3: 239; Şevkânî Neylu’l-evtâr 10: 197.
21) Azîmâbâdî Avnu’l- ma‘bûd 10: 273; Cezîrî el-Fıkh alâ mezâhibi’l-erbaa 379.
22) Serahsî Mebsût 11: 255; bk. Nejla Hacıoğlu Yenilmesi Mübah Görülen Hayvanlar İle İlgili Hadis Rivâyetlerinin Değerlendirilmesi”. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 19/1 (Mart 2019): 191-219.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet