1598-)
Ebû Saîd (r.a.) rivayet ediyor: Dikkat edin. Eğer siz lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok ha tır 1 asaydınız bu sizi şu gördüğüm durumdan alıkordu. Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok hatırlayınız. Kabrin üzerinden hiç bir gün geçmez ki konuşup şöyle demesin: "Ben gurbet eviyim. Ben yalnızlık eviyim. Ben toprak eviyim. Ben kurtçuklar eviyim." Mü-min bir kul toprağa gömüldüğünde mezar kendisine şöyle der: "Merhaba hoş geldin. Sen bana sırtımda dolaşanların en sevi mi isiydin. Bu gün sana kavuştum. Sen de bana varmış bulunuyorsun." Sana neler yapacağımı biraz sonra göreceksin." Sonra kabir gözünün görebileceği kadar genişler. Kendisi için Cennete bir kapı açılır. Günahkâr veya kâfir bir kul gömüldüğünde ise mezar ona şöyle der: "Hoş gelmedin sefa gelmedin. Sen bana sırtımda dolaşanların en sevimsiziydin. Bu gün seni ele geçirmiş bulunuyorum. Sen de bana gelmiş oldun. Sana ne yapacağımı biraz sonra göreceksin." Sonra mezar dört tarafı o kişi üzerinde birleşinceye kadar daralır. Kaburga kemikleri birbirine geçer. Ona yetmiş büyük yılan musallat edilir. Öyle ki onlardan bir tanesi yer yüzüne nefesini salsa dünya durdukça yer yüzünde bir daha bitki bitmez. Hesap vermek üzere götürülünceye kadar bunlar onu tırmalayıp dişlerler. Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.