293-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) anlatıyor: Tûr-u Sina-ya gitmiştim orada Ka-bu-l-Ahbâr-a rastladım. Beraber oturduk bana Tevrat-tan anlattı. Ben de ona Resûlüllah-ın hadislerini anlattım. Ona söylediğim hadislerden biri de şuydu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı. Cennetten o gün çıkarıldı. Tevbesi o gün kabul edildi. O gün öldü kıyamet de o gün kopacak. Cuma günü bütün hayvanlar şafaktan güneş doğuncaya kadar acaba kıyamet kopacak mı diye korkularından kulaklarını verir dinlerler. Yalnız cinlerle insanlar bundan gafildirler. Cuma günü bir vakit vardır müslüman bir kimse o vakitte namazda olur Allah-tan bir dilekte bulunursa Allah mutlaka dileğini verir » Kâb : O faziletli vakit senede bir gündür.» deyince: Hayır her cuma öyle bir vakit vardır.» dedim. Bunun üzerine Kâb Tevratı okuyarak: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) doğru söylemiş » dedi. Ebû Hüreyre devam ederek der ki: Oradan ayrıldıktan sonra Basra b. Ebi Basra el-Giffari-ye rastladım. Bana: Nereden geliyorsun?» dedi. Ben de: « Tûr-dan» dedim. Bunu duyunca: gitmeden önce sana rastlasaydım gitmezdin. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Üç mescitten başka yere (ziyaret maksadiyle) sefer yapılmaz: Mescidi Harama bu mescidime ve İyliya (Kudüs) mescidine yahut Beytil Makdise.» Hüreyre der ki: Daha sonra Abdullah b. Selam-a (radıyallahü anh) rastladım ona Kâbu-l-Ahbar-la buluştuğumu kendisine Cuma günündeki faziletli vakti söyleyince; «O vakit senenin bir gününde olur » dediğini anlattım. Abdullah b. Selam (radıyallahü anh): «K-âb yalan söylemiş» dedi. Ben de: Tevratı okuduktan sonra: «Evet o hayırlı vakit her cuma günü vardır » dediğini söyledim. Abdullah b. Selam: doğru söylemiş » dedikten sonra: O vaktin hangisi olduğunu biliyorum.» dedi. Ona: Onun hangi vakit olduğunu bana söyle benden gizleme.» deyince Abdullah b. Selam: (radıyallahü anh): O Cuma gününün son vaktidir » dedi. Ben de: Nasıl Cuma gününün son vakti olur?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Müslüman bir kimse namaz kılarak o vakitte bulunursa...» buyurdu. «Dediğin vakitte ise namaz kılınmaz.» dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Selam (radıyallahü anh): Resûlüllah: Oturup namazı bekleyen kimse namazı kılıncaya kadar namazda sayılır demedi mi?» dedi. Ben de: Evet » dedim. O işte böyledir.» dedi. Ebu Davud Salât 2/200;Tirmizî Cuma 4/2; Nesaî Cuma 14/45. günü içinde duaların kabul edildiği zamana "saatu-l-icabe" denir. En kuvvetli görüşe göre imamın minbere çıkmasından namazın kılınmasına kadar olan süreyi kapsar.