1966-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Bizde bunun belli bir hududu bilinen bir tarifi yoktur. Buna göre herhangi bir muamele de yapılmamaktadır. Aslında Malikiler-e göre satış meclisinde muhayyerlik yoktur. Sadece «hıyar-ı şart» ve «hıyarı ayıb» vardır. Çünkü onlar bu hadis âhad derecesinde olduğu için zan ifade eder diyerek Medine halkının muamelesine bakıyorlar. Onların muamelesi ise bu hadise muhalifti. Fakat onlarca tevatür hükmünde olduğundan bunu tercih ediyorlar. göre hıyar-ı meclis şart koşulursa sahih olur. Fakat Malikiler-e göre şart koşulursa alış veriş fasit olur. göre ise hıyar-ı meclis şartsız olarak sabittir. Hatta muhayyerliğin olmaması şart koşulsa alış veriş batıl olur. Çünkü hıyar-ı meclis içtihatla değil nas-la sabittir. Bu yüzden de akdin icablarından olmuştur. (Cezîrî el-Fıkh ale-l-Mezahibül-Erbea: c.2 s. 170-173). Hıyar-ı Şart: Belli bir süre içinde akdî feshetmek veya izin vermek üzere "taraflardan birinin veya ikisinin seçenekli olma hakkı. Hıyar-ı Ayıb: Alıcının kusurlu malı satıcıya aynen geri vermesi veya kabul etmesi. Meclis: Kabulden itibaren başlayan ve tarafların bedenen birbirinden ayrılmalarına kadar devam eden sürede tek taraflı iradeyle akitten vazgeçme hakkı.