2100-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam bir arazinin tamamını alır ve ağaç dikmek ya da bina yapmak gibi kalıcı birşeyle veya kuyu kazmak suretiyle imar ettikten sonra ikinci bir şahıs o arazinin bir kısmında önceden hakkı olduğunu isbat ederek şufa yoluyla arazinin tamamını almak istediği takdirde bu araziyi o adamın elinden şufa yoluyla imar ettiği şeyin değerini vermedikçe alma hakkı yoktur. Eğer arazide yaptığı şeylerin kıymetini verirse şufa yoluyla araziyi alabilir. Müşterinin bir araziyi imarı iki şekilde olur: a) Yaptığı şeyler ya arazide sabit kalan köklü şeylerdir. Bina yapmak ağaç dikmek kuyu kazmak gibi. b) Ya da sabit kalmayan geçici şeylerdir. Ekin ekmek araziyi ıslah etmek gibi. Bu ikinci kısımda şufa hakkı yoktur. Birinci kısma giriyorsa şufa sahibi arazi üzerinde yapılan şeylerin kıymetini verirse şufa hakkına sahip olur. Vermezse hak taleb edemez. Hatta kendi hissesi üzerinde yapılan şeylerin kıymetini vermedikçe kendi hissesini alma hakkı da yoktur. Müşteriye binayı yıkmasını ya da ağaçları sökmesini emredemez. Zira alıcı bunları kendi mülkü olduğu kanaatiyle yapmıştır. Eğer hissedar yapılan şeylerin kıymetini vermek istemezse müşteriden hissedarın hissesinin kıymetini vermesi istenir. O da vermek istemezse hissedar hissesinin kıymetine karşılık müşteri de üzerine yaptığı şeylere mukabil bu hissede ortak olurlar.