2113-)
Peygamber efendimizin hanımı Ümmü Seleme (radıyallahü anha) den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Ben beşerim (yanılabilirim) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinin beşer yani bir insan olduğunu söylemekle gaybı bilmediğini ve haklıyı haksızdan zahiri bir delil olmaksızın ayıramayacağını ifade ederek bu konuda diğer hakimlerle arasında bir farkın olmadığını haber veriyor. Çünkü gaybı ancak vahiy yoluyla bilebileceğinden bu dünyanın bir teklif yeri olması itibarıyla hüküm verirken hükümlerini diğer hakimlerin usullerine göre vermiştir.. Huzurumda muhakeme olursunuz da olur ki bir kısmınız diğerlerinden daha iyi delilini dile getirir. Ben de ondan duyduğuma göre lehinde hükmederim. İmâm-ı Mâlik-e göre hakim bildiğiyle değil (mahkemede tanıklardan) duyduğuyla amel etmelidir. Bu konuda da Ebû Hanife ve Şafii bildiğiyle duyduğu çatışırsa genel olarak bildiğiyle hüküm vermeleri gerektiği görüşündedirler. Dolayısıyla kardeşinin hakkından herhangi bir şeyi lehine hükmettiğim kimse onu kardeşinden katiyyen almasın. Zira ben ona (cehennem) ateşinden bir parça kesmişimdir» Buhârî Şehâdât 52/27; Müslim Akdiye 30/3 no: 4. hakimin yanıltılarak verdiği hükmün bir hakkın hak sahibinden başkasının olmasını gerektirmediği ve onu mubah kılmadığı anlamı çıkar. Çünkü o hak cehennem ateşinden bir parça olmaktadır. Buna göre hakimin hükmü bir helali haram ya da haramı helal yapamaz. Mesela bir kişi yalancı şahidlerle yabancı bir kadının kendi karısı olduğunu iddia etse buna da hakim karar verse bu kişinin o kadınla birleşme yapması helal olmaz. Ebû Hanife-ye göre helal olur. Zira hakimin verdiği hüküm zahiren ve batınan geçerlidir. Bu işlem nikâh yerine geçer. (Bâcî el-Munteka c.5 s.182).
Kaynak: İmam Malik Muvatta Akdiye (yargılama) Kitabı