2668-)
İbni Sirin-den: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) şöyle dedi: «Allah size bol verince siz de kendinize iyi bakınız (temiz giyiniz). Herkes giyimine önem versin.» Bu Buhari-nin Hammad b. Zeyd - Eyyub - Muhammed b. Şîrîn - Ebu Hureyre senediyle gelen hadisin bir bölümüdür: Buharî Salat 8/9. Her müslümanın avret mahallerini örtecek vücudunu sıcak ve soğuktan koruyacak şekilde elbise giymesi farzdır. Müslüman her konuda olduğu gibi elbise giymede de orta yolu tutmalıdır. Elbisesi ne son derece kötü âdi ve ne de son derece lüks olmayıp ikisi arasında olmalıdır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Giyimde sadelik imandandır» buyurmuştur. Allahu Teâlâ-nın kendisine vermiş olduğu nimeti belirtmek için çok güzel elbise giymesi de müstehabdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allahü Teâlâ sana lütuf ve ihsanda bulunduğu gibi sen de kendi nefsine lütuf ve iyilikte bulun» «Allahü Teâlâ vermiş olduğu nimetinin belirtisini kulunun üzerinde görmeyi sever» buyurmuştur. Bilhassa Cuma ve bayramlar gibi önemli günlerde ve toplantılarda güzel ve temiz elbiseler giyilmelidir. Yüce Allah Araf sûresinin 31 ve 32-nci âyetlerinde şöyle buyurmuştur: «Ey Adem oğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. De ki: Allah-ın kulları için yarattığı zineti temiz ve hoş rızıkları kim haram etmiş? De ki: O (onlar) dünya hayatında iman edenler içindir. Kıyamet günü ise yalnız onlara mahsustur.» Aynı sûrenin 26-ncı âyet-i kerimesinde ise şöyle buyurulur: Âdem oğulları! Size avret mahallerinizi örten ve sizi süsleyen elbise indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır.» Şu halde elbise giymekten maksat sadece vücudu örtmek değildir. Aynı zamanda vücuda yakışması gerekir. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)-ın Rivâyet ettiği bir hadisde güzel giyinen bir sahabi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-ın huzuruna gelerek: Resûlallah! Ben güzelliğe aşık biriyim. Bana gördüğün güzellik verilmiştir. Ayakkabılarımın bağının güzelliğinde bile kimsenin beni geçmesini istemiyorum bu kibir midir?» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): « Hayır bu kibir değildir. Kibir benlikten dolayı hakkı inkâr etmek ve insanları küçük göstermektir.» buyurdu. Ebû Davud K. el-Libas B. macâe fü-Kibri.