2767-)
Ebû İdris el-Hâvlânî-den; Dımaşk camime (Şam Ümeyye camiine) girdim bir de baktım ki dişleri parlak güzel yüzlü bir genç ve etrafında insanlar toplanmış bir şey hakkında ihtilaf edince ona müracaat ediyorlar ve onun sözünü kabul ediyorlardı. Onun kim olduğunu sorduğumda: Muaz b. Cebel» dediler. Ertesi gün erkenden (mescide) gittim. Onu bulduğumda benden daha erken gelmiş namaz kılıyordu. Namazını bitirinceye kadar onu bekledim. Sonra huzuruna gittim selam verdim ve dedim ki: ben seni Allah rızası için seviyorum.» Vallahi mi?» dedi. dedim. Tekrar: mi?» dedi. Vallahi!» dedim Yine: mi?» dedi. dedim. Bu da gösteriyor ki yemin o günkü Arapça-da bazan bir haberin bir sözün tekid ve tahkik edilmesi için kullanılıyordu. üzerine abamdan tuttu beni yanına çekti ve dedi ki: Sana müjdeler olsun: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in «Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim rızam için birbirini seven benim rızam için bir arada oturan benim rızam için birbirini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimselere benim muhabbetim vaciptir.» Yani gerek düşmanlara karşı cihad hususunda ve gerekse kendisine emredilen diğer hususlarda Allah-ın rızasını gözeterek hareket edenlere Cenab-ı Hak bol sevap ve mükafat vereceğini vad ediyor (Bâcî Münteka c.7 s. 275) buyurduğunu duydum. Mevkuftur. Merfu hürmüne sahiptir. Çünkü böylesi kendi fikri olarak söylenmez. Tabaranî el-Mucemu’l-Kebir-de Abdullah b. Serahsi-den Rivâyet etmiştir. hadis sahihtir. Hakim der ki: Buhari ve Müslim-in şartlan üzeredir. İbn Abdilber der ki: Bu sahih bir isnaddır.