5-)
O sırada Bahreyn vilâyeti trân-a tâbi- olup emaretinde de Munzir ibn Sâvî bulunuyordu. Rivayete göre Bahreyn fetholunup Alâ Hadramî vâlî ta-yîn buyurulduğunda Munzir ibn Sâvî ile beraber Bahreyn-deki bütün Arablar müslüman olmuştur. bir hârika olarak) yaratmıştı. Ey Melik seni eşi ve ortağı olmayan bir Allah-a îmâna ve O-na ibâdete ve bana mutâ-baate Allah canibinden gelen şeylere îmâna da -vet ediyorum. Çünkü ben Allah-ın bunları tebliğe me-mür Rasûlü-yüm seni ve askerini Azız ve Celîlolan Allah -a da-vet ediyorum. Şimdi ben size (İslâm umdelerini) tebliğ ettim ve nasihat eyledim siz de nasihatimi kabul ediniz. Doğru yola gidenlere selâm olsun". ibn Umeyye bu sefaret vazifesini pek güzel îfâ etmiştir. İbn İshâk-ın rivayetine göre bu zât Habeşistan-a varıp mektubu Necâşî Ashame-ye verdikten sonra şu hitabede bulunmuştur: Necâşî Ashame! Bana düşen vazife vaziyeti söylemek cenabınıza da lütfen dinlemek. Senin bize karşı gösterdiğin rikkat ve şefkat derecesinde bizim de size samî-mî güvenimiz vardır. Biz cenabınızdan ne gûna hayır ürhîd ettikse muhakkak ona nail olduk. Hiçbir veçhile endişelenmedik dâima emin bulunduk. Biz senin lisânından şu emniyet hüccetini almıştık: "Bizimle sizin aranızda //zrî/reddolun-maz bir şâhid zulüm etmez âdil bir hâkim olsun". Bu defa Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) etraftaki devletlere birer sefir gönderdi. Beni de cenabınıza. Fakat ben onların ummadıkları hüsnü kabulü sizden umarak ve onların korktukları sû-i muamele ihtimâlinden emin olarak geldim. Geçmiş hayra istinâd ve müstakbel ecir ve mükâfata intizar ederek huzurunuzda bulunuyorum". Amr-ın bu nutkuna karşı şöyle mukabele etti: —Muhterem sefîr! Allah-ı şâhid tutarım ki Hazreti Mu-hammed Ehli Kitâb-ın intizâr ettiği Ümmî Nebî-dir. Hazreti Musa-nın rakîbü-l-himârı (yani Hazreti isa-nın kudümünü) beşareti îsâ-nın rakîbü-l-cemeli (yani Hazreti Muhammed--in kudümünü) müjdelemesi gibidir. Gözle görülen hakikat bu beşaret haberinden daha ziyâde gönle şifâ ve kanâat veremez! sonra Necâşî Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)-ın mektubuna şöyle cevâb yazdı: Rasûlü Muhammed-e Necâşî Ashame tarafından. Yâ Nebîyyallah selâm Sana ve Allah-ın rahmeti ve bereketi Senin üzerine olsun. Şol Allah ki O-ndan başka hakîkî ma--bûd yoktur. Ancak O vardır. Allah Taâlâ-yı tevhîd ve hakkı asaletlerinde selâmet temennisinden sonra: Yâ Rasûlallah. Hazreti îsâ hakkında beyanatı hâvi mektubunuz bana vâsıl oldu. Yerin göğün Rabb-ine yemîn ederim ki Hazreti îsâ da kendi hakkında zikrettiğiniz şeylerden ziyâde bir şey söylememiştir. Onun tebligatı da hep buyurduğunuz gibidir. Bize tebliğe me-mûr olduğunuz İslâm esaslarını öğrendik. Amcan oğlu ile "diyarımıza hicret eden" ashabınla tanıştık. Ben şehâdet ederim ki Sen Allah-ın Rasûlü-sün sözünde sâdıksın geçmiş peygamberleri tasdik ediyorsun. Yâ Rasûlallah ben zâtma bey--at ettim. (Sizden Önce) amcan oğluna da bey-at edip onun delaletiyle Âlemlerin Rabbi Allah Taâlâ-ya îmân edip müslümân oldum". sonra İbn İshâk rivayetine devam ederek Ne-câşî-nin hicretin dokuzuncu yılında vefat ettiğini ve Rasûlüllah tarafından vefatı ashaba haber verilerek ashâb ile beraber musallaya çıkıp müteveffa üzerine cenaze namazı kıldığını ve dört tekbîr aldığını bildiriyor. Fakat Müslim-in Sahîh"indeki rivayetine göre Rasûlüllah-ın mektûb gönderdiği Necâşî üzerine namaz kıldığı Necâşî değildir6. Bu cihetle İbnü-l-Kayyim diyor ki: İbni İshâk-ın bu rivayeti -Allahü â-lem- bir vehim olsa gerek. Râvî Rasûlüllah-ın üzerine namaz kıldığı Necâşî-yi -ki Peygamber-e îmân ve ashabına ikram etmiştir-bununla kendisine mektûb yazıp İslâm-a dâ-vet ettiği Necâşî-yi ayırdetmeyip iki Necâşî-yi birbirine karıştırmıştır7.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî Kitabu Ahbari-l-ahadi
Konu: Tek Kadının Haberi Yânı Bununla Amel Edilir Mi Yâhud Edilmez Mi? Bâbı