350-)
Enes(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Zerr Rasûlüllah-ın (Mi-râc kıssasını) şöyle haber verdiğini tahdîs ederdi: Mekke-de iken evimin tavanı (ansızın) yarıldı. Cibril aleyhi-s-selâm indi. Göğsümü yardıktan sonra onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve îmân ile dopdolu olan ahundan bir leğen getirdi de onu göğsümün içine boşalttı ve göğsümü kapattı. Sonra elimden tutup beni dünyâ semâya doğru çıkardı. Dünyâ semâya (yânı yere en yakın olan semâya) vardığımda Cibril o semânın bekçisine: Aç dedi. Bekçi: Kimdir o? dedi. Cibril-dir dedi. Beraberinde kimse var mı? Dedi. Beraberimde Muhammed vardır dedi. O-na (gelsin diye) haber gönderildi mi? dedi. Evet dedi. . açılınca dünyâ semânın üstüne çıktık. Bir de gördüm ki bir kimse oturmuş sağ tarafında bir takım karaltılar sol tarafında da bir takım karaltılar var. O kimse sağ tarafına baktığında gülüyor sol tarafına baktığında ağlıyor. O zât: Merhaba (yani hoş geldin) sâlih Peygamber hoş geldin sâlih oğul dedi. Cibril-e: Bu kim? diye sordum. Bu Âdem Peygamber-dir. Sağında solunda olan bu karaltılar da çocuklarının ruhlarıdır. Sağında olanları cennetlikler sol tarafında olan bu karaltılar da cehennemliklerdir. Sağına bakınca güler sol tarafına bakınca ağlar dedi. Cibril beni ikinci semâya doğru çıkardı. Oranın bekçisine de: Aç dedi. bekçisi de evvelkinin söyledikleri gibi söyledi de kapıyı açtı." der ki: Ebû Zerr Rasûlüllah-ın semâlarda Âdem İdrîs Mûsâ İsâ ve İbrâhîm-i -Allah-ın salavâtı üzerlerine olsun- bulduğunu söyledi ise de onlardan her birilerinin menzillerinin nasıl olduğunu tesbît etmedi; yalnız Âdem-i dünyâ semâsında İbrâhîm-i altıncı semâda bulmuş olduğunu söyledi. Yine Enes der ki. Cibrîl Peygamber ile birlikte İdrîs-e uğradıklarında İdrîs aleyhi-s-selâm: Hoş geldin sâlih Peygamber hoş geldin sâlih kardeş demiş. Peygamber buyurmuş ki: "Bu kim? diye sordum. Cibrîl: Bu İdrîs-dir dedi. Sonra Musa-ya uğradım. Oda: Hoş geldin sâlih Peygamber hoş geldin sâlih kardeş dedi. Bu kim? dedim. Bu Musa-dır dedi. îsâ-ya uğradım. O da: Hoş geldin sâlih kardeş hoş geldin sâlih Peygamber dedi. Bu kim? dedim. Cibrîl: Bu isa-dır dedi. Sonra İbrahim-e uğradım. Hoş geldin sâlih Peygamber hoş geldin sâlih oğul dedi. Bu kim dedim. Cibrîl: Bu İbrahim aleyhi-s-selâmdır dedi." Şihâb şöyle dedi: Bana Ebû Bekr ibnu Hazm haber verdi ki: İbn Abbâs ile Ebû Habbe el-Ensârî şöyle derler idi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: ben çok yükseklere çıkarıldım nihayet kalemlerin cızırtılarını işittiğim yüksek bir yere çıktım". İbn Hazm ile Enes ibn Mâlik şöyle demişlerdir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (O zaman) Allah ümmetime elli namaz farz etti. Bu farzı yüklenerek döndüm. Derken Musa-ya rast geldim. Mûsâ: Allah ümmetine neyi farz etti? Diye sordu. Elli namaz farz etti dedim. Rabb-ına dön çünkü senin ümmetin buna takat getiremez dedi. ettim. Allah bir kısmını indirdi. Ben yine Musa-nın yanına dönüp: Bir kısmını indirdi dedim. O yine: Rabb-ına müracaat et çünkü senin ümmetin takat getiremez dedi. daha müracaat ettim. Allah bir kısmını daha indirdi. Musa-nın yanına yine döndüm. O yine: Rabb-ına dön. Zîrâ ümmetin buna takat getirmez dedi. Bunun üzerine tekrar Allah-a müracaat ettim. Allah: "Onlar beştir ve yine onlar ellidir. Benim nezdimde söz tebdil olunamaz" buyurdu. yanına döndüm. O yine: Rabb-ına müracaat et dedi. Ben de: Rabb-ımdan utanır oldum dedim. Cibril beni tâ Sidretu-l-Müntehâ-ya varıncaya kadar birlikte götürdü. Sidre-yi öyle acîb renkler kaplamıştı ki onlar nedir bilemem. Sonra cennete girdirildim ki içinde birçok inci dizileri vardı toprağı da misk idi."
Kaynak: Sahîh-i Buhârî Kitâbu-s-salât
Konu: İsrâ Gecesinde Namazların Nasıl Farz Kılındığı Bâbı