4090-)
Ebû Ishâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ ibnu Azib (radıyallahü anh) den işittim o şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah ibnu Atîk-i ve Abdullah ibnu Utbe-yi beraberindeki birtakım insanlar içinde Yahûdî Ebû Râfi-e(yani onu öldürmeye) gönderdi. Bu topluluk gittiler nihayet kaleye yaklaştıklarında başkanları Abdullah ibnu Atîk arkadaşlarına: Sizler yerinizde durunuz da ben kaleye gidip duruma bakayım dedi. ibn Atîk şöyle dedi: Ben gittim ve kaleye girmek için nâzik hareket ettim. Kale halkı kendilerine âid bir eşek kaybetmişler. ibn Atîk dedi ki: Kaledekiler alaca karanlıkta dışarı çıktılar da o eşeği arıyorlardı. dedi ki: Ben tanınmaktan endîşe ettim. Abdullah dedi ki: Ben (kendimi saklamak üzere) maşlahımla başımı ve ayaklarımı örttüm. Sanki ben bir hacetimi yerine getiriyordum. Sonra kapının sahibi: Ben kapıyı kapamadan önce içeri girmek isteyen girsin! diye nida etti. de hemen içeriye girdim ve kale kapısının yanındaki eşek ahırının içinde saklandım. Adamları Ebû Râfi-in yanında akşam yemeği yediler ve yanında oturup konuştular. Nihayet geceden bir müddet geçti. Sonra adamları kale içindeki kendi evlerine döndüler. Sesler kesilip de hiçbir hareket işitmez olunca ben(gizlendiğim yerden) dışarı çıktım. dedi ki: Ben kapının sahibinin kalenin anahtarını bir oyuk içine koyduğu yeri görmüştüm. Anahtarı oradan aldım ve kalenin kapısını açtım. dedi ki: Kendi kendime; Kale halkı beni bilirlerse diye düşündüm de yavaşça yürüdüm. Sonra kale içindeki evlerinin kapılarına varıp onları içlerindekilerin üzerlerine dıştan kilitledim. Sonra bir merdiven içinde üst kata Ebû Râfi-in yanına çıktım. Bir de gördüm ki ev karanlıktır evin kandili sönmüştür. Adamın nerede olduğunu bilemedim. Bu durumda; Ebâ-Râfi’! dedim. Kimdir o? dedi. dedi ki: Ben hemen ses tarafına gittim ve ona vuruyordum. O bağırdı. Fakat vurmam bir iş görmedi. dedi ki: Sonra sanki ona yardım ediyorum gibi geldim de sesimi değiştirerek: Neyin var yâ Ebâ Râfi-? Dedim. Ebû Râfi-: Dikkat et sana hayret ediyorum anana veyl olsun! Yanıma bir adam girip beni kılıçla vurdu dedi. dedi ki: Ben yine ona gidip diğer bir kerre daha vurdum fakat vuruşum yine bir iş görmedi. Ebû Râfi- bağırdı ve ev halkı ayağa kalktı. dedi ki: Sonra ben sesimi değiştirerek yardım isteyici şeklinde geldim. Onu sırtı üzerine yatmış gördüm. Hemen kılıcı karnının içine soktum sonra üzerinde tersine çevirdim nihayet kemiğin sesini işittim. Sonra dehşetle dışarı çıktım nihayet merdivene geldim. inmek istiyordum ki merdivenden düştüm ayağım eklem yerinden çıktı. Hemen ayağımı bir sargı ile sardım. Sonra ben bir ayak üzerinde sekerek arkadaşlarıma geldim ve onlara: Sizler gidiniz ve Rasûlüllah-a sevinçli haberi bildiriniz. Ben (onun ölümünü haber veren) ölüm i-lâncısını işitinceye kadar buradan ayrılmayacağım dedim. cihetinde aydınlık olunca ölü i-lâncısı yukarıya çıktı da: Ebû Râfi-in ölümünü bildiririm! diye i-lân etti. ibn Atîk dedi ki: Müteakiben ben bende ayak cihetinden hiçbir iztırab olmaksızın kalkıp yürüdüm. Arkadaşlarımın Peygamber-e gelmelerinden önce onlara yetiştim ve Peygamber-e o sevinçli haberi (yani Ebû Râfi-in öldürüldüğü haberini) verdim ".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî Kitabu-l-megâzî
Konu: Ebû Râfi Abdullah İbnu Ebıl-hukaykın Öldürülmesi Bâbı