4228-)
Bize Mâlik Zeyd ibn Eslem-den; o da babası Eslem-den şöyle haber verdi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) seferlerinden birinde yol alıyordu. Omer ibnu-l-Hattâb da bir gece Rasûlüllah-ın beraberinde gidiyordu. Bu sırada Omer Rasûlüllah-a birşey sordu. Fakat Rasûlüllah(vahy ile meşgul bulunduğu için) Omer-e cevâb vermedi. Omer sonra yine sordu. Rasûlüllah bu defa da cevâb vermedi. Omer (Rasûlüllah işitmedi sanarak) sonra bir daha sordu. Rasûlüllah yine cevâb vermedi. Bunun üzerine Omer içinden kendi kendine: Anan seni kaybetsin yâ Omer! Bak üç kerre Rasûlüllah-a(sorguda) ısrar ettin de bu sorguların hepsindeRasûlüllah sana cevâb vermedi dedi. devamla) şöyle dedi: Ben bunun üzerine devemi hareket ettirip sürdüm. Sonra hakkımda (tevbîh edici) Kur-ân inmesinden korkarak müslümânların önüne geçtim. Fakat çok beklemedim. Bir çağırganın bana seslendiğini işittim. Ve(kendi kendime) dedim ki: Yemîn olsun şimdi hakkımda Kur-ân inmiş olmasından hakîkaten korktuğumu i-tirâf ettim.(Ve bu korku içinde) Rasûlüllah-ın huzuruna geldim de kendisine selâm verdim. Rasûlüllah bana (sevinç içinde): "Yemîn olsun bu gece bana bir sûre indirildi ki o sûre bana üstüne güneş doğan herşeyden çok sevimlidir" buyurdu; sonra da: "Biz hakikat sana apâşikâr bir feth (ve zafer) yolu açtık. (Bu ) geçmiş ve gelecek günâhını Allah’ın mağfiret etmesi senin üzerindeki nîmetini tamamlaması seni (bu sayede) doğru yola iletmesi içindir. Ve Allah-ın sana çok şerefli bir muzafferiyetle yardım etmesi içindir... " (el-Feth: 1-3).