Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

El-bakara Sûresi

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:20    Güncellendi: 5.02.2025 19:20
4516-) Enes (radıyallahü anh)-ten Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müminler kıyâmet gününde toplanırlar da: (Bir kimseden) Rabb-imizin huzurunda bize şefaat etmesini istesek dediler. Akabinde Âdem-e geldiler ve: Sen insanların Bâbası Âdem-sin. Allah seni kendi eliyle yarattı meleklerini sana secde ettirdi ve sana herşeyin isimlerini öğretti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabb-in katında bizlere şefaat et! Derler. işlemiş olduğu hatîesini ve bundan dolayı Rabb-inden utanmakta olduğunu zikreder ve: Ben buna ehil değilim. Siz Nûh -a gidiniz. Çünkü o Allah -ın yer ahâlîsine peygamber göndermiş olduğu ilk rasûldür der. onlar Nûh Peygamber-e gelirler. Nûh da Rabb-inden hakkında hiçbir bilgisinin bulunmadığı birşeyi istemesini ve bu sebebden utanmakta olduğunu zikrederek: Ben şefaat edecek makaamda değilim. Siz Halîlu’r -Rahman -a gidiniz der. onlar İbrahim -e gelirler. O da (hatîesini ve bu sebebden Rabb-inden utanmakta olduğunu zikrederek): Ben buna ehil değilim. Siz Allah-ın kelâm ettiği ve kendine Tevrat verdiği bir kul olan Musa-ya gidiniz der. Onlar da Musa-ya gelirler. Mûsâ da bir nefis karşılığında olmaksızın insan öldürmüş olduğunu bu sebeble Rabb-inden utanmakta olduğunu zikrederek: Ben buna ehil değilim. Siz Allah-ın kulu ve Rasûlü Allah-ın Kelimesi ve Rûhu olan Îsa-ya gidin der. da onlara: Ben buna ehil değilim. Siz geçmiş ve geri kalmış günâhlarını Allah-ın mağfiret eylediği bir kul olan Muhammed-e gidiniz der. bundan sonra bana gelirler. Ben de Rabb-imin huzuruna izin istemek üzere giderim. Bana izin verilir. Rabb-imi görünce secdeye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından: Başını kaldır iste; sana verilir; söyle sözün işitilir; şefaat et şefaatin kabul edilir denilir. başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir tahmîd ile Rabb-ime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için bir hudûd ta-yîn buyurur. Ben de o mikdâr insanı cennete girdiririm. Sonra tekrar Rabb’ime dönerim. Rabb-imi görünce bundan evvel yaptığım gibi secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için bir sınır ta-yîn eder. Ben o mikdâr insanı cennete girdiririm. Sonra üçüncü defa Rabb-ime dönerim sonra dördüncü defa dönerim de: (Yâ Rabb!) Ateşte Kur-ân-ın habsettiklerinden ve üzerine hulûd vâcib olanlardan başka kimse kalmadı derim." Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Ancak Kur-ân-ın habsettikleri yânı Yüce Allah-ın kâfirler hakkındaki "Hâlidîne fîhâ (Orada devamlı kalıcılar olarak)”(el- Bakara:162) sözünün habsettikleri kaldı dedi. "İlâ şeyâtînihim" demek " Münafıklardan ve müşriklerden olan arkadaşlarına" demektir. "Muhîtun bi’l-kâfirîn" "Allah onları toplayacaktır"; "Sıbğatun" "Dîn"dir. "Ale-l-hâşıîn" "Gerçek mü-minler üzerine" demektir demiştir. Mucâhid: "Bi-kuvvetin" demek "İçindekilerle amel ederek" demektir demiştir. de:"Maraz" "Şekk"tir demiştir. "Ve mâ halfehâ" "Hayâtta kalanlara bir ibrettir" demektir. "Lâ şiyete" "Lâ beyaza"; yani "Hiç beyaz yok" demektir. başkaları: "Yesûmûnekum" "Yûlûnekum"; yani "Sizi evirip çeviriyorlar" demektir dediler. fethâsıyle); "Besleyicilik terbiyecilik mâlikiyet ve sâhibiyet" demek olan "Velâ"nın masdarıdır. Vâv kesre yapıldığı zaman yani "Vilâye" dendiği zaman bunun ma-nâsı "İmaret" yani "Emirlik beylik ve buyuruculuk"tan ibaret olur. Yenmekte olan taneli bitkilerin hepsi "Fûm”dur dedi. "Fe-bâû" "Fe-n-kalebû"(yani: Döndüler) demektir dedi. başkaları: "Yesteftihûne" (yani: Fetih istiyorlardı) "Meded ve nusrat istiyorlardı" demektir; "Sattılar" demektir dediler. bönlük ahmaklık ma-nâsına olan "Ruûnet" masdarındandır. Onlar bir insanı ahmaklığa nisbet etmek istedikleri zaman "Râmâ" derlerdi. “Lâ yeczî" "Lâ yugnî"(yânı: Fayda vermez) demektir. "Hutuvât" ise adım atmak ma-nâsına olan "el-Hatv" masdarındandır. Buna göre ma-nâ: "Şeytânın izlerine yollarına uymayın" demek olur. hâlde kendiniz bilip dururken Allah-a eşler koşmayın" (el-Bakara: 22).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî Kitâbu’t - Tefsîr
Konu: El-bakara Sûresi