4962-)
Bize Süleyman ibnu Bilâl Yahya ibn Saîd-den; o da Ubeyd ibnu Huneyn-den tahdîs etti; o da İbn Abbâs-tan işitmiştir ki o hadîs anlatarak şöyle demiştir: Omer ibnu-l-Hattâb-a bir âyetten sormak isterdim bir sene durdum heybetinden soramadım. Nihayet hacc yapmak üzere yola çıktı. Beraberinde ben de çıktım. Döndüğümüzde yolun birazında (Merru-z-Zahrân-da) idik bir ihtiyâcı için erâk ağaçlarına doğru saptı. Abbâs dedi ki: Ben onun için durdum nihayet işini bitirdi. Sonra beraberinde yürüdüm.(O abdest alıyor ben de suyunu döküyordum; bir sırasını buldum.) Ona: Ey mü-minlerin emîri! Peygamber’in kadınlarından Peygamber-e karşı birbirine sırt dayayan(yani yardımlaşan) o iki kadın kimdir? dedim. Onlar Hafsa ve Âişe-dir dedi. İbn Abbâs dedi ki: Ben: Vallahi bir seneden beri bunu sana sormak istiyordum fakat sana saygımdan dolayı soramıyordum dedim. Öyle yapma bende bir ilim olduğunu zannettiğin birşeyi hemen bana sor ki bir bilgim varsa onu sana haber veririm dedi. Abbâs dedi ki: Sonra Omer şöyle dedi: Vallahi biz doğrusu Câhiliyet zamanında kadınlar için bir emir sayıya almazdık tâ Allah onlar için indirdiğini indirinceye ve haklarında verdiği payı verinceye kadar. Ben dedi kendi kendime bir işte düşünürken karım "Şöyle şöyle yapsan" dedi. dedi ki: Ben de ona: "O senin neyine gerek? Benim istemekte olduğum bir işte senin külfete girmen ne oluyor?" dedim. O da bana: "Hayret ederim sana ey Hattâb oğlu! Sen kendine karşı söz döndürülmesini istemiyorsun. Halbuki senin kızın Rasûlüllah-a karşı söz döndürüyor mırıldanıyor hattâ o günü öfkeli bırakıyor" deyiverdi. Omer kalktı yeninde ridâsına aldı tâ Hafsa-ya kadar gidip yanına girdi ve ona şunları söyledi: Ey kızım senRasûlüllah-a karşı söz döndürüyor hattâ bütün gün öfkeli bırakacak kadar söyleniyormuşsun! Dedi. Hafsa da: Vallahi biz hepimiz O-na söz döndürmesi yapar mırıldanırız dedi. üzerine ben: Bilirsin ki ben seni Allah-ın ukubetinden ve Rasülü-nün öfkesinden dâima sakındırırım. Ey kızım! Şakın seni arkadaşının güzelliği ve Rasûlüllah-ın ona sevgisi aldatmasın -Âişe-yi kasdediyordu-! dedim. dedi ki: Sonra çıktım yakınım olduğu için Ümmü Seleme-nin yanına girdim ve ona söyledim. Ümmü Seleme de: Taaccüb ederim sana ey Hattâb oğlu! Herşeye girdin nihâyet Rasûlüllah ile zevceleri arasına da mı girmek istiyorsun? dedi. bu söz beni öyle bir tutuş tuttu ki vicdanımda duyduğum teessürü kısmen kırdı Bunun üzerine onun yanından da çıktım. Ve benim Ensâr-dan bir arkadaşım vardı. Ben gitmediğim zaman o bana haber getirir o gitmediği zaman da ben ona haber getirirdim. Bu esnada biz Gassân meliklerinden birisinden de endîşe ediyorduk; bize yürüyeceği söyleniyor yüreklerimiz ondan dolgun bulunuyordu. Bir de baktım ki arkadaşım Ensârî kapıyı çalıyor "Aç aç" dedi. Ben: Gassânî mi geldi? dedim. O: Hayır ondan daha şiddetli; Rasûlüllah kadınlarından bir köşeye çekilmiş dedi. Hafsa ile Âişe-nin burnu sürtüldü dedim. Elbisemi aldım çıktım nihayet vardım. Anladım ki Rasûlüllah birkaç basamakla çıkılır bir meşrebede (şerbetlik denilen bir hücrede) siyah bir uşağı da basamağın başında. Ben uşağa: Söyle bu Omer ibnu-l-Hattâb-dır dedim. Nihayet bana izin verildi. dedi ki: Ben Rasûlüllah-a bu söylediğim sözleri hikâye ettim. Ümmü Seleme-nin sözüne geldiğimde Rasûlüllah gülümsedi. O bir hasır üzerinde bulunuyordu. Kendisiyle hasır arasında hiçbirşey yoktu. Başının altında içi lif dolu bir meşin yastık vardı. Ayaklarının yanında dökülmüş biraz karaz (yani Arab samgı denilen selem posası) baş ucunda da asılı bir posteki vardı.Rasûlüllah-ın böğründe hasırın izlerini gördüm de ağladım. "Seni ağlatan nedir?” buyurdu. Ben de: Yâ Rasûlallah Kisrâ ve Kayser bulundukları hâl içindeler. Sen ise Allah-ın Rasûlü-sün! dedim. O: "Dünyâ onların âhiret bizim olmasına razı olmuyor musun?" buyurdu Peygamber zevcelerinden birine gizli bir söz söylemişti. Bunun üzerine o zevce bunu haber verip de Allah da ona bunu açıklayınca (Peygamber) bunun bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Artık bunu kendisine söyleyince o zevce: -Bunu sana kim haber verdi?- dedi. O da: ‘Bana herşeyi bilen herşeyden haberdâr olan haber verdi’ dedi"(Âyet: 3) bâbda Aişe-nin Peygamber-den olan hadîsi vardır