2-)
Zırr b. Hubeyş ki: Übeyyü-bnü Kâ-b-a sordum: Yâ Ebâ-l-Münzir! Dîn kardeşin İbn Mes-ûd şöyle diyor (ne buyurursun?) dedim. Übeyy bana şu cevâbı verdi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bunu sordum da; bana şöyle dedi: Bana: Söyle; denildi. Ben de söyledim.» Biz: de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dediği gibi diyoruz. iki rivâyetde Zırr b. Hubeyş-in Hazret-i Übeyy-e suâl sormasının sebebi Hazret-i İbn Mes-ûd Muavvizeteyn-i Kur- ân-dan saymadığı içindir. Übeyy (radıyallahü anh) cevaben bunların Kur-ân-dan olup olmadığını vaktiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sorduğunu; o da: Bu sûreleri bana Cebrâîl (aleyhisselâm) okuttu yani bunlar Kur-ân-dandır; diye cevap verdiğini bildirmişdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nasıl dediyse biz de öyle deriz...» ifâdesi: Hazret-i Übeyy-in sözüdür. Übeyyü-bnü Kâ-b (radıyallahü anh)’in künyesidir. İbn Mes-ûd (radıyallahü anh) Muavvizeteyn-i Kur-ân-dan saymadığı için ashâb-ı kirâm bu mes-elede ihtilâf etmiş; sonra bu ihtilâf kalkarak mezkûr sûrelerin Kur-ân-dan olduklarına icma- akdedilmişdir. Binâenaleyh bugün Muavvizeteyn-in Kur-ân-dan olduklarını inkâr edenin küfrüne hükmolunur. bâzılarına göre Muavvizeteyn hakkındaki mes-ele onların Kur-ân-dan olup olmaması hususunda değil; mezkûr sûrelere hâs bir sıfat ve hâssa hakkındadır. da şöyle denilmiştir: «İbn Mes-ûd muavvizeteyn-i Kur-ân-dan saymaz; onları mushafına yazmazdı. O (bu iki sûre gökten indirilmişlerdir. Gökten inen şey Rabbül-âleminin kelâmındandir. Lâkin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları hastalığında okur ve onlarla Allah-a sığınırdı.) demiştir. Şu halde onların Kur-ân-dan olup olmadıklarında şüphe etmiş demekdir. Ama İbn Mes-ûd-un bu sözünden dönmüş olması muhtemeldir.» İmâm Ahmed ile İbn Hibbân-ın rivâyet ettikleri bir habere göre Hazret-i Abdullah b. Mes-ûd-un Muavvizeteyn-i Mushaf-ına yazmazdığı hattâ yazıldığını gördüğü mushaflardan onları kazıyarak.; Bunlar Kur-ân-dan değildir; derdiği bildirilmişdir. Fakat Bezzâr (-292)’ın beyânına göre sahabeden hiç biri İbn Mes-ud-un bu sözünü kabul etmemişdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu iki sûreyi namazda okuduğu sahih rivâyetlerle sabit olmuşdur. «İbn Mes-ûd-dan nakledilen rivâyet bâtıldır; aslı yoktur.» demiştir. (Tabakaat-ı Şafiyye) sahibi de şöyle demektedir: « Kâdî Ebû Bekir El-intisâr lil-Kur-ân» adlı kitabında —ki bu eser bir âlimin okumadan geçmemesi gereken büyük bir kitaptır.— Büyük bir bâb tahsis ederek orada bu sözü Abdullah b. Mes-ud-dan nakleden râvinîn hatasını açıklamıştır. Bunun Hazret-i Abdullah üzerinden yalan söylediğine kat-î delil vardır.».