2-)
- Fahr-i Râzi-nin birinciden sonra kaydettiği bir kavle göre de; sidre «Râkib» den rikbe gibi binâ-i merre olarak Sidre-i münteha hayret-i kusvâ son derece hayret demektir. Yani akılların hayrette kaldığı daha fevkinde hayret tasavvur edilemiyecek vecihle son derecede hayrette kaldığı makamda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hayrette kalmadı şaşmadı kaybetmedi gördüğünü gördü. Maamafih yine Râzî- derki: Sahih olan evvelki vecihtir...» Bekr hadisinde geçen pervaneler» yerine bazı rivâyetlerde « çekirgeler» denilmiştir. Burada her iki rivâyetten maksad Müntehâyı kaplayan tecelliyatın sayılmayacak derecedeki güzelliği ve çokluğudur. rivâyette geçen «Mukhimat» in mânası inşam helâk eden ve cehenneme sürükleyen büyük günahtır. Hadisin bu cümlesinden murâd o ümmetten olup şirk koşmadan ölenlerin büyük günahlarının affedilmesidir. Nevevî-nin beyanına göre affetmek hiç azap etmemek değildir. Çünkü şer-i delillerle ve icma-ı ümmetle sabit olmuştur ki; bazı âsi mü-minler azap göreceklerdir. Maamafih bu cümleden husus kasdedilmiş olmak ta muhtemeldir. Yani bu ümmetin bazı fertlerine azap yüzü göstermeden büyük günahları affolunacaktır. Allah-u Alem rivâyetinde Hazret-i Abdullah b. Mes-ud (......) âyet-i kerimesini Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibrîl-i altı yüz kanadı ile yani kendi şekli ile gördü diye tefsir etmiştir. Bu bâbta yine Elmalılı merhum şu malûmatı vermektedir. malûm ki; yay demektir Kaâb da yayın kabzası ile giriş mahallinden iki köşe aralığına denir ki; bir yayda iki Kaâb bulunur. Bu mâna ile bazıları kalb tariki ile bir kavsin iki kaâbı demek olabileceğini söylemişlerdir. Yani kabzası ile kirişi arasına da kaâb denilebildiği söylenmiştir. Mızrak: Rumh değnek: savt arşın: zira- kol boy kulaç: Bâ adım- Hat ve karış: Sibr şerre Fitr parmak: isb-i uzunluk ölçüsü olarak kullanılmış olduğu gibi kavs te öyle bir uzunluk mikyası olarak kullanılmıştır. Hicaz lügatinde kavs arşın mânasına geldiği ve İbn Abbâs-dan burada bu mânaya olduğu da söylenmiştir. Buna göre «iki kavsin kaâbı» iki arşın kadar demek gibi olmuş oluyor. Lâkin burada daha güzel bir mâna nakledilmiştir. Şöyleki: cahiliyetinde bir ittifak için andlaşacakları zaman iki yay çıkarır birini diğerinin üzerine koyarak ikisinin kaâbını birleştirir sonra ikisini beraber çekip onlarla bir ok atarlar: Bu onların her birinin rızası diğerinin rızası gadabı diğerinin gadabı olup hilafı mümkün olmayacak vecihle ahidleştiklerini işaret olurdu. Bu mânada kaâb mikdar mânasına değil iki kavsin birlik manzarasını gösteren kabza ile kiriş arası oluyor. ki bu mâna hem o birinden daha ziyade bir yakınlık tasvir ediyor hemde manevi bir kurbe işaret ediyor...» İbn Mes-ut (radıyallahü anh) -ın tefsirine göre âyet-i kerimenin toplu mânası şöyle oluyor: «Cibrîl (aleyhisselâm) o yüksek ufuktan Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e doğru öyle yaklaştı ve sarktı ki aralarında ancak üst üste konmuş iki yayın biribirlerine olan mesafesi kadar yahut daha yakın bir mesafe hasıl oldu.» Bittabi bu âyet-i kerimeyle manevi yaklaşmaya işaret buyrulmuştur. Bu âyet-i kerimeye daha başka türlü mâna verenlerde vardır. Ebû Bekr rivâyetinde (281 ci hadis) Abdullah b. Mes-ut: gördüğünü tekzip etmedi.» âyetini: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibrîl-i görmüştür» şeklinde tefsir etmiştir ki; bu onun mezhebidir. Cumhûru müfessirine göre ise âyetten murâd Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in rabbini görmesidir. Allah-ı gördü diyenlerden bazıları kalbi ile gördüğüne diğerleri gözü ile gördüğüne kaildirler. Enes (radıyallahü anh) ile îktime Hasen ve Rebi-in mezhebi budur. b. Muâz rivâyetinde İbn Mes-ut Hazretlerinin: olsun ki o Rabbinin en büyük âyetlerinden bazılarını görmüştür.» âyet-i kerimesini yine: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cibrîl-i kendi sureti ile altı yüz kanatlı olarak görmüştür » tefsir etmiştir. Büyük âyetlerden birinin Cibrîl (aleyhisselâm) olduğunda şüphe yoksada tamamının ne olduğunu bilmeye bizim için imkân yoktur. İbn Mes-ud-un bu kavli ekseri Selefin mezhebidir. Dahhak-a göre bu büyük âyetlerden murâd Sidretu-l-Münteha-dir. Bazıları Refref olduğunu söylemişlerdir. sûresinin Son âyetlerinden murad: O âyetlerin mânâ Ve medlulleridir. Yoksa Bakare Suresi Medinede inmiş Mi-rac ise Mekke-de vâki olmuşdur. Maamafih Mi-râc gecesi vasıtasız bilâhare Cibrîl vasıtasıyle inmiş olması da mümkündür. Bakara Suresi-nin son âyetleri. Allahın bu Ümmete olan rahmetini onlara hafif emirler teklif buyurduğunu günahlarını afv ve kendilerini kâfirleri karşı muzaffer kıldığını beyan etmektedir.