Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Tıb Hastalık Ve Hasta Okuma Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
3-) Rukyenin nehyedilmesi onun bizzat te-sirini itikad edenler hakkındadır. Nitekim câhiliyyet devrinde Arapların itikadı bu idi. hadîste de nazar ile hummadan gayri hastalıklarda rukye yoktur buyurulmuşsa da ulemânın beyânına göre bu hadîsten murâd başka şeylerde rukye yapılmaz demek değildir. Hadîsin mânâsı: Rukye yapmaya en lâyık dert nazar değmesiyle hummadır demektir. Çünkü bunlarda zarar başka hastalıklardan daha şiddetlidir. bir kimsenin etrafını saran kötülüklerden korkarak kendine rukye yaptırması (yani okutması) ekser ulemâya göre caizdir. Delilleri bunun caiz olduğunu bildiren hadîslerle Buhârî-deki Hazret-i Âişe hadîsidir. Mezkûr hadîste Âişe (radıyallahü anha) «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yatağına uzandığı vakit avucuna tükürür İhlâs ile Muavvizeteyn sûrelerini okur sonra onu yüzüne ve elinin erebildiği yerlere kadar vücuduna sürerdi.» demektedir. Cibrîl-in bizzat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üzerine okuması Allah-ın isimleri ile rukye yapmanın caiz olduğuna sarahaten delildir. haktır. Eğer kaderden önce bir şey bulunsa idi ondan önce nazar bulunurdu...» cümlesi hakkında İmâm Ebû Abdillah Mazirî şunları söylemiştir: «Cumhûr ulemâ bu hadîsin zahiri ile amel ederek nazar değmesinin hak olduğunu söylemişlerdir. Onu bid-at taifelerinden Bazıları inkâr etmiştir. Bunların kavillerinin fasit olduğuna delil şudur: Haddi zâtında bir hakikata muhalif olmayan ve bir hakikati değiştirmeye delili ifsada vardırmayan her mânâyı akıl tecviz eder. Böyle bir şeyin vukuunu şeriat haber verdiği vakit itikad edilmesi vâcib olur. Yalanlaması caiz değildir. Bid-at taifelerinin bunu yalanlaması ile haber verilen âhiret umurunu yalanlamaları arasında bir fark var mıdır?» bundan sonra nazara inanan bazı tabiatçıların itikadlarına temas etmiş; onlara göre nazar değen kimsenin gözünden zehirli bir kuvvet çıkrak isabet ettiği şahsı helâk yahut ifsâd ettiğini bundan korunmanın mümkün olmadığını nitekim yılanla akrebin zehirlerine de karşı durulamıyarak soktukları kimseyi öldürdüklerini söylemiş sonra cevabını vermiştir. Mâzirî-nin cevabı şudur: Biz bunu teslim edemeyiz. Çünkü kelâm kitaplarımız da beyân etti ki Allah-dan başka faili muhtar yoktur. Hiç bir şeyin tabiatı kendiliğinden başka bir şeye tesir etmez. Tesir mutlaka Allah-ın yaratması ile olur. Zehir içince insan ölürse Allah o anda ölümünü halkettiği için ölür. Ehl-i Sünnet-in mezhebine göre nazar değmesi de öyledir. Yani nazarı değen şahıs bir şeye baktığı anda Allahü teâlâ o şeyde zarar halkeder. fıkhî cihetine gelince şeriat nazarı değen kimsenin abdest almasını emretmiştir. Bu abdestin sıfatı ulemâya göre şöyledir: Bir kabın içine su doldurulur kab yere konmaz ondan bir avuç alarak maz-maza yapar ve suyu yine kabın içine püskürür. Sonra aynı sudan alarak yüzünü yıkar. Sonra sol eliyle su alarak sağ elini yıkar. Sonra sağ eliyle alarak sol dirseğini yıkar. Dirseklerle topuklarının arasını yıkamaz. Sonra yine bu şekilde sağ ayağını sonra sol ayağını yıkar bunlar hep kabın içinde yıkanır. Sonra gömleğinin iç tarafını sağ böğrüne doğru yıkar. Böylece abdesti bitirir ve suyu arkasından başına döker. diyor ki: «Bu mânâyı tahlil etmek ve hakikatini anlamak mümkün değildir. Bizce bilinen şeylerin hepsinin sırlarına ermek aklın kuvveti dâhilinde değildir. Binâenaleyh akıl mânâsım kavramıyor diye bu reddedilemez.» nazarı değen kimsenin abdest almaya mecbur edilip edilmi-yeceği hususunda ihtilâf etmişlerdir. Maziri-nin mezhebi budur. abdestinin sıfatı hakkında başka rivâyetler de vardır. ulemâya göre bir kimsenin nazarı değdiği anlaşılırsa ondan korunmak icab eder. O yerin âmiri böyle bir şahsı halk arasına karışmaktan men ederek evine kapanmasını temin tetmeli fakirse yetecek kadar rızkını vermeli halkı onun zararından korumalıdır. Çünkü bunun zararı müslümanlara eziyet veriyor diye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mescide girmesini yasak ettiği sarmısak soğan yiyenin zararından daha çoktur. şerîf kaderi de ispat etmektedir. Kaza ve kader naklî delillerle ve Ehl-i Sünnetin icmâı ile sabit ve haktır. Mesele îman bahsinde geçmişti. Kısaca tekrarı şudur. Bütün var olan şeyler Allah-ın takdirine göre meydana gelir. Nazar dokunması vesâir hayır şer neler varsa hepsi Allah-ın ilmi ve kaderiyle meydana gelir. Bu rivâyetler nazar meselesinin aslı olduğuna da delildirler.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Selâm
Konu: Tıb Hastalık Ve Hasta Okuma Bâbı