Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Sadakayı Gizli Vermenin Fazileti Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
3-) İmâm: Hükümdar vali gibi Müslümanların başında bulunup onları idare eden kimsedir. Hadîs-i şerîfde âdil İmâmın yedi sınıfın başında zikredilmesi gördüğü işler pek çok ve faydası umûmi olduğu içindir. Adil İmâm vasıtasıyla Teâlâ Hazretleri pek büyük işleri yoluna koyar. Onun içindir ki: «Peygamberlerden sonra derece itibarı ile Allah-a adil İmâmdan daha yakın kimse yoktur.» derler. Abbâs (radıyallahü anh) «Bir kavim haksız yere hükmetmeye başlarsa Allah onların üzerine zâlim bir İmâm musallat kılar.» demiştir. şerîfde beyân buyurulan yedi sınıftan ikincisi Allah-a ibâdet ederek yetişen gençlerdir. Burada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in «adam» demiyerek: genci zikretmesi gençlikte ibâdet insana daha zor geldiği içindir. Çünkü gençlikte insana şehvetler galebe çalar hevâ ve hevese tabî kılacak sebepler çoktur. sınıftan üçüncüsü: kalbleri mescidlere bağlı namaz hiç bir zaman akıllarından çıkmayan kimselerdir. Kalbin mescide bağlanması namaz vakitlerini beklemekten kinayedir. Namaza müdavim olan kimseler camiden çıkar çıkmaz ondan sonraki namazın vaktini beklerler. Bu da onların namazı cemaatla kılmalarını istilzam eder. sınıf: Birbirlerini Allah için sevenlerdir. şerîfde «birbirlerini seven iki adam» denildiğine göre bahsedilen sınıfların yedi değil sekiz olduğu hatıra belebilirse de ha-kîkatta sınıflar yine yedidir. Çünkü bu cümlenin mânâsı: «Başkasını Allah için seven adam» demektir. Sevgi nisbî bir şey olduğundan onu nisbet etmek için en az iki kişi lâzımdır. «iki adam» denilmesi bundandır. için bir yere gelen ve onuniçin ayrılan iki kimse...» ifâdesinden murâd: Allah aşkı ile buluşan ve bu sebeple beraberce oturup konuşan ve nihayet o meclisden ayrılıp giden kimselerdir. Fakat bu cümleyi «O meclisten dağıldıktan sonra birbirlerini sevmeleri sona erer.» mânasına almamalıdır. Maksad şudur: Bu gibi kimseler dîni husûsâtta birbirlerini sevmekte devam ederler. Bir yere toplansınlar toplanmasınlar bu sevgiye dünyevî bir arıza sebebiyle nihayet vermezler. Muhabbetleri ölünceye kadar devam eder. sınıf: Mevkii sahibi güzel kadınların zina taleplerine mâruz kalan erkeklerdir. Hadisin zahirinden anlaşılan mânâ budur. rivâvetler de bu mânâyı te-yid ettiği için Kurtubİ kat-iyyetle buna kaail olmuştur. Maamâfih kadınların tekliflerini evlenmek için yapmış olmaları ihtimâlinden bahsedenler de vardır. Bu taktirde kadının teklifim reddeden erkek onunla meşgul olurken ibâdet yapamayacağından yahut ibâdetle meşgul olurken kadının hakkını ifâ edemeyeceğinden korkmuş olur. güzelliği ile beraber mevkii sahibi oluşunun da zikredilmesi: BÖylelerine rağbet daha çok vuslat daha güç olduğu içindir. böyle olduğu hâlde kadının buna talib olması zikre şayandır. böyle bir teklife «Ben Allah-tan korkarım!» bir rivâyette «Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah-tan korkarım.» cevâbını vermesi tâatların en büyüklerinden biridir. İyâz: «İhtimâl erkek bunu o kadını fuhuştan men etmek için dili ile söyler; ihtimâl kendi nefsini menetmek için kalbi ile söyler.» diyor. «Böyle bir cevap ancak Allah-dan pek ziyâde korkmaktan neş-et eder. Allah korkusundan dolayı güzel bir kadına yaklaşmaktan sabretmek mertebelerin en yükseklerinden ve ibâdetlerin en büyüklerinden mâdûttur.» demiştir. sınıf: Sadakalarını son derece gizli veren kimselerdir. Bu cihet «sol elin verdiğini sağ el bilmeyecek kadar gizli tutan» cümlesi ile mübalâalandırılmıştır. Buhârî ve diğer sahîh kitaplardaki rivâyeti: «Sağ elinin infâk ettiğini sol eli bilmez.» şeklindedir. rivâyetinde ise hadîs maklûb olarak: «Sol elinin infâk ettiğini sağ eli bilmez.» şeklinde zaptedilmiştir. İyâz: «Elimize geçen Sahih-i Müslim nüshalarının hepsinde hadis böyle maklûb olarak rivâyet edilmiştir doğrusu birinci şekildir.» demiştir. «Buradaki vehim Müslim- den başkasına ait olacağa benziyor.» demiş: Bazıları vehmin Müslim- den veya onun dûnunda bulunan başka bir râvîden değil Müslim- in şeyhinden yahut şeyhinin şeyhi Yahye-l-Kattân- dan geldiğine kaail olmuşlardır. Kalbin râvîler tarafından değil hadîsi istinsah eden kâtip tarafından yapılmış olması da mümkündür. sınıf: Kimsenin bulunmadığı tenhâ bir yerde Allah-ı zikredip ağlayan kimselerdir. Çünkü tenhâda ibâdet riyadan uzaktır. Bazıları bu cümleyi: «Halk arasında da olsa Allah-dan başka kimseye iltifat etmeyen» mânâsına almışlardır. bu cümlesinde boşanmanın gözlere isnâd edilmesi: Mübalağa içindir. Hakikatte boşanan gözler değil göz yaşlarıdır. diyor ki: «Gözün boşanması zikrin hâline ve o hâlde zikreden kimseye münkeşif olan olan şeylere göredir. Meselâ celâl vasıfları hâlinde ağlamak Allah korkusundan cemâl vasıfları hâlinde ise Allah-a iştiyaktan ileri gelir »

Kaynak: Sahîh-i Müslim Zekât
Konu: Sadakayı Gizli Vermenin Fazileti Bâbı