Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ölen Kimsenin Ailesinin Ona Ağlaması Yüzünden Azab Olunması Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
4-) Hazret-i Âişe Ömer ile oğlu Abdullah (radıyallahü anhümâ)-yı hatâya nisbet etmiş onların yanıldıklarını söylemiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın rivâyetlerinden ne murâd edildiği ulema arasında ihtilaflıdır. Hallâbi-ye göre mânâ Âişe (radıyallahü anha)-nın kanaat getirdiği şekildedir. Zira Hazret-i Âişe azâb mes-elesinin bir Yahûdi hakkında olduğunu rivâyet etmiştir. Tefsir edilen haber mücmel bırakılan haberden evlâdır. Ömer (radıyallahü anh)’ın rivâyet ettiği hadisler dahi âyet-i kerîmeye muhalefet etmeksizin sahih olabilir. Çünkü araplar öldükten sonra kendilerine bağıra çağıra mersiyeler okunmasını vasiyet ederlerdi. diyor ki: «Bir rivâyet sabit oldumu o rivâyeti zan ile çürütmeye imkân yoktur. Buradaki hadîsi hem Ömer hem de oğlu rivâyet etmişlerdir. Âişe-nin rivâyet ettiği hadisde onların rivâyetlerini hükümsüz bırakacak bir şey yoktur. Her iki tarafın rivâyet ettiği hadislerin sahih olmaları caizdir. Aralarında münâfaat yoktur. Ölünün azâb olması sağlığında iken kendisine yas tutulmasını ve mersiye okunmasını vasiyet ettiği zaman lâzım gelir...» ölünün azâb görmesi hususunda ulemadan nakledilen kavillerin mühim olanlarını az yukarıda görmüştük... şimdi hadîslerin izaha muhtaç görülen yerlerine dönelim: Abbâs (radıyallahü anh)’ın bir zâtm delâleti ile cenaze yerine gelmesi âmâ olduğuna işarettir. Hakîkaten ömrünün sonlarına doğru gözleri görmez olmuştu. Gerek İbn Abbâs gerekse İbn Ömer ashâb-ı kirâm’ın büyüklerinden olup «Abâdüe-i Erbaa» denilen dört Abdullah- dan ma-dûtturlar. Abdullah b. Ebî Müleyke-nin onlar derecesinde olmadığı hâlde aralarına oturması bir özürden dolayıdır. Yoksa özürsüz kendinden her cihetçe üstün olan iki zâtm arasına oturmak âdaba muhaliftir. İbn Ömer-in rivâyetini mürsel bırakmasından murâd: Ölen kimsenin dirilerin ağlaması yüzünden azâb göreceğini mutlak olarak nakletmesi Hazret-i Âişe-nin rivâyeti gibi Yahûdi cenazesi olmakla kayıtlamaması diğer rivâyetlerde olduğu gibi vasiyet veya ailesinden bâzüarınm ağlamasını zikretmemesidir. Hakîkatta «çöl» mânâsına gelirse de burada ondan murâd: Mekke ile Medine arasında bir yerdir. rivâyetlerde ismi geçen Suheyb (radıyallahü anh)- Su-heyb-i Rûmi diye şöhret bulan Suheyb b. Sinan-dır. Küçüklüğünde Roma-hlann eline esir düştüğü için ana dilini unutmuş sonradan tekrar öğrenmişse de doğru dürüst ve hatasız konuşa-mamıştır. Abdullah b. Cüd-an kendisini Romalılardan satın alarak azâd etmiştir. Bundan sonra Hazret-i Suhayb müslüman olmuştur. Kendisi Mekke müşriklerinden ezâ cefâ çeken ilk müslümanlardandır. mecmu-undan anlaşıldığına göre Hazret-i Ömer Hacc-dan döner dönmez vurulmuştur. Âişe-nin «Güldüren de ağlatan da Allah-tır.» demesi: İbn Ömer-in rivâyet ettiği hadîsi kabul etmediğinin delilidir. Çünkü insanın gülmesi ağlaması keder ve sevinci Allah-tandır. İnsanın bunlarda hiç bir dahl-ü te-sîri yoktur. Şu hâlde bunlardan dolayı ölü değil; diri bile muâhaze olunamaz demek istemiştir. Bir rivâyette bu sözü İbn Abbâs söylemiştir. Âişe (radıyallahü anha) nin bir rivâyette: Ebü Abdirrahmân-a rahmet eylesin.» diğer bir rivâyette «Allah Ömer-e rahmet eylesin.» demesi: Edep terbiye ve nezâket icâbıdır. Abdirrahmân: Hazret-i İbn Ömer-in künyesidir. Âişe (radıyallahü anha) onlar hakkındaki bu sözleriyle kendilerini hatâya nisbet etmekden doğacak hoşnutsuzluğu gidermek için bir vâsıta yapmıştır. İbn Ebi Müleyke: «Vallahi İbn Ömer -hiç bir şey demedi.» sözüyle ihtimâl Hazret-i Âişe-yi haklı gördüğünü anlatmak istemiştir. Fakat ulemânın bu sükût hakkındaki kavilleri öyle değildir İbn Münir: «İbn Ömer (radıyallahü anh)-ın susması Âişe-nin sözünü kabul ettiğine delil olamaz. Belki de münâkaşadan kaçınmıştır.» diyor de: «İbn Ömer bu hedîsi merfü olarak rivâyet ettikten sonra burada susması: kendine ânz olan bir şüpheden dolayı değildir. Lâkin hadisin ona göre te-vîle ihtimâli vardır. O anda hadisi hamledecek bir te-vil yolu bulamamıştır. Yahut o meclisin münâkaşaya tahammülü yoktur...» demiştir. Âişe-nin son rivâyetlerinden birinde «İbn Ömer hatâ etmiş.» diyerek yaptığı tashihler meyânında onun hadisdeki «bilirler» kelimesinin yerine «işitirler» dediğini gösteren rivâyeti okumuş sonra hadîsde zikri geçen âyetleri okuyarak onlardaki ölüye laf işittirme sözünü hakikate hamletmiştir. Hâlbuki bir çok rnüfes-sirlerle diğer ulemâya göre bu âyetlerdeki ölülerden murâd: Kâfirlerdir. Kâfirler işittiklerinden istifâde edememe hususunda öldükten sonra hiç bir şeyden istifâde edemeyen cesetlere benzetilmiştir. Bu takdirde bu âyetlerde Hazret-i Âişe-ye delil yoktur. Bedir gazasında Küffâr cesetlerinin atıldığı kuyudur. Bazıları bunu: «Taşlan işlenmemiş eski bir kuyu» diye tefsir etmişlerdir. müşriklerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir şeyler söylediğini ifâde için: «Onlara ne söylediyse söyledi.» denilmiştir. Bundan murâd: «Size vaad olunanın hak olduğunu anladınız mı?» buyurmuş olmasıdır. Ömer-in Suheyb (radıyallahü anh)’ı «Bilmez misin?» yahut «Duymadın mı?» diyerek azâb hadisini hatırlatmasını Hazret-i Süheyb-in bu hadisi evvelce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-den bizzat işittiğine delildir. Herhalde -sonradan onu unutmuş olacaktır. «Hazret-i Ömer-in Suheyb-in ağlamasına karşı itirazda bulunması: sesle ağladığı içindir. Ömer (radıyallahü anh) bundan öldükten sonra da ayni şekilde yahut daha fazla feryâd ederek ağlayacağı mânâsını çıkarmıştır. Hemen itirazda bulunması bundandır.» derler. ölene mersiye okumanın memnûiyeti Bâbında onbeş sahâbîden hadîs rivâyet olunduğunu «Et-Tevhîd» nâm eserden nakletmiştir. Hadis rivâyet eden ashâb-ı kirâm: İbn Mes-ûd Ebû Mûsâ Ma-kil b. Mukarrin Ebû Mâlik-i Eş-arî Ebû Hüreyre İbn Abbâs Muâviye Ebû Said Ebû Ümâme Alî Câbir Kaysü-bnü Âsim Cünâde-tü-bnü Mâlik Ümmü Atiyye ve Ümmü Seleme (radıyallahü anhüm) hazerâtıdır. Mes-ûd hadisini Buhârî Müslim Tirmizî Nesâî ve İbn Mâce tahric etmişlerdir. Mûsâ hadîsini Buhârî tahric etmiştir. b. Mukarrin hadisi sahih senedle «Süneni Kebir»de rivâyet etti olunmuştur. Mâlik-i Eş-arî hadîsini Müslim rivâyet etmiştir. Bu hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): câhiliyet umurundan kalma dört şey vardır ki bunları terketmezler. (Bu dört şey) soy sopu İle iftihar etmek neseplere taanda bulunmak yıldızlardan yağmur beklemek ve nfyânadır...» buyurmuşlardır. Hüreyre hadîsini yalnız Tirmizî rivâyet etmiştir. Mânâ itibârı ile bu hadis dahi Ebû Mâlik hadisi gibidir. Abbâs hadîsini İbn Merdûye «Tefsir» inde tahric etmiştir. hadîsini İbn Mâce rivâyet eder. Saîd-i Hudri hadîsini Ebû Dâvûd tahrîc etmiştir. Bu hadisde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kadına ve onu dinleyen kadına Allah lanet etsin.» buyurmuştur. Ümâme hadîsini İbn Mâce tahrîc etmiştir. Mezkûr hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): tırmalayan cebini yırtan helâk ve azâb duasında bulunan kadınlara lanet olunmuştur.» buyurmaktadır. Ali hadîsi ile Câbir hadîsini İbn Ebî Şeybe «Mûsannaf » ında tahric etmiştir. Âsim hadîsini Nesâî; Cünâdetü-bnü Mâlik hadîsini Taberâni tahrîc etmişlerdir. Atiyye hadîsini Buhârî Müslim ve Nesâî; Ümmü Seleme hadisini de İbn Mâce rivâyet etmişlerdir. bunlardan maada bu bâbda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazretlerine beyat eden bir kadınla Ömer Enes Amrû-bnü Avf İbn Ömer Imrânû-bnü Husayn Abbâs b. Abdilmuttalib Selman Semura hazerâtı ile Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’ın zevcesinden dahi hadîsler rivâyet edildiğini söylemiş ve bu hadislerin yerlerini göstermiştir. Şöyle ki: eden kadının hadîsini Ebü Dâvûd tahrîc etmiştir. (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî Müslim Nesâîve İbn Mâce rivâyet etmişlerdir. hadisini Nesâî Amrû-bnü Avf hadîsini Teberânî «El-Kebîr» nâm eserinde tahrîc etmiştir. Ömer hadîsini Beyhaki rivâyet etmiştir. Husayn hadisini Nesâî tahrîc etmiştir. Mezkûr hadisde: kimse ailesinin ona yaptığı feryâd-ü figân yüzünden âzab görür.» buyurulmaktadır. Bu hadîsi dinleyen bir zât: «Acaba Horasan- da vefat eden bir adamın ailesi burada kendisine âh-u zâr etseler o adam yine azâb görecek mi?» diye sormuş; Râvi ona: (sallallahü aleyhi ve sellem) doğru söylemiştir sen İse yalan yaptın.» mukaabelesinde bulunmuştur. b. Abdilmuttalib hadîsini Taberânî «El Kebîr» inde; hadîsini yine Taberânî tahrîc etmiştir. hadîsini Bezzâr rivâyet eder. Mûsa (radıyallahü anh)-nın zevcesi hadisini Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Bu kadının ismi «Ümmü Abdillâh» dır. Müslim bu bâbdaki hadîsleri kitabının sonuna der-cetmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Ebvâbu Salâti-l-havf
Konu: Ölen Kimsenin Ailesinin Ona Ağlaması Yüzünden Azab Olunması Bâbı