10-)
Tekıyyüddîn: «Bu hadîste velâ- hakkının münhasıran âzâd- edene âid olduğuna delîl vardır. Bu da dostluk yardımlaşma ve bir kimsenin elinde müslüman olma yahut kimsesiz bir çocuğu sokakta bulup almakla velâ- hakkının sabit olmamasını iktizâ eder. Bu suretlerin her biri hakkında fukahâ arasında hilaf vardır. Şafiî-nin mezhebine göre bunların hiç birinde velâ- hakkı yoktur. Delili bu hadîsdir.» diyor. göre velâ- iki kısımdır. Velâ-ı atâka velâ-ı muvâ-lât. Câhiliyyet devrinde Araplar dostluk akrabalık kardeşlik muahede asabe. velâ-ı atâka ve velâ-ı muvâlât gibi birçok şeyler sebebiyle yardım-laşirlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlardan yalnız velâ-ı atâka ile velâ-ı muvâlâtı kabul ve takrir buyurmuştur. atâka yahut velâ-ı ni-met: Köle veya câriye âzâdı dolayısiyle te-essüs eden bir nevi- akrabalıktır. Âzâd edene mevle-l-atâka derler. Kölenin mirası ona kalır. muvâlât: Nesebi ma-ruf olmayan bir kimsenin nesebi malûm biri ile kardeşlik akd ederek: Sen benim mevlâmsın; ölürsem bana mirasçı olursun; bir cinayet işlersem benim nâmıma cezamı ödersin; demesi onun da bunu kabul etmesidir. Nesebi malûm olan şahsa mevle’l-mu-vâlât derler. Velâ-i muvâlât meşru- bir yardımlaşma akdidir. İmâm Ahmed-in «Müsned»inde rivâyet ettiği bir hadîste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kavmin meviâsi onlardan kız kardeşleri oğlu onlardan yeminlisi de onlardandır.» buyurmuştur. Yeminliden murâd mevle-l-muvâlâttır. Çünkü Araplar muvâlât akdini yeminle te-kîd ederlerdi. İmâm Ahmed-in rivâyet ettiği hadîsi Bezzâr «Sünen»inde Hazret-i Ebû Hüreyre-den; Dârimî «Müsned»inde Hazret-i Amr b. Avn-dan; Taberânî «Mu-cem»inde Utbe b. Gazvân-dan tahrîc etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Âzâd
Konu: Velanın Yalnız Âzad Edene Mahsus Olması Bâbı