147-)
Bize Ebû Bekir b. en-Nadr b. Ebû-n-Nadr rivâyet etti. Dedi ki: Bana Ebû-n-Nadr Haşini b. el-Kâsım rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah el-Eşcai Mâlik b. Miğvelden o da Talha b. Mûsarrifden o da Ebû Salih-den o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyet eyledi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir yolculukta beraberdik. Derken cemaatin yiyecekleri tükendi. Hatta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yük develerinden bazılarını boğazlamayı düşündü. Bunun üzerine Ömer: Ya Resûlallah! Cemaatin yiyeceklerinden ne kaldı ise bir yere top-lasan da onların üzerine Allaha duâ buyursana! dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de Öyle yaptı. Artık buğdayı olan buğdayını hurması bulunan hurmasını getirdi. diyor ki: Mücâhid: Çekirdeği olan da çekirdeğini (getirdi.) dedi. Ben: Bu çekirdekleri ne yapıyorlardı? dedim. Onlan emiyor üzerine de su içiyorlardı dedi. Ebû Hüreyre ki: Müteakiben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) toplanan şeyler üzerine duâ etti. Neticede cemaat yemek kaplarım doldurdular. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): başka ilâh olmadığına ve kendimin Resûlüllah olduğuma şehâdet eylerim. Eğer bir kul bu iki şehâdet hususunda hiç bir şüpheye düşmeyerek bunlarla Allah-a kavuşursa mutlaka cennete girer.» buyurdular. hadîsle bundan sonraki hadîsin isnâdlarını Dâre Kutni illetlendirmiştir. Bu hadîsin illeti: Ebû Üs-âme ile başkalarının Ebeydulîah el-Eşcai-ye muhalefet ederek onu Mâlik b. Miğvel-den o da Talha-dan o da Ebû Salih-den mürsel olarak rivâyet etmeleridir. hadîsi ise A-meş-den rivâyetinin ihtilâfla olması ile illetlendirmiştir. Çünkü ayni hadîsin isnadı hakkında: o da Ebû Salih-den o da Câbir-den naklen rivâyet etti. .» dahi denilmiştir. Bir de A-meş o hadîs hakkında şüphe edermiş. Ebû Amr İbn SalU Dâre Kutni-nin bu İki istidrâkini — Buhârî ile Müslim üzerine yaptığı ekseri istidrakleri gibi— onların isnadlarına ta-n saymakda ve mezkûr ta-nın hadîslerin metinlerini sahih olmaktan çıkaramayacağını söylemekte sözüne şöyle devam etmektedir: «Çünkü hadîsin mürsel oluğu senedine dokunsa bile sıhhatına dokunmaz. Bir hadîsi mu-temed râvilerden bazısı mevsûl olarak rivâyet eder; bazısı da mürsel bırakırsa o hadîs ehl-i tahkik ulemaya göre mevsûl hükmündedir. Zira buradaki ziyade sika râvinin ziya-desidir. Sikanın ziyadesi ise makbuldür. Bundan dolayıdır ki Dâre Kutni-nin istidrâkine cevap veren Hafız Ebû Mes-ud İbrahim b. Muhammed: Eşcaî sika ve mücevvid-dir.» demiştir. Zaten bu hadîsin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sübut bulmuş bir aslı vardır. Onu A-meş müsned olarak rivâyet etmiş Yezid b. Ebû Ubeyd ile İyâs b. Selemete’l-Ekvâ-da Seleme-den rivâyette bulunmuşlardır. Ayni hadîsi Buhârî Seleme tarikiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet eylemiştir. A-meş-in şekkine gelince: bu şüphe hadîsin metnine dokunamaz. Çünkü sahâbi olan râvinin kim olduğunu ta-yin hususundadır. Sahabe (radıyallahu anhüm)-ün hepsi âdildirler. Kutni-ye İmâm Nevevî iki vecihle cevap veriyor:
Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: Tevhid Üzere Ölen Kimsenin Kati Olarak Cennete Gireceğine Delil Bâbı