Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İman Şubelerinin Sayısını Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
161-) Bize Ubeydullah b. Said ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû Amir el-akadi rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl Abdullah b. îNınâr’dan o da Ebû Sâlih-den o da Ebû Hüreyre-den o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-den naklen rivâyet eyledi. Fahr-ı Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem): yetmiş küsur şu-bedir. Utanmak da imandan bir şu-bedir.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî ile Müslim ittifakla tahriç ettikleri gibi Ebû Davûd Tirmizî Nesâî ve İbn Mâce dahi muhtelif râvilerden muhtelif lâfızlarla rivâyet etmişlerdir. Mezkûr rivâyetlerin bazılarında burada olduğu gibi: « küsur» denilmiş; bazılarında «Altmış küsüm diğer bazılarında râvi Süheyl tarafından şek edilerek: küsur yahud altmış küsur» ifadesi kullanılmıştır. İbn Salâh: memleketteki Buhârİ nüshalarında altmıştan başka bir aded zikredilmemiştir.» demiştir. Tirmizî-nin bir rivâyetinde «Altmış dört bab» kaydı vardır. Bu rivâyetlerin hangisi tercih edileceği ihtilaflıdır Kâdi Iyâz yetmiş küsur rivâyetini tercih etmiş ve: budur.» demiştir. İmâm Nevevî ile uleâmadan bir cemaat da bunu tercih etmişlerdir. Çünkü sika râvinin yaptığı ziyâde makbuldür. Salâh-a göre ise az aded bildiren rivâyeti tercih etmek daha muvafıktır. Zira yüzde yüz malûm olan odur; ihtiyat da onu tercih etmektir. kelimesi Kâdi Iyâz’ın beyanına göre sayılarda bad-un bid-atün ve bad-atün şekillerinde okunabilir. Et parçası ma-nasında kullanılırsa yalnız bad-atün okunur. Sayıda bid-atün kelimesi üç ile on arasındaki adetlerde kullanılır. Üçten dokuza kadar diyenler de vardır. İmâm Halil b. Ahmed-e göre bu kelimenin ma-nası yedi demektir. Bazıları; «İki İle on arası ve oniki ile yirmi arasıdır.» demişlerdir. Onbir ve oniki adetlerinde kullanılmaz en meşhur kavil budur. Üçten yediye ve beşten yediye kadar ma-nalarına geldiğini iddia edenler de vardır. Zeccâc bu kelimenin aded parçası ma-nasına geldiğini söylemiştir. Daha başka kaviller de vardır. Birden üçe kadar olan adeddir. Bir şeyin parçası fırka ve dal ma-nalanna gelir. Şu halde hadîsin ma-nası: yetmiş küsur haslettir;» yahud: «İman yetmiş küsur daldır» demek oulr. Dal ma-nası verildiği takdirde iman dallı budaklı bir ağaca benzetilmiş olur. . Iyâz şöyle diyor: Yukarıda gördük ki lügatte imanın aslı tasdik şeriatte ise kalple dilin tasdikidir. Şeriatın zahiri olan amellere de iman adı verilir. Nitekim burada da: şu-belerin en makbulü: Allah-dan başka ilâh yoktur demektir. Sonuncusu ise yoldan eziyet veren şeyleri gidermektir.» buyurulmaktadır. yukarıda arzettik ki imanın kemâli amellerle tamamı ise tâatlerledir. Tâatleri benimseyerek bu şu-belere katmak tasdik cümlesinden olup tasdike delil sayılır. Bunlar ehl-i tasdikin ahlâkıdır. Binaenaleyh ne şer-i ne de lügâvî iman isminden hâriç değillerdir. İşte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu şu-belerin herkese aletta-yin lâzım olan en makbulünün tevhid olduğuna o sahih olmadıkça hiç bir şu-benin sahih olmayacağına; en aşağısının da müslümanlara zararı dokunması melhuz olan şeyleri onların yollarından gidermek olduğuna tenbih buyurmuşlardır. Bu iki tarafın arasında bir takım adedler kalıyor ki bir müctehid bunları galebe-i zan ve sıkı bir tetebbu- île tahsile çalışsa imkân bulur. Geçmiş ulemâdan bazıları bunu yapmıştır. Yalnız Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in muradı bu olduğuna hüküm vermek ve bu hükmü kabul etmek güçtür. Sonra mezkûr şu-beleri ismiyle şanıyla bilmek lâzım değildir. Bunları bilmemek imana zarar vermez. Çünkü imanın usûl ve füru-u ma-lûm ve muhakkaktır. İmanın bu kadar şu-besi olduğuna inanmak bilcümle vaciptir. de buna benzer şeyler söylemiştir. îmanın şu-belerini tayin hususunda bir çok ulema kitap te-lif etmişlerdir. Şâfiilerden Ebû Abdillâh el-Huleymi-nin «el-Minhâc» Ebû Bekir Beyhakî ile Abdülcelil-in «Şuabü’l-iman» ismindeki eserleri İshâk İbni-Kurtubi-nin «Kitâbu-n-Nasâih»i Ebû Hâ tim-in «Vasfu-l-imâni ve Şuabuh» adlı kitabı bunlardandır. Buhârî sarihi Bedrüddin Aynî bunların içinde sadra şifa veren göremediğini söyledikten sonra iman şu-belerini yeniden şöyle hulâsa etmiştir: aslı kalple tasdik dille ikrardır. Lâkin iman-ı kâmil kalple tasdik dille ikrar ve âza ile amelin mecmuudur. Yani iman üç kısımdır: kısım: i-tikadiyata aid-dir: ve otuz şu-bedir:

Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı