269-)
Bana Amr b. Muhammed b. Bükeyr b. Muhammed en-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Uleyye Saîd el-Cüreyri- den rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Ebî Bekre babasından rivâyet etti. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik. Üç defa: büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? Allaha şirk koşmak anaya babaya İtaatsizlik etmek ve yalancı şahitliği yapmaktır -yahud- yalan söylemektir-» dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) dayanmıştı. Hemen (doğrulup) oturdu. Artık bu sözü o derece tekrarladı ki biz: sükût buyursalar dedik.» en büyük günah olduğunu bundan önceki bâbda ve sırası geldikçe başka yerlerde gördük. Bu babda ehl-i kıble olanlardan tek bir kimsenin şüphesi yoktur. babaya itaatsizliğe gelince: bu mesele hadis-i şerifde «Ukuk» kelimesiyle ifade olunmuştur. ve Ukûk lügatte: alâkayı kesmek sıla-i rahimde bulunmamak manâsınadır. haram olan ukûkun hakiki tarifini zabt eden ise azdır. Ebû Muhammed İbn Abdisselâm bu bâbda şunları söylemiştir: ve babaya itaatsizliğe ve onlara mahsus olan haklara dair . i-timâd edebileceğim bir kaide bulamadım. Filhakika onlara her emir ve nehy ettikleri şey hususunda itaat etmek bilittifak vacib değildir. Ama onların izni olmaksızın oğullarının cihada gitmesi haram kılınmıştır. Çünkü oğullarının öldürüleceğini veya azasından bir uzvun kesileceğini düşünür ve buna son derece üzülürler. Çocuklarının canı veya azasından bir uzvu için tehlikeli görülen her seferin hükmü de budur.» Amr İbn Salâh «Fetâvâ» sında anneye babaya itaatsizliği şöyle ta-rif eder: «Haram olan itaatsizlik; vâcib fiillerden olmamak şartiyle anne ve babaya azımsanmayacak derecede eziyyet veren her fiildir. Çok defa: «Günah olmayan her hususda anneye babaya itaat farzdır; bu babta onların emirlerine muhalefette bulunmak itaâtsizlikdir.» denilir. Ulemâdan bir çokları şüpheli şeyler hususunda bile onlara itaati vâcib görmüşlerdir. Bizim âlimlerimizden bâzılarının «Anne ve babanın izni olmadan çocuk okumağa ve ticarete gidebilir» demesi benim söylediklerime muhalif değildir. Çünkü bu söz mutlaktır. Benim söylediğimde ise bu mutlakı takyid vardır.» yere şahidlik meselesinde zayi olan hakkın büyük veya küçük olması arasında hükmen bir fark olmadığı hadis ve kavaidin umûmundan ve mutlak olmasından anlaşılmaktadır. söylemek ma-nasına gelen «kai-i zürû Kurtubi yalancı şahitlik diye tefsir etmişse de El-Übbi buna i-tiraz etmekde ve şunları söylemektedir: «Öyle değildir. Bunun ma-nası bilmediği bir şeye kasden şahidlik etmektir; isterse vakıa uygun düşsün. Nitekim bir kimse bilmeden Zeyd Amrı öldürdü diye şahidlik etse de sonra bu sözün doğru olduğu anlaşılsa yalan yere şahidlik etmişdir...» beyanına göre yalanın en büyük günahlardan olması rnal ve can itlafına haramı helâl helâli haram yapmaya sebeb olduğundandır. Binaenaleyh şirkten sonra ondan daha büyük bir günah yoktur. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in onu söylerken doğrularak oturması ona pek ziyade ehemmiyet verdiği içindir ki bu da onun haram ve çok çirkin bir şey olduğunu bi-t-te-kid ifâde eder Maamâfih Nevevî insan Öldürmenin yelancı şahidliği yapmakdan daha büyük günah olduğuna kaildir. «Keşke sükût buyursalar!..." demeleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e acıdıkları ve onu rahatsız etmiş olmaktan korktukları içindir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: Büyük Günahları Ve Onların En Büyüğünü Beyan Bâbı