288-)
Bize Ya-kûb ed-Devrâkî rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin rivâyet etti. ki): Bize Husayn haber verdi. ki): Bize Ebû Zıbyan rivâyet etti. ki: Üsâmetü-bnü Zeyd b. Hârise-yi rivâyet ederken işittim. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi Cüheyne kabilesinden olan Huraka üzerine gönderdi. Bunlara bir sabah baskını yaparak kendilerini bozguna uğrattık. Ensârdan bir zâtla ben onlardan bir adama yetiştik. Kendisini kuşattığımız vakit «Lâ ilahe illallah» dedi. Bunun üzerine Ensârî onu bıraktı. Ben kendisini süngümle sapladım; nihayet Öldürdüm. (Medine-ye) geldiğimizde bu vak-a Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kulağına erişmiş. Bana: Üşme! O adamı: lâ ilahe İllâllah dedikten sonra öldürdün mü?» dedi. Ben: Ya Resûlallah o ancak (bu kelimeye sığman) bir mülteci idi; dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yine: lâ ilahe illallah dedikten sonra öldürdün mü?» dedi. Artık bunu bana o kadar tekrarladı durdu ki keşke o günden önce müslüman olmamış olsaydım diye temenni ettim.» hadis müttefekun aleytir. Buhârî onu «Megazî» bahsinden önceki «Gazvetü-l-Fetih» ile «Kitâbü-d-Diyât» da tahric etmiştir. Onu Ebû Davûd «Cihad» da Nesâî-de «Siyre.» bahislerinde rivâyet ederler. bahsi geçen gazve siyer uleması arasında Gazvesi» nâmîle ma-ruftur. İbn Sa-d bunun hicretin yedinci yılı ramazanında vuku- bulduğunu ve 130 mevcudu bulunan seriyyeye Gâlib b. Abdillâh’ın kumanda ettiğini kaydeder. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini Necid-de Batn-ı Nahli-n arka tarafındaki Meyfa-a denilen yerde bulunan Benî Ahval ile Beni Abd b. Sa-lebe üzerine göndermişti. Bu yerle Medine arasında 8 konaklık mesafe vardır. ile diğer bazı ulema-nın beyanına göre Hazret-i Üsâme-nin öldürdüğü zâtın ismi Mirdâs b. Nehik-tir. Kendisi müs-îüman olmuş fakat kabilesi henüz müşrik idiler. Mirdâs koyun güdüyordu. Müslümanlar gelince kavmi onu bırakıp kaçtılar. Mirdâs müslüman olduğu için kaçmadı. Ancak islâm süvarilerini görünce oradaki bir dağın yamacına sığındı fakat atlılar yanına gelince oradan inerek iki şehâdeti getirdi; ve onlara: «Es-selâmü aleyküm» dedi. Üsâme (radıyallahü anh) onu öldürerek koyunlarını aldı. (sallallahü aleyhi ve sellem) bu vak-ayı duyunca pek ziyâde müteessir oldular. Ve: «Siz onu elindekini almak için öldürdünüz» buyurdular... Üsâme-nin bu zâtı öldürmesi kılıç korkusu ile edilen imanın fayda vermeyeceğini zannettiği içindir. Bu te-vilden dolayı da kendisinden kısas sakıt olmuştur. diyor ki: Üsâme bu işi: gördükleri zaman iman etmeleri onlara fayda verecek değildir» kerimesine bakarak yapmışa benziyor; onun için de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini ma-zur görmüş ve diyet ödetmemiştir. selâm veren kimseye sen mü-min değilsin demeyin!..." Sure-i Nisa Âyet: 94. kerimesi bu vak-a üzerine nâzil olmuştur. Ebî Şeybe-nin rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Üsame-ye: kalbini yarsan da bu sözü (doğru) söyledi mi söylemedi mi buseydin ya!» buyurmasının ma-nası: Sen kalbteki sırları bilemezsin; buna Özenme! Sana düşen vazife zahire bakmak ve o zâtın diliyle söylediği söze göre hareket etmekti; çünkü sen zahirle amel etmeye me-mursun... demektir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tekdiri karşısında Hazret-i Üsâme-nin: «Keşke o günden önce müslüman olmuş olmasaydım.» temennisi hakkında Kirmanı: Müslüman olmamayı nasıl temenni edebildi?» demiş. Sonra yine kendisi: «İçinde hiç günah bulunmayan islâmiyet temenni etmiştir.» diye cevap vermiştir. Üsâme-nin temennisi bu büyük cinayetten salim kalmak içindir. Yani işlemiş olduğu suçun büyüklüğü karşısında daha önce müslüman olarak işlediği sâlih amelleri küçük görmüş gibidir. Üsâme (radıyallahü anh)-ın bu temennisi hakikat değil mecazdır. Çünkü hakikatte küfür üzere kalmayı istemek caiz değildir. O bu sözle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in o şiddetli tekdirinden son derece korktuğunu ifâde etmiştir. Hatta bu hâdiseden sonra hiç bir müslümanla mukaatele etmeyeceğine yemin vermiş; Siffîn vak-asında Hazret-i Ali (radıyallahü anh)-a yardım etmemiştir. Vakkaas (radıyallahü anh) dahi bu hususda ona tâbi- olarak: «Vallahi şişko öldürmedikçe ben de hiç bir müslüman öldürmem.» demiştir. Maamafih Hazret-i Sa-d- in bu sözden maksadı Üsâme müslüman öldürürse ben de öldürürüm demek değildir. O sözünü imkânsız bir şeye bağlamıştır. dan murad Hazret-i Üsâme-dir. Karnı büyük olduğu için kendisine» «Zü’l-Butayn» yani şişko derlermiş. birinde; yarsaydın...» diğerinde; lâ ilahe illâllah dedikten sonra öldürdün mü?» cümlesinin tekrar edildiği bildiriliyorsa da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunların ikisini de söylemiş olması muhtemeldir. Bu takdirde râvilerden biri bir cümleyi diğeri de öteki cümleyi rivâyet etmiş demektir. bir rivâyette hâdiseyi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bizzat Hazret-i Üsâra e-nin haber verdiği; diğerinde ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kulağına eriştiği bildiriliyor. Bunların arasını bulmak için: «İhtimâl Mirdâs-ı Öldürdükten sonra Üsâme meseleyi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormağa niyet etmiş; fakat başkası ondan evvel gelerek haber vermiş Üsâme geldikten sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine sormuş; o da anlatmıştır. Hadisde Vak-ayi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ilk söyleyenin Üsâme (radıyallahü anh) olduğuna delil yoktur.» denilebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: «allahdan Başka İlah Yoktur» Dedikten Sonda Kafiri Öldürmenin Haram Kılınması Bâbı