Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İmanda Vesvere Ve Onu Kendinde Hisseden Kimsenin Ne Diyeceğini Beyan Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
369-) Bize bunu İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Cerir haber verdi. H Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Hüseyn b. Aliy Zâide-den rivâyet etti. Cerir-le Zâide-nin ikisi birden Muhtar-dan o da Enes-den o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-den naklen bu hadisi rivâyet ettiler şu kadar var ki İshâk: «Allah: şüphesiz ki senin ümmetin... buyurdu dedi» cümlesini zikretmedi. hadisi Buhârî «Kitabü bed-ü-hak» «Kitabü’l-i-tisâm bi-l-Kitâb ve-s-Sünne» de Ebû Dâvud «sünnet» bahsinde Nesâîde «Amelü-l yevm ve-l’Leyle» de bazı lâfız farklarile tahric etmişlerdir. rivâyette Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İşte açık açık imân budur.» İkincide: «O mahz-ı imândır.» buyurmuştur. Bunun manası: gönlünüzden geçen vesveseleri hatta onları anmayı büyük bir cürm saymanız imanın ta kendisidir. Çünkü bunlara inanmak şöyle dursun ondan büyük suç sayarak korkmak ve söylemekten bile çekinmek iman-ı kâmilden ileri gelir. Böyle bir imân asla şek şüphe götürmez demektir. Vesvese sorulduğu vakit Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «O mahz-ı imândır.» buyurmuş olması: «Vesvese mahz-ı imândır.» manasına alınmamalıdır. Zira vesvese şeytandan ve onun mekrindendir. Binaenaleyh o asla imân olamaz. İmân onun çirkin bir şey olduğunu anlayarak ondan nefret etmektir. Zâten Nevevî-nin beyanına göre bu ikinci rivâyet birincinin kısaltılmışıdır. Bu sebeble İmâm Müslim evvelâ ashabın vesveseyi ağıza alınması bile büyük kabahat saydıklarım sarahaten gösteren rivâyeti zikretmiş; arkasından bunu getirmiştir. kirâm bu babda şunları söylemişlerdir: «Şeytan ancak aldata-madığı kimselere vesvese verir; ve bu yoldan onların temiz! imânlarını kederlemeye çalışır kâfire ise; istediği gibi gelir; dilediğini yaptırır. Onun hakkında yalnız vesvese yolu ile harekete lüzum yoktur.» Aliyyül Kaarî: Boş eve hırsız giremez. demiştir. halde vesvesenin sebebi mahz-ı imândır. Yahut vesvese imânın alâmeti olmuş olur. Kâdi Iyâz bu kavli ihtiyar etmiştir. üçüncü rivâyetinde: İnsanların bir birlerine suâl sormakta devam edecekleri ve bu suâlleri tâ Allah-ı kim yarattı? diyecek kadar ileri götürecekleri; böyle bir vaziyet karşısında: «Allah-a imân ettim» demek lâzım geleceği bildiriliyor. Ondan sonraki rivâyetlerde ise haddi zâtında bu suâlleri sorduranın şeytan olduğu tasrih buyurulduktan sonra iş: «Allah-ı kim yarattı?» suâline geldi mi artık ondan Allah-a sığınmak ve o vesveseyi derhal terk etmek emrolunuyor. murad: «eûzü» çekmektir. şerif: şeytan tarafından sana bir türtme (ifsâd) vakî olursa hemen Allah-a sığın!..." Araf Sûresi Âyet: 200. âyet-i kerîmesinden mülhemdir. vesvesesine râm olarak o vadide düşünmeye devam etmek vesvesenin daha da artmasına sebeb olur. Binaenaleyh onu hemen terk ederek şerrinden Allah-a sığınmak gerekir. Çünkü aslı astarı olmayan arızî bir şeyi defetmek için delile hacet yoktur. Allah Zülcelâl hakkında vesvese illetine mübtelâ olanlara Fahr-ı kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz ne güzel deva tavsiye buyurmuşlardır: «Allah-a imân ettim deyiversin!...» şerhlerinden «Fethu’l-Bârî» de Hattâbi-den naklen şöyle denilmektedir: «Bu hadisin vechi şudur ki: Şeytan bu vesveseyi verir de o kimse de ondan Allah-a sığınır ve vesvesesinde devamdan vaz geçerse vesvese mündefi olur. Ama vesveseyi veren insan olursa onu susturmak hüccet ve delille mümkün olur. Bunların farkı şudur: İnsanla konuşmak suâl cevap tarzında olur. Onun hali mahsurdur. Usulüne riâyet ederek konuşur; ve delil bulursa muhatabı susar. Fakat şeytanın vesvesesinin bir sonu yoktur. O bir hüccetle ilzam olundu mu. başkasına kayar. Nihayet-neûzu billâh- insanı şaşkına çevirir. Bununla beraber şeytanın: «Rabbini kim yarattı?» sözü de saçmadır. Bu sözün sonu evvelini nakzetmektedir. Zira yaratanın yaratılmış olması muhaldir. Bu suâl yerinde bile olmuş olsa teselsülü icâbedeceği için yine muhaldir. Akıl hadis olan şeylerin bir muhdise muhtaç olduğunu isbat etmiştir. Allah muhdise muhtaç olsa o da hadis yani sonradan vücuda gelen şeylerden olurdu.» İmâm Nevevî hadisin üçüncü rivâyetinde: «İnsanlar bir birlerine sormakta devam edecekler » buyurulduğunu ileri sürerek şeytanın vesvesesile insanın verdiği vesvese arasında hiç fark olmadığım söylemiştir. Ebû Hüreyre-nin kendisine suâl soran kimselere cevap vermemesi ya cevaba değmediği için yahud bu babta söz söylemek Allah-ın zatı ve sıfatları hakkında söz etmek gibi olduğundandır. diyor ki: «Hatıra gelen şeyler iki kısımdır. Bunların kalbe yerleşmeyenleri hemen terketmekle mûndeî-i olur. Bu hadis te bu manayadır. Bunlara vesvese denir. Şüpheden doğan ve kalbe yerleşen düşüncelere gelince bunlar ancak nazar ve istidlal yoluyla defedilir. de şunları söylemiştir. Vesveseden Allah-a sığınarak başka şeyle meşgul olmanın emir buyrulması ve o vesveseyi gidermek için düşünmek hüccet bulmak emrolunmaması Allahü teâlâ’nın yaradana ihtiyacı olmadığı bizzarure malum olduğundandır. Bu mesele münazara ve münakaşa kabul etmez. Çünkü bu babta düşünceye dalmak insanın ancak şaşkınlığını arttırır. Bu halde bulunan bir kimsenin Allah-a sığınmaktan başka ilâcı yoktur. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in «Düşünceden vaz geçsin» emri üzerine Kâdi Iyâz şunları söylemiştir: «Düşünmekten vazgeçsin de başına gelen vesveseyi defetmek için Allah Zülcelâl-e iltica eylesin. Allahü teâlâ-dan Önce kimin bulunduğuna Allah-a vacip ve müstahil olan şeylere burnunu sokmasın. Çünkü bunlar aklın eremiyeceği şeylerdir. insan şeytanın vesvesesini ancak ona kulak asınamak ve ondan yüz çevirmekle defedebilir. Çünkü bu babta münakaşa ve muhakeme vesvesenin yerleşmesine sebeb olur. Hadis-i şerif:

Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: İmanda Vesvere Ve Onu Kendinde Hisseden Kimsenin Ne Diyeceğini Beyan Bâbı