386-)
Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nüraeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hâlid yânı Süleyman b. Hayyân Sa-d b. Târik-dan o da Rib-i-den o da Huzeyfe-den naklen rivâyet etti. ki: yanında idik. Bize: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fitneleri anlaürken hanginiz işitti?» diye sordu. Bazıları: («Biz işittik») dediler. Ömer: siz kişinin ailesi ve komşusu hususundaki fitnesini kastediyorsunuz?» dedi. Oradakiler: «Evet!» cevabını verdiler. Ömer: « (Hayır!) o fitneye namaz oruç ve sadaka keffâret olur. Lâkin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-i deniz dalgası gibi dalgalanacak olan fitneleri anlatırken hanginiz işitti?» dedi. (Huzeyfe diyor ki): Bunun üzerine cemaat sustu. Ben (davranarak): Ben (işittim) dedim. Ömer: «Sen mi? Aferin sana!» dedi. (Huzeyfe şunları söylemiş): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: kalplere (tıpkı) hasır çubukları gibi dal dal arz olunur. Artık onlar hangi kalbe işlerse o kalbde siyah bir leke hâsıl olur. Hangi kalb onları kabul etmezse o kalpde de beyaz bir leke meydana gelir. Böylece iki kalbe yerleşirler. (Bu kalplerden) biri cilâlı taş gibi bembeyazdır; ve göklerle yer durdukça ona hiç bir fitne zarar vermez. Ötekine gelince: o alaca siyahtır; tepesi aşağı duran desti gibidir. Ne bir ma-ruf tanır; ne de bir münkeri inkâr eder. Yalnız içine işleyen heva ve hevesini bilir.» derken işittim. «Seninle bu fitneler arasında kırılmak üzere bulunan kapalı bir kapı vardır.» dedim. Ömer: «Hay Allah hayırim versin o kapı kırılacak mı? Açılmış bile olsa belki tekrar kapanır.» dedi. Ben: «Hayır! bilâkis kırılacak.» dedim. Ve kendisine: bu kapının öldürülecek yahut ölecek bir zât (dan kinaye) olduğunu mugalata değil dos doğru bir söz olarak anlattım. Hâlid ki: Ben Sa-de: «Yâ Ebâ Mâlik! Bu siyah mürbaad nedir?» dedim. «Siyahın içindeki şiddetli beyazdır.» dedi. «Yâ mücahhi desti nedir?» diye sordum. «Tepsi aşağı demektir.» cevabını verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: İslamın Garip Başlayıp Garip Biteceğini Ve İki Mescid Arasına Çekileceğini Beyan Bâbı