489-)
Bana Ubeydullah b. Sa-id ile İshak b. Mansur ikisi birden Ravh-dan rivâyet ettiler. Ubeydullah dedi ki bize Ravh b. Ubadete’l-Kaysî rivâyet etti ki) bize bni-Cüreyc rivâyet etti dedi ki; Bana Ebû-z-Zübeyr haber verdi ki Cabir b. Abdillâh-a «vürudun ne olduğu sorulurken işitmiş. Cabir Şöyle dedi: Bizler kıyâmet gününde filân yerden ve filân yerden geleceğiz. Bak bu insanların üstündedir) milletler putları ile ve taptıkları şeylerle peyder pey çağrılacak sonra Rabbimiz bize gelerek: «Siz kimi bekliyorsunuz? diyecek orada olanlar: Rabbimizi bekliyoruz cevabını! verecekler. Sizin Rabbiniz benim! diyecek onlar: Dur hele seni bir görelim! diyecekler. Bunun üzerine Teâlâ hazretleri onlara dıhk buyurarak tecelli edecek ve onlarda ona tabi- olacaklar ve mü-mîn veya münafık her insana bir nûr verilecek sonra o nurun peşine takılacaklar. Cehennem köprüsünün üzerinde bir takını çengeller ve pıtrak dikenleri vardır. Bunlar Allah-ın dilediklerini tutacaklar sonra münafıkların nuru sönecek sonra mü-minler kurtulacak. İlk zümre yüzleri bedr gecesinde ay gibi (parlak) yetmişbin kişi olarak hesap görmeden kurtulacaklar sonra onların arkasından gelenler gökteki yıldız nurları gibi (gelecekler sonra bu minval üzere diğerleri geçecekler. Sonra şefaat helâl olacak ve (Şefaat ehl-i) «Allah-tan başka ilâh yoktur.» Diyenlerle kalbinde bir arpa danesi ağırlığında imanı bulunanları cehennemden çıkarıncaya kadar şefaat edecekler bu çıkarılanlar cennetin içine konacaklar Cennetlikler bunların üzerlerine su serpmeye başlayacaklar. Nihayet bunlar sel Önünde nebat biter gibi bitecekler. Cehennemden çıkanda yanık eseri kalmayacak sonra kendisine dünya ve onunla birlikte dünyanın on misli verilinceye kadar dilekde bulunacak. . hadis Sahih-i Müslim-in bütün nüshalarında böyle anlaşılması pek güç kaı-ma karışık bir halde rivâyet edilmiştir. Gelmiş ve geçmiş bütün hadis ulemâsının ittifakı ile bu hadiste tasnif - tağyir vardır. Yani lâfızları değiştirilmiş ve biribirine karıştırılmıştır. Hafız Abdul Hak «El cem-u Beynes - Sahiheyn» nâmındaki eserinde Müslim-in kitabındaki bu karışıklığın kitabı istinsah eden kâtibin biri tarafından yahut her nasılsa yapılmış olduğunu beyan etmiştir. Iyâz da şunları söylemektedir: nüshalarda hadisin şekli budur. Bu hadiste çok değiştirme ve tashif vardır. Doğrusu gününde biz bir tepenin üzerine geleceğiz.» şeklindedir. Hadis ulemâsından bazıları onu bu şekilde rivâyet etmişlerdir. İbn Ebî Hayseme-nin kitabında Kâ-b b. Malik tarikiyle rivâyet ettiği bir hadiste gününde ümmetim bir tepenin sair İnsanlar da başka bir tepenin üzerinde toplanacaklar.» buyurulmuştur. Tefsirinde Hazret-i İbn Ömer (radıyallahü anh)-dan şu hadisi rivâyet etmiştir yani Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmeti ile birlikte insanlardan yüksekte bir tepenin üzerine çıkacaktır.» b. Malik-ten dahi: kıyâmet gününde neşrolunacak ben ve ümmetim bir tepe üzerinde bulunacağız.» mealinde bir hadis zikretmiştir. Iyâz şöyle diyor: bunlar gösteriyor ki; hadis değiştirilmiştir. Ravi ya bu «kûm» ve «teli» kelimelerini anlayamamış; yahut silmişte onların yerine şöyle böyle kelimeleri koymuş sonra yukarısını göstererek bu insanların üzerinde olacak diye tefsirde bulunmaya çalışmış üzerine de tembih için bak kelimesini yazmıştır. Ondan sonra hadisi istinsah edenler râvinin tefsirini de tembihini de hadisin metninden zannederek her ne buldularsa onu bu hadisten diye nakletmişler ve hadis şu gördüğün şekli almıştır.» Kâdî’den sonra gelen hadis ulemâsından bir cemaat bu hususta ona tabi- olmuşlardır. Kâdî Iyâz diyorki: «Sonra bu hadis temamen Cabir-in sözü olup ona mevkuftur. Müslim-in şartı bu değildir. Çünkü hadiste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zikredilmemiştir Müslim-in onu müsned hadisler arasına alması başka rivâyetlerinde müsned olarak zikredildiği içindir. Meselâ İbn Ebû Hayseme İbn Cüreyc-den onu «Yedhakû» cümlesinden itibaren «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim» diyerek merfu-an rivâyet etmiştir. Müslim bu hadisten sonra gelen İbn Ebi Şeybe rivâyeti ile Şefâ-at ve cehennemden çıkarılanlara dair olan hadislerde bu hususa tembihte bulunmuş hadisin müsned olduğunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitildiğini bu hadisin manâsına uyan bazı cümleler nakliyle tasrih etmiştir.» hazretleri onlara dihk buyuracak» cümlesindeki tecelliden murat; görmeğe mâni olan şey-i kaldırarak kullara- görünmektir. Dıhk-ın-manâsını az yukarıda görmüştük. Şu halde bu cümleden murad Allah’ın kullarından razı olarak onlara görünmesidir. Bazıları: Dıhk-ın manâsı kullarından gizlediği bazı şeyleri fadl-u keremi ile onlara göstermesidir.» demişlerdir. veya münafık her İnsana bir nur verilecek...» cümlesinden munafıka da nûr verileceği anlaşılmaktadır. Bunun sebebi: mü-min görünerek mü-minler arasına karışmasıdır. . orada da evvelemirde kendisine mü-minmiş gibi muamele yapılacak ona da nûr verilecektir. _Meselâ mü-minlerin abdest azaları nûr içinde parlayacak sair ümmetlerden bununla temayüz edeceklerdir. Bu nûr münafıklara da verilecek fakat sonradan söndürülerek münafıklar solcular arasına ayrılacak havz-ı kevserden kovulacak nihayet cehenneme yuvarlanmak suretiyle rezil ve rüsvay olacaklar.- Ehî-i mahşerin gözleri önünde münafıklıkları yüzlerine vurulacaktır. mü-minler kurtulacak...» cümlesi birçok esas nüshalarda bura-da olduğu şekildeyse de bazılarında « mü-mirileri kurtaracak...» şekilde rivâyet edilmiştir. cümlesini Müslim-in bazı ravileri » şeklinde rivâyet etmişlerdir. Abdülhak dahi «El-Cem-u beyne-s-Sahihayn» nâm eserinde bu şekilde rivâyet etmiştir. Bunların ikiside sahih ise de meşhur olan birincisidir. İkinci rivâyet dahi aynı manâya gelir. Çünkü; dinın deve tezeği demektir. Bu takdirde manâ: getirdiği deve tezeğinde ot biter gibi çarçabuk bitecekler gelişecekler.» demektir. Cehennemden çıkarılanların sel kalıntılarında biten otlara benzetilmesi çarçabuk büyüdükleri ve gelişmeleri itibariyledir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: Cennette Makamı En Aşağı Olanların Beyanı Bâbı