Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Cennette Makamı En Aşağı Olanların Beyanı Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
500-) Bize Ebû’ Rabi’ El-Ateki rivâyet etti- (Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Ma-bed b. Hilâl El-Anezî rivâyet etti. H. bu hadisi Sa-id b. Mansur da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki) Bize Hâmmad b. Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Ma-bet b. Hilâl El-Anezî rivâyet etti. ki: Enes b. Malîk-e gittik ve (bizi onunla görüştürmesi için) Sabit-ten şefâ-at diledik Enes-e vardığımızda kuşluk namazı kılıyordu. Sabit bizim için izin istedi ve yanına girdik. (Enes) Sabit-i kendi yanına sedrine oturttu. Sabit ona: Eba Hamza (şu) Basralı kardeşlerin kendilerine şefâ-at hadisini rivâyet etmeni rica ediyorlar» dedi. Enes buna icabetle şunları söyledi: Bize Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: günü geldiği zaman insanlar deniz dalgalan gibi birbirine çarparak karışacaklar. Sonra Âdem-e gelerek Zürriyetine şefaat et! diyecekler. Âdem (aleyhisselâm) Ben ona ehil değilim lâkin siz İbrahim (aleyhisselâm)-a gidin; çünkü o Halilullah-dır diyecek. Bunun üzerine İbrahim-e gelecekler. O da: Ben buna ehil değilim lâkin siz Mûsâ (aleyhisselâm)-a gidin; çünkü o Kelimullâh-tir diyecek. Müteakiben Mûsa-ya gelinecek. O da-: Ben buna ehil değilim; lâkin siz Îsâ (aleyhisselâm)-a gidin; çünkü o Ruhullah ve Kelimullâh-dır; diyecek; sonra Îsâ (aleyhisselâm)-a gelinecek. O da: Ben buna ehil değilim; lâkin siz Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gidin diyecek. Nihayet bana gelecekler. Ben onlara: (Evet) Ben buna ehilim diyerek hemen gidip Rabbınıin huzuruna (çıkmak İçin) izin isteyeceğim. Bana izin verilecek. Ben de onun huzuruna durarak ona öyle hamd-ü senalarda bulunacağım ki şimdi onları söylemeye iktidarım yoktur. Onları bana Allah ilham edecek. Sonra Allah için secdeye kapanacağım. Bana: Ya Muhammed başını kaldır. Söyle ki sözün dinlensin iste (isteğin) verilsin şefaat dile sana şefaat hakkı verilsin denilecek. Bunun üzerine ben: Yarabbi! Ümmetimi ümmetimi diyeceğim. (Bana: Haydi) git kimin kalbinde bir buğday yahut arpa danesi kadar iman varsa onu cehennemden çıkar denilecek. Ben gidip bunu yapacağım. Sonra yine Rabbime dönerek aynı hûmdüsenalarla ona hamd edeceğim. Sonra ona secde ederek yere kapanacağım. Bana (yine: Ya Muhammed başını kaldır da söyle sözün dinlensin iste ki İsteğin verilsin; şefaat dile sana şefaat hakkı verilsin denilecek. Ben (yine) ümmetimi!. ümmetimi!. diyeceğim. Bunun üzerine bana: Haydi git kimin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onu cehennemden çıkar denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra Rabbime dönerek aynı hamdlerle ona hamd edeceği m. Sonra onun için secdeye kapanacağım. Bana (tekrar): Ya Muhammed başını kaldır söyle ki sözün dinlensin; iste isteğin verilsin. Şefaat dile sana şefaat hakkı verilsin denilecek. Ben de: Yarabbi ümmetimi ümmetimi diyeceğim. Bana: Git kimin kalbinde hardal donesinden çok çok çok daha az iman olan kim varsa onu da cehennemden çıkar; denilecek. Ben hemen gidip bunu da yapacağım.» Enes-in bize haber verdiği hadis budur. Bunun üzerine onun yanından çıktık. Sahranın yüksek bir yerine vardığımız da: Hasan-ın yanına uğrasakta ona bir selâm versek ya dedik... O Ebû Halife-nin evinde gizlenmiştir; dedik ve hemen onun yanına girerek kendisine selâm verdik. Dedik ki: Ya Eba Saidî Biz senin dostun Ebû Hamza-nın yanından "geldik. Bize Şefaat hakkında öyle bir hadis rivâyet etti ki mislini (şimdiye kadar hiç) işitmedik. Ebû Said: Onu bana söyleyin dedi. Biz de hadisi kendisine rivâyet ettik. Devam edin dedi. Bize bundan fazla bir şey söylemedi dedik. O bu hadisi yirmi sene evvel rivâyet etti. O zaman kendisi derli topluydu. Şimdi muhakkak (hadisten) bir şey bırakmış; bilmiyorum Şeyh unuttumu yoksa itimad edip kalırsınız diye size söylemekten mi çekindi dedi. Biz kendisine (Onun bıraktığını) bize sen anlat dedik. Bunun üzerine güldü ve: aceleden halk edilmiştir" Sûre-i Enbiya âyet: 37. Ben bunu size ancak hadîsi rivâyet etmek için söylemiştim.» dedi. Ve hadîsi şöyle nakletti: dördüncü defa da Rabbınıe dönerek aynı hamdüsenâlarla ona hamdedeceğim. Sonra onun için secdeye kapanacağım. Bana ; Ya Muhammed! Başını kaldır da söyle ki sözün dinlensin. İste isteğin verilsin şefaat dile sana şefaat hakkı verilsin; denilecek. Ben de: Yarabbi! Allah-tan başka ilâh yoktur diyenler hakkında şefaat için bana izin ver diyeceğim. Teâlâ hazretleri: Bu senin için değildir yahut bu sana ait değildir. Lâkin izzetim kibriyâm azametim ve cibriyâm hakkı için yemin ederim ki Allahîtan başka ilâh yoktur diyenleri (cehennemden) behemahâl ben çıkaracağım » buyuracak. Ma-bed Şöyle dedi: «Hasan üzerine şahadet ederim ki; bu hadisi bize Enes b. Malik-ten işittiğini söyleyerek rivâyet etmiştir. Zannederim: «Yirmi sene önce Enes o zaman derli topluydu» dedi. hadis-i Buhârî «Kitabü-t-Tevhit» de Nesa ; «Kitabu-t- de tahriç etmişlerdir. Bu da şefaat hadisinin bir başka rivâyetidir. Basra-lı cemaat şefaat hadisini dinlemek maksadiyle Enes b. Malik (radıyallahü anhüm)’e gitmişler Hazret-i Enes kendilerini tanımadığ için onları tanıştırmak ve ricalarını kendisine bildirmek maksadiyle yanlarına Enes (radıyallahü anh)-ın dostu olan Sabit-i Bünânî-yi de almışlar. Enes (radıyallahü anh)’in evi Basra-ya iki fersah mesafede bulunan «Ezzaviye» denilen yerde imiş. Basra-lılar şefaat hadisini orada dinlemişler dönüşte Hasan-ı Basri (Rahimehuilah)’in yanına uğramak akıllarına gelmiş Hasan-ı Basri Haccac-ı zalimin zulmünden korkarak Basra-lı Ebû Halifete-t-Tâî-nin evinde giz-leniyormuş. Hasan bu eve girince Allah-a duâ etmiş; düşmanları kendisini burada altı defa aradıkları halde bulamamışlardır. Hadisin sonunu da ondan dinlemişler. Hasan-ı Basrî hadisin bir kısmının noksan bırakıldığını görünce «Hîhî» demiş. Bu kelime «ihi» şeklinde de çivayet olunur. İsmi fiil olup sonunu getir; ziyadesini söyle manâlarına -gelir. Basra-lılar «bize bundan ziyadesi söylenmedi» deyince Hasan-ı Basrî bu hadisi Enes (radıyallahü anh)-dan yirmi sene evvel dinlediğini: o zaman Enes-in daha derli toplu yani genç ve dinç aklı yerinde bulunduğunu söylüyerek ihtiyarlık sebebiyle unuttumu yoksa- söylerse bu cemaat hadisi büyük bir müjde telâkki ederlerde ibâdetlerden vaz geçerler diye korktuğu için mi her ne sebeple ise hadisin bir kısmını muhakkak rivâyet etmediğini söyliyerek tamamını kendisi rivâyet etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in kendi ümmetine şefaat edilmesi müşkü görülmüştür. Çünkü şefaat için ona müracaat edenler yalnız kendi ümmeti değil bütün insanlardır. Bu işkâle şöyle cevap verilir. İhtimal «Ümmetim» sözünden murad; şefaat için müracaat eden mü-min-ümmetler yahud sancağının altına toplananlardır. Bu sebeble onları kendine izafe etmişdir. Kâdî Iyâz-a göre ibarede kısaltma vardır. Evvela umumî şefaat için izin verilecek. Sonra ümmeti için hususî şefaat dileyecektir. rivâyetinde: İzzet kibriyâ- azamet ve cibriyâ- kelimeleri edilmiştir. Bunlar bir birinin müteradifi olmak üzere aynı manâya gelirler. edilmiştir. Bunlar birinin müteradifi olmak üzere aynı manâya gelirler. «Eşya zıddı ile anlaşılır» kaidesi mucibince biz bunların nakızlarını yani zıdlarını söyleyelim de hususi manâları daha iyi anlaşılsın. İzzetin nakîzi zül kibriyanm nakîzi küçüklük azamet ve cibriyanın nakîzi hakaretdir. Allahü teâlâ-ya izafe edilen bu sıfatlarla ona lâyık olan lazimi manâları kasdedilir. Bazıları: «Kibriya zatının kemâline azamet ve cibriya sıfatlarının kemâline raci-dir. Celâl sıfatı ise hem zatının hem sıfatlarının kemâline râci- bir sıfattır» derler.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Îmân
Konu: Cennette Makamı En Aşağı Olanların Beyanı Bâbı