743-)
- Bu hadîsi bana Abdullah b. Abdirrahman ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hassan haber verdi. ki): Bize Muâviyetü-bnü Sellâm bu isnadda bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız o: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum» dedi. Birde: ciğerinin zaidesi. » doğurur; kız doğurur.» dedi. doğururlar kız doğururlar.» demedi. âliminin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmesi ya onun doğruluğunu deneyerek îman etmek için yahut sırf imtihan maksadı iledir. Zahire bakılırsa cevaplarını tastik ettiği halde iman etmeden oradan ayrılmıştır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm vermesi ve Hazret-i Sevban (radıyallahü anha) kendisini ittiği halde onun ona şiddetle cevap vermemesi ilminin kendisine kazandırdığı edep ve terbiyeye delâlet eder: Biz onu ancak ailesinin verdiği ismiyle çağırırız» demesi de âlime yakışan bir cevaptır. Halbuki Kureyş Hudeybiye musâlehasında; «Senin hakikaten Resûlüllah olduğunu bilsek seninle harb etmezdik» demişlerdi. Maamafih Yahûdi âliminin nezâket göstermesi o anda başka bir şey elinden gelmediği için de olabilir; dinlerim» demesi: «Senin söylediklerini dinler doğru mu değil mi düşünürüm» manasınadır. Yoksa bununla senin sözlerin bir kulağımdan girer bir kulağımdan çıkar manasını kastetmemiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elindeki değnekle yeri kazması öteden beri arap büyüklerinin âdeti olan bir iştir. Onlar mühim bir mesele karşısında düşünceye daldıkları zaman böyle yaparlardı. âliminin ilk Suali kıyâmete dair olmuştur. Gerek onun sualinden gerekse Fahr-i kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin verdiği cevaptan anlaşılıyor ki kıyâmet gününde yer yüzünün yalnız sıfatı değil bizzat kendisi değişecektir. Çünkü yeryüzünün yalnız sıfatı değişse meselâ dağlar vadiler dümdüz edilmek sureti ile yeryüzü bugünkünden başka bir hal alsa yahûdî âlimine bunu anlamak müşkil gelmezdi. suali Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-e Âişe (radıyallahü anha)-nın dahi sorduğu rivâyet olunur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in: köprünün yanında karanlıkta olacaklardır.» buyurması da bu değişmenin zat itibarı ile olacağına delildir. Köprüden murâd sırattır. Nitekim Âişe (radıyallahü anha)-ya. verilen cevapta tasrih edilmiştir. yerin dümdüz beyaz olacağı gizlenecek hiçbir yeri bulunmayacağı Hazret-i Sehl (radıyallahü anh)’ın rivâyet ettiği bir hadiste beyan buyurulmuştur. Bunun keyfiyetini Allah bilir. «Sıratı ilk defa kimler geçecek?» sualine Resûlu Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)«fakır muhacirler.» cevabını vermiştir. Bu sözün umumu fakir muhacirlerin zenginlerden efdal olmasını iktizâ ederse de Hazret-i Osman ve Abdurrahman b. Avf (radıyallahü anhüm) gibi zenginlerin Ebû Hüreyre ve Ebû Zerr (radıyallahü anhüm) gibi fakirlerden efdal olduğuna icmâ-ı ümmet vardır. Bâzan bir zât kendisine hâss bir meziyetten dolayı üstünlük vasfı . ile zikrolunabilir. Bu onun mutlak surette başkalarından üstün olduğuna delâlet etmez. Bu sebepledir ki böyle hadislerle fakirliğin zenginlikten daha makbul olduğuna istidlal edilemez. Ashâb-ı kirâmın kendi aralarında fakirlik mi daha makbul dür Zenginlik mi? meselesini münakaşa ettikleri ve neticede zenginliği daha makbul buldukları rivâyet olunur. Çünkü zenginlerin malları ile kazandıkları dereceleri fakirler kazanamaz. Fakirle zenginin ibâdet ve tâât hususunda müsavi olduklarını kabul edersek zengin mâli ibâdetleri sayesinde fakiri geçer. Resul Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zikrettiği fakirler kendi zamanındaki fakirlerdir. Yoksa sırattan önce geçmek için muhacirlerin aleddevam fakir kalmaları şart değildir. üçüncü suali cennete girerken ehl-i cennete ne gibi izzet-ü ikramda bulunulacağı meselesidir. Tuhfe: ikram için bir kimseye verilen hediyedir. Bu suâle cevaben Resûl-ü Zîşân (sallallahü aleyhi ve sellem) bir rivâyette «Balık ciğerinin ziyadesi.» diğer bir rivâyette «Balık ciğerinin zaidesi.» buyurmuştur. Bu iki kelime manâca birdir. Ve ciğerin kenarındaki çıkıntı demektir ki; ciğerin en güzel yeri de orasıdır. Cennete girer girmez yiyecekleri şey evvelce kendileri için tahsis edilip cennet bahçelerinde otlamakta olan öküzün eti içecekleri de selsebil ismindeki kaynağın suyu olacaktır. Bunların hakikatlarını Allah bilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Hayz
Konu: Erkekle Kadın Menilerinin Sıfatını Ve Çocuğun Her İkisinin Menisinden Halk Olunduğunu Beyan Bâbı