806-)
- Bize Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca-fer rivâyet etti. ki): Bize Şu-be Hişâm b. Urve-den naklen rivâyet etti. ki): Bana babam mutemed bir zattan - bununla Ebû Eyyûb-u kastediyor - O da Übey b. Ka-b-dan o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ehliyle cima- edip de meni indirmeyen erkek hakkında: yıkar; ve abdest alır.» buyurmuşlar. Hadîs-i Buhârî «Kitabû-l - Gusl» de tahric etmiştir. temas eden nesneyi yıkar...» cümlesinden murad kadının fercine temas eden zekerini yıkar demektir. Burada Buhârî şarihlerinden Kirmânî şöyle diyor: bundan maksad kadının fercinden bulaşan rutubeti yıkamak sa o halde bu söz bu manaya nasıl delâlet ediyor? Zahire göre kadına mutlak surette temas eden el ve ayak gibi uzuvları yıkamak vacib değildir? dersen ben de derim ki: Bu sözde izmar vardır. Yahut bu söz kinayedir. Çünkü şöyle takdir edilir. «Erkek kadının fercine temas eden uzvu yıkar» bu ise lâzımı zikir melzumu murad kabilinden kinayedir. Zira kadına temas lâzım rutubet bulaşması da melzumdur.» ki; erkek evvelâ avret mahallini yıkayacak sonra abdest alacaktır. Hatta hadîsin bir rivâyetinde namaz abdesti gibi abdest alacağı tasrîh edilmiştir. bu hadîsi rivâyet ettikten sonra «Yıkanmak daha ihtiyattır» demiş ve hadîsin mensûh olmadığına işaret etmiştir. Fakat Cumhûr-u ulemâya muhalefet ettiği için İbn-l A-râbî (468-543) kendisine şiddetli tariz de bulunmuş: «Meni gelmese bile her cima-nın gusl icab edeceğine Ashâb-ı Kiram ve onlardan sonra gelen ulemâ ittifak etmişlerdir. Bu bâbda Dâvûd-u Zahirî-den başka muhalif yoktur. Onun muhalefetine de itibar yoktur. Binaenaleyh din İmâmlarından ve müslüman ulemasının en büyüklerinden biri olduğu halde nasıl olurda İmâm Buhârî burada guslün müstehab olduğunu söyleyebilir. Ama ihtimâl o bu sözü ile «dinde ihtiyat olan yıkanmaktır» manasını kastetmiştir. Bu mesele Usul-ü dinde meşhur bir babtır. İmâm Buhârî-nin ilmine ve İmâmlığına yakışan da bu mânâdır» demiştir. A-rabî-nin ittifak iddiası söz götürür. Çünkü az yukarıda da arz ettiğimiz vecihle bu mesele hakkında Ashâb-ı Kiram arasındaki hilaf meşhurdur. Yalnız Nevevî-nin dediği gibi bu mesele hakkında ihtilâf eden Ashab ile tabiinden sonra icma- vak-i olmuştur denilebilir. Tahâvî-nin (238-321) rivâyet ettiği bir habere göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı Ömer’übnü-l Hattab-ın huzurunda cünüplükten yıkanma meselesini müzakere etmişler. Bazıları: «Sünnet mahalli sünnet mahallini geçtimi gusül vacip olur demiş diğer bazıları yıkanmak ancak meninin çıkması ile vacib olur» idiasında bulunmuşlar. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) en hayırlı insanlar Bedr gazileri olduğunuz halde bu meselede böyle ihtilâf ederseniz sizden sonra gelenlerin hali ne olur? demiş. Hemen Ali b. Ebi Tâlib söz alarak; Ya Emire-l Mü-minin Bu meseleyi öğrenmek istersen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerine birini gönderde sorduruver» demiş. (radıyallahü anh)-da Âişe (radıyallahü anha)-ya bir adam göndererek sordurmuş. Hazret-i Âişe: mahalli sünnet mahallini geçtimi muhakkak gusl vacib olur» cevabını vermiş. zaman Ömer (radıyallahü anh) şunu söylemiş: sonra gusül ancak meninin çıkması dolayisiyle vâcib olur diyen birini işitmeyeyim yoksa şiddetle cezalandırırım. « Tahâvi bunları kaydettikten sonra şöyle demektedir. Ömer halkı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı huzurunda bu meselede yıkanmaya teşvik etmiş kendisine hiçbir itiraz eden bulunmamıştır.» Ashâb-ı Kirâm-dan sonra bâzı zevat menî nâzil olmayan cima-dan gusül lâzım gelmiyeceğine kail olmuşlarsa da ulemânın büyük ekseriyeti lâzım geleceğine ittifak ettiklerinde şüphe yoktur. Bu sebeple bu mesele hakkında icma-ı ümmet vaki olduğu söylenmiştir. Atâ- ; «Bu meselede nâs ihtilâf ettikleri için ben en sağlam bir mesnede istinad etmiş olmak maksadıyle yıkanmadıkça canım rahat etmiyor» dermiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Hayz
Konu: «su Ancak Sudan Dolayı İcab Eder» Hadisi Bâbı