Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Teşehhüdden Sonra Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e Salavat Getirme Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
937-) Bize Muhammed b. Bekkâr rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. Zekeriyyâ A-meş ile Mis-ar-dan ve Mâlik b. Miğvel-den bunların hepsi de Hakem-den naklen İm isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet ettiler. Yalnız Hakem: -Allah-ım- demeyip (sâdece) «Muhammed-e bereket ihsan eyle» demiş. hadîsi Buhârî Kitâbu Ehâdîsi-l-Enbiyâ» «Kİtâbü-t-Tefsîr-ve «KitâbüM-Daavât» da Ebû Dâvûd Tirmizî Nesai ve İbn Mâce de «Kitabü-s-Salat»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. bir rivâyetinde hadîsin metni şöyledir: Muhammed-e ve Ali Muhammed-e İbrahimle Ali hîm-e eylediğin salât gibi salât eyle! Şüphesiz ki Sen Hanûd-sin Meâd-un Yâ Rab! Muhammed-e ve Âli Muhammed-e İbrahim-le Ali İbrâhîm-e ihsan ettiğin bereket gibi bereket ihsan eyle! Çünkü Sen Hamîdsin Mecîdsin.» namazlarda ihtiyar ettikleri salavât budur. mânâsı ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bâzılarına göre ondan murâd bütün ümmettir. Bir takımları «Âl-i Resul Benî Hâşim ile Benî Muttalıp-tir» demir. Bazıları da bundan muradın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zürriyeti ve Ehl-i Beyt-i olduğunu söylemişlerdir. Nevevî (601 - 676) birinci kavlin muhtar olduğunu bildiriyor. Bereketten murâd: Hayır ve kerametin ziyâdesidir. Bazıları hayır ve kerâmetde sebat ve devam demek olduğunu bir takımları da her türlü kusurlardan temizlemek ma-nâsına geldiğini söylemişlerdir. Şu halde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e salavât getirmekten maksad: «Yâ Rabbi Onun nâmı sânını dünya ve âhiretde yüce kıl da-vetini meydana çıkar; şeriatını devam ettir; âhiretde ümmeti için ona şefaat hakkı ver; ecrini kat kat ihsan eyle!» demek olur. Bazıları bu hususta şunları söylemişlerdir; teâlâ hazretleri biz kullarına Peygambere salavât getirmeyi emir buyurmuş; fakat biz bu vacibi gereği kadar ifâ edemediğimiz onu Allah-a havale etmiş; Yâ Rab! Ona sen salât eyle! Hem İbrahim-e (aleyhisselâm)’a nasıl salât buyurdunsa ona da öyle salât eyle! demişiz. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm-de Hazret-i İbrahim (Aleyhîsselâm) hakkında (......) buyurulmuştur.» rahmet ve bereketleri sizin üzerinize olsun ey ehl-i beyt!.. Şüphesiz ki Allah Hamîd ve Mecîd-dir Sûre Hûd: âyet 73.." (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i İbrahim-den efdâl olduğu halde neden ona İbrahim (aleyhisselâm) gibi salavât niyaz edildiği ulemâ arasında ihtilaflı bir meseledir. Kâdî Iyâz (476 - 544)’in beyanına göre bu hususda söylenen sözlerin en güzeli şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu salâvâtı kendisiyle Ehl-i Beyti için istemiştir. Tâ ki Allahü teâlâ kendisine tahsis buyurduğu ni-metini Hazret-i İbrahim ile onun Ehl-i Beytine nasıl tam olarak ihsan etti ise öylece ihsan buyursun. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in salâvât istemesi kendisi için değil ümmetinedir» demiş; bir takımları bundan murad: Ni-metin kıyâmete kadar devamı olduğunu söylemişlerdir. «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu şekilde salâvât istemesi kendisinin İbrahim (aleyhisselâm)-dan efdâl olduğunu bilmezden önceye âidtir.» diyenler de olmuştur. (762 - 855): «Bu mesele nakısı kâmile benzetme kabilinden değil hâli bilinmeyen bir zâtı hâli ma-lûm olanla beyândır.» diyor. bâbda üç kavîl rivâyet olunur: kavle göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e salâvât: «Ya Rab Muhammed-e salât eyle!» cümlesidir. «Âl-i Muhammed-e dahi İbrahim ve Âli İbrahim-e salât buyurduğun gibi salât eyle!» ifâdesi ayrı bir cümledir. Yani İbrâhîm ile Âl-i İbrahim-e İhsan buyurulan rahmetin misli Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendisine değil ümmetine istenir. kavle göre ma-nâ: «Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Âline ihsan buyuracağın rahmet İbrâhîm ile onun Âline ihsan buyurduğun rahmet gibi olsun» demektir. Bu kavle göre istenilen şey rahmetin mikdarında değil aslında müşterek olmaktır. kavle göre: Hadîsden murâd zahirî ma-nâsıdır. Yani «Yâ Rab Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) de İbrâhîm (aleyhisselâm)-a ihsan ettiğin kadar rahmet ihsan buyur.» demektir. ma-nâsı muhtar kavle göre bütün ümmet olunca «Âl-i İbrâhîm» tâbiri bir çok peygamberlere şâmildir. «Âli Muhammed» de ise peygamber yoktur. Bu sebeble içlerinde yalnız bir peygamber bulunan cemâat bir çok peygamberleri ihtiva eden cemaata katılmak istenmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Selâm da bildiğiniz gibidir.» buyurmakla tehiyyatdaki cümlesine işaret etmiştir. Cümlesi «Selâm İse size Öğretildiği gibidir.» şeklinde mechûl sîgasîyle de rivâyet olunmuştur. Fakat ma-nâ birdir. Beşîr-in: «Acaba sana nasıl salâvât getireceğiz?» diye sormasının vechi de ihtilaflıdır. Bâzılarına göre «Salât sözü duâ ile rahmet ma-nâlajı arasında müşterek olduğu için muradın ne olduğunu sormuştur. Filhakika mezkûr kelime Allah-a nisbet edilirse rahmet kula nisbet edildiği zaman duâ ma-nâlarına kullanılır. Bir takımları: «Suâl sâlâtın nev-ine değil sıfatına âiddir. Yani ne şekilde salâvât getireceğiz demektir. Yoksa rahmet mi edelim duâ mı? ma-nâsına değildir. Çünkü rahmet etmek kulun elinden gelmez; kula emredilen şey duadır.» demişlerdir. Suâlin namaz haricindeki salâvât hakkında sorulmuş olması da mümkündür. «Keşke Bişr bu suâli sormasaydı!» temennisinde bulunmaları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in canı sıkıldı zannettikleri içindir. Halbuki onun susması canı sıkıldığından değil vahiy beklediği içindi. Nitekim Taberînin rivâyetinde: -Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine vahiy gelinceye kadar sustu.» denilerek bu ci het tasrîh edilmiştir. Çok övülen yahut kullarının yaptıklarını çok öven; Kemâl derecesine varan mânâsına gelirler. Bu cümleden murad: «Yâ Rab-bî sen kullarına övülmeleri îcab eden ni-metler in-âm ettin.» demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Namaz
Konu: Teşehhüdden Sonra Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e Salavat Getirme Bâbı