1144-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah Nâfî-den o da İbn Ömer-den naklen rivâyet etti ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) anezeyi yere diker (Ebû Bekir saplar dedi.) ve ona doğru namaz kılarmış. Ebi Şeybe: «Ubeydullah: Aneze harbedir dedi.» ifâdesini ziyâde etti. Bâbın hadîsleri namaz kılan kimsenin önüne bir sütre dikmesi gerektiğini namaz kılanın önünden geçme hayvana karşı namaz kılma sütreye yakın durma sütrenin mikdârı ve sâireden bahsetmektedirler. mecmuundan anlaşılıyor ki sütreden murâd bir arşın kadar uzunluğunda bir sopadır. Mihrâb olmayan ova ve tarla gibi yerlerde uğuruna duracak ağaç taş vb. gibi birşey bulunmadığı zaman önünden geçilmesine mâni olmak için namaz kılan kimse sütre denilen «dJStij- yi önüne dikerek namazını ona doğru kılacaktır. İmâm Mâlîk dikilen sopanın mızrak kalınlığında olmasını şart koşmuştur. Sütre dikmenin hikmeti; sütrenin arkasında kalan şeylere bakmamak ve önünden geçenlere manî olmakdır. Ömer hadîsini Buhârî ile Ebû Dâvûd «Kîtâbu-s-Salât» da tahrîc etmişlerdir. ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bayram namazlarında ve seferlerde sütre yapmak için dâima yanında bir süngü veya ona benzer ucu demirli bir değnek bulundururmuş. Süngüyü bu maksatla yanında taşıdığı İbn Mâce İbn Huzeyme ve îsmâilî-nin rivâyetlerinde teşrih edilmiş: «Çünkü namazgah boşluktu; içinde kendisine sütre olacak bir şey yoktu.» denilmiştir. harbe taşıtması buradan kalmışdır» cümlesi râvîlerden Nâfî-in sözüdür. Nitekim İbn Mâce-nin rivâyetinde bu cümle yoktur.