1161-)
Bize Abdullah b. Haşim b. Hayyân El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Vekî- Süfyân-dan o da Salim Ebû-n-Nadr-dan o da Btisr b. Said-den naklen rivâyet etti ki Zeyd b. Halid El-Cuhenî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ne duydun? diye sormak üzere. Ebû Cüheym El-Ensârî-ye haber göndermiş. Müteakiben râvi Mâlik hadisi gibi rivâyette bulundu. hadîsi bütün Kütüb-ü Sitte sahipleri tahric etmişlerdir. Hadisin bâzı rivâyetlerinde meseleyi sormak için adam gönderen zât ile kendisine adam gönderilenin isimleri maklûb zikredilmişse de İmâm Mâlik-in «El-Muvatta--mda bu husûsda hiç bir ihtilâf gösterilmemiştir. Meseleyi sormak için Büsr b. Saîd-i gönderen Zeyd b. Hâlid El - Cühenî-dir. Zeyd Büsr-ü Ebû Cüheym-e göndermişdir. Nitekim Müslimin buradaki rivâyetinde ve İbn Mâce ile başkalarının rivâyetlerinde de sened böyledir. bâzısında kırk yıl mes-elesi sene zikredilmeksizin sâdece kırk diye itlak edilmiş bâzısında kırk yıl yahut kırk ay yahut kırk sabah yahut kırk saat denilmiş; bir takımlarında bunun yerine daha başka tâbirler kullanılmıştır. Meselâ İbn Hibbâ n-ın Hazret-i Ebû Hüreyre-den tahric ettiği rivâyette: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz kılarken din kardeşinin önünden geçmekte ne derece büyük günah olduğunu bilse yüz sene yerinde durması onun Önünden bir adım atmakdan kendisine daha hayırlı gelirdi.» buyurdular... denilmiş. Taberânî-nin rivâyetinde: Namaz kılanın önünden geçen kimsenin kıyâmet gününde kuru bir ağaç olmak isteyeceği zikredilmişdir. Bâzı rivâyetlerde bunun yerine: «Namaz kılanın önünden geçen kimse üzerine ne derece vebal aldığını bilse uyluğunun kırılmasına razı olur da onun Önünden geçmezdi!» denilmiştir. Kâ-bu-l-Ahbâr: «Namaz kılanın Önünden geçen kimsenin yere batması onun önünden geçmesinden daha hayırlıdır.» demişdir. Bütün bunlar namaz kılanın Önünden kasden geçmenin pek çirkin bir hareket olduğunu göstermektedirler. Sütrenin dış yanından geçmek memnu değildir. kılan kimsenin önünden geçerek günâhını üzerine almaktan-sa uzun müddet yerinde durup geçmemek daha hayırlıdır. Bu müddet rivâyetlerin bâzılarında kırk bâzılarında yüz yılla temsil edilmişdir. Kirman î-nin beyânma göre; kırk yılla temsilin hikmetini yalnız Allah bilirse de insanın geçirdiği her tavır kırk adediyle kemâl bulduğu için kırk adedinin zikredilmiş olması muhtemeldir. Aynî-ye göre; yüz adedinin zikredilmesi de ondan sonra gelen binlere nisbetle ortada bulunduğu için olsa gerektir. Bittabi her şeyin en hayırlısı orta derecede olanıdır.