1216-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrâhîm rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekir-indir İshâk: (Bize haber verdi): tâbirini kullandı. Ebû Bekir: Bize Zekeriyyâ b. Adîy Ubeydullah b. Amr-dan o da Zeyd b. Ebî Üneyse-den o da Amr-b. Mürra-dan o da Abdullah b. Haris En-Necrânî-den naklen rivâyet etti; dedi. Necrânî Şöyle dedi: Bana Cündeb rivâyet etti. ki: Vefatından beş gün önce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitdim şöyle buyuruyordu: bir dostum olmasından Allah-a sığınırım. Çünkü Allahü teâlâ İbrahim-i nasıl dost ittihâz ettiyse beni de öyle dost edinmişdir. Ben ümmetimden dost edinecek olsam Ebû Bekir-i halîl ittihaz ederdim iyi bilin ki sizden önce geçen milletler Peygamberlerinin ve (aralarındaki) sâlih kimselerin kabirlerini mescid ittihâz ediyorlardı. Dikkat edin! Sakın siz kabirleri mescid ittihâz etmeyin! Ben sizi bundan men ediyorum.» hadîs-in muhtelif rivâyetlerini Buhârî «Namaz» «Cenaze» ve«Megâzî» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Cenaze» bahsinde; Nesâî de «Kitâbü-l-Vefât» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. bâzılarında Yahûdilerle hıristiyanlar hakkında «Kaate-le» diğerlerinde «Leane» kelimeleri kullanılmışdır. Mânâ ittibârı ile bunların ikisi de birdir. Ve: «Allah lanet etsin!» demekdir. Lanetin asıl ma-nâsı Allah-ın rahmetinden uzaklaştırmakdır. Bazı rivâyetlerde ise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yalnız Yahûdilere lanet okuduğu görülüyor. Bunun sebebi ilk defa Peygamberlerin kabirlerini mescid ittihâz edenler yahudîler olmasıdır. Bu sebeple onlar daha zâlim bu husûsda daha müfrittirler. Bazıları bu husûsda Yahûdilerle birlikde hıristiyanlara da lanet buyurulmasını müşkil saymışlardır. Çünkü Hazret-i Îsâ ile Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında hıristi-yanlann başka Peygamberi yokdur. Îsâ (aleyhisselâm) ise diri olarak gök-e çekildiği için zâten kabiri yokdur. Binâenaleyh bu mes-ele müşkildir. Bazıları bu müşkili halletmek için hıristiyanların Hazret-i Îsâ-dan başka birtakım Peygamberleri bulunduğunu yalnız o Peygamberlerin mürsel olmadıklarını söylemişlerdir. Fakat bu cevap tatminkâr görülmemişdir. Bazıları: «Hadîsden murâd: Peygamberlerle onlara tâbi olanların büyükleridir. Yalnız hadîsde tâbi olanlar zikre dilmemi şdir.» derler. Bu takdirde hadîsin mânâsı şöyle olur: «Allah Yahûdilerle hıristiyanları rahmetinden ırak eylesin! Çünkü onlar Peygamberleri ile onlara tabî olan bâzı büyüklerin mezarlarını mescid ittihâz ettiler.» Cündeb tarîki ile rivâyet ettiği son hadîs-de bu kavli te-yîd etmektedir. Çünkü Cündeb hadîsinde: hıristiyanlar Peygamberlerinin ve sâlihlerinin kabirlerini mescid ittihâz ederlerdi.» buyurulmuşdur. Bu husûsda daha başka tevcîh yapanlar da bulunmuşdur. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in: kabirlerini mescid ittihâz ettiler.» buyurması mukadder bir suâle cevabıdır. Sanki: «Yahûdilerle hıristiyanlara lanet etmenin sebebi nedir?» diye sorulmuş da bu cevâbı vermişdir. Râvî-nin: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetim onların yaptıklarından sakındımak için» sözü dahi bu kabildendir. Yânı sanki Râvîye: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefat ederken bu sözü söylemesinin hikmeti nedir?» diye sorulmuş da bu cevâbı vermiş gibidir. nehyin hikmeti bu işin zamanla tedricen putperestlik halini alması veya ona benzemesi endişesidir. diyor ki: «Ulemâ şunları söylemişlerdir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendi kabri ile başkalarının kabirlerini mescid ittihâz etmekden nehy buyurması kendisine ta-zîm hususunda gösterilecek mübalağadan ve bu sebeple vukû-a gelecek fitneden korktuğu içindir. Çünkü mübalağalı ta-zîm çok defa küfüre müeddî olur. Nitekim geçmiş- ümmetlerde hâl böyle olmuşdur. çoğalıb da Mescid-i Nebevinin büyütülmesine ihtiyaç görülünce ümmehât-ı mü-minînin ve bu meyânda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki yâr-ı kadîm-i Ebû Bekir ve Ömer (radıyallahü anhûma)-nın kabirlerini ihtiva eden Hazret-i Âişe-nin odası dahi mescidin içinde kaldı. Bu hâl karşısında ashâb-ı kirâm kabirlerin etrafına yüksek duvarlar çevirerek kabirlerin görünmesini ve dolayısı ile avam tabakasının onlara karşı dönerek namaz kılmalarını önlediler...» şerif de Hazret-i Âişe-nin: «Eğer bu endîşe olmasaydı Peygâmber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabri açıkda bulundurulacakdı. Lâkin onun da mescid ittihâz edilmesinden korkuldu.» sözü dahi bu endîşeyi göstermektedir. Mezkûr cümlede meçhul olarak rivâyet edilen «Huşiye» fiili bâzı rivâyetlerde «Haşiye» şeklinde malûm; bâzılarında da «Ahşa» diye rivâyet edilmişdir. Malûm okunduğuna göre: «Haşiye» fiilinin faili Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e râcî olan zamirdir ve cümle: (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi kabrini mescid ittihâz ederler diye korktu.» mânâsına gelir. «Ahşa» ben korkarım mânâsına gelir bu rivâyete göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabrini açıkda bı-rakmakdan men eden Hazret-i Âişe olmuş olur. numaralı hadîsdek cümlesi şeklinde de rivâyet olunmuşdur. Birinci rivâyete göre cümlenin mâ-nasr Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Azrail (aleyhisselâm) ile diğer melekler geldiğinde...»; ikinci rivâyete göre ise: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ecel geldikte...» demek olur. Siyah çizgili dört köşeli yumuşak kumaşdan yapılma li-basdır. Son derece yakın sır dostu mâ-nâsına gelir. Bu kelime bâzıla rina göre hacet mânâsına gelen «Hallerden diğer bâzılarına göre ise sevginin kalbe işlemesi mâ-nâsına gelen -hüllemden müştakdır Halleden müştak olduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hacetinin Allah-dan başkasına olmasını nefiy buyurmuş; Hülleden alındığına göre ise mevedded ve muhabbetinin Allah-dan başkasına âit olmasını nefiy buyurmuş olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Mescidler Ve Namaz Kılınan...
Konu: Kabirlerin Üzerine Mescid Yapmakdan Mescidlerde Resim Bulundurmakdan Ve Kabirleri Mescid İttihaz Etmekden Nehy Bâbı