1315-)
Bana Kâsım b. Zekeriyyâ rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin b. Alî El-Cufî Zâide-den o da Süleyman-dan o da İbrahim-den o da Âlkame-den o da Abdullah-dan naklen rivâyet etti. Abdullah şeyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde namaz kıldık. (Namazda) yâ ziyâde yaptı yâ noksan! (İbrahim: Allah-a yemin olsun ki bu tereddüd ancak benim tarafımdan gelmişdir; demiş). Bunun Üzerine biz: Ya Resûlallah! Namaz hakkında yeni bir şeymi zuhur etti?» dedik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): cevâbını verdiler. Biz. yaptığını kendisine söyleyince: kimse (Namazında) ziyâde veya noksan yaparsa iki secde ediversin!» buyurdu. Sonra iki secde yapdı. hadîslerinin İbn Mes-ûd rivâyetini Buhârî «Namaz» ve «Nüzûr» bahislerinde; Ebû Dâvûd Nesâİ ve. İbn Mâce dahi «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. namazm öğle mi yoksa ikindi mi olduğu ve keza yapıdananr. lışlığın ziyâdemi noksanını kılmak suretiyle meydana geldiği İhtilaflıdır husûsda şüphe eden râvî îbrâhîm Nehaîdir. Bu zât fakîh îbrâhîm b. Yezîd En-Nehaî değil b. Süveyd El-A-ver En-Nehaî-dır. Hazret-i Alkame-nin şaşı gözlü diye çattığı zât budur. Talhatü-bnü Mûsarrif tarikinden tahrîc ettiği rivâyetde kılınan namazın ikindi olduğu ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dördüncü rek-âtda oturmayıp beşinciye kalktığı onu bitirdikten sonra oturduğu beyân . ediliyor. Şû-be-nin Hammâd-dan onun da îbrâhîm Nehaî-den rivâyet ettiği tarîkde ise namazuı Öğle olduğu ve beş rek-ât kılındığı beyân edilmektedir. Fahr-i Alem (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığı hatânın asla farkına varmamış olmalı ki «Ne o?» diye sormuş. Ortada birşey olup olmadığını anlamak istemişdir. Namazda hatâ ettiği kendisine ihbar edilince hemen kıbleye karşı teşehhüd hey-etinde oturmuş ve iki secde-i sehiv yapmışdır. Namazdan sonra ashâb-ı kirâmına dönerek kısa bir hitabede bulunmuş ezcümle; hakkında bir değişme vuku bulsa elbetde ben onu size haber veririm. Lâkin ben de sizin gibi insanım. Sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum; Unuttuğum zaman bana hatırlatın ilâh...» şeklinde tâlimâtda bulunarak namaz hususunda bir değişiklik olmadığına ancak kendisinin yanıldığına işaret buyurmuş; sonra secde-i sehiv yapmışdır. zaman ona hatırlatmak bittabi tesbîh veya benzeri bir şey ile olacakdır. konuşmak namazı bozduğu hâlde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in konuştukdan sonra secde-i sehiv yapması namazda konuşmak haram kılınmazdan Önceki zamanlara yânı islâmın ilk devirlerine hâmlolunmuşdur. Lûgatda yakînin zıddıdır. Istılâhda ise bilinen ve bilinmeyen tarafları müsâvî olan şeydir. Yânı şekk ilimle cehlin arasında olup hiç birine meyletmeme hâlidir. Bir taraf kuvvetli gelirde diğerine tercih edilirse ona zann derler. Kalp iki tarafdan birine iyice yatışır da diğerinden vazgeçerse ona da ekber-i zann ve reyi gâlib derler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Mescidler Ve Namaz Kılınan...