1658-)
Bana Harmeletü-bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bize Yûnus İbn Şihâb-dan naklen haber verdi. ki: Bana Salim b. Abdillâh haber verdi ki babası söyle demiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)-i sefere acele ettiği zaman akşam namazını te-hîr ederek onunla yatsıyı birlikte kıldığını gördüm.» hadîsi Buhârî «Taksîru-s-Salât» bahsinin iki yerinde; Nesâî dahi «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. bütün rivâyetlerinde yola çıkmakdan; bir. rivâyetinde sefer için yola çıkmakdan bahsedildiğine göre yola çıkmanın sefer kasdı ile mukayyet olduğu anlaşılıyor. Şu hâlde şehir haricindeki bağ ve bostana gitmek buradaki hükümden hâriçdir. Yânî böyle yerlere gidileceği zaman iki namazın cemi edilmesi (her ikisinin birlikde kılınması) mevzû-i bahs değildir. şerîf seferde akşamla yatsının cemi- sureti ile ikisinin bir arada kılınabileceğine delildir. «Bu hadîs akşam namazını yatsı zamanına bırakarak her ikisini yatsı vaktinde birlikde kılmayı caiz gören Şafiî-ye huccetdir.» demişdir. göre buradaki cemî-den murâd akşam namazını vaktinin sonunda yatsıyı da vaktinin evvelinde kılmak suretiyle hâsıl olan zahirî ve sûrî cemî-dir. Yoksa akşam namazının vakit dışına bırakılması kasde- Sefer dolayısiyîe mutlak sûretde cemî yapmak caiz değildir. Cemî ancak Arafat-la Müzdelife-de yapılır. Hasan-i Basrî İbn Sîrin İbrahim Nehaî Esved Ebû Hanife ve diğer Hanefiyye İmâmlarının mezhepleri budur. Kâsım-in rivâyetine göre İmâm Mâlik de bu kavli tercih etmişdir. A-zam ile diğer Hanefiyye ulemâsı Arafat ile Müzdelife-den başka hiç bir yerde cemî yapılamıyacağına kaail olmuşlardır. Bu kavil ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Mes-ûd Sa-d b. Ebî Vakkaas Abdullah b.. Ömer (radıyallahü anhûnt) ile onlardan sonra gelen İbn Şîrîn Câbir b. Zeyd Mekhûl Amr b. Dînâr Sevrî Esved Ömer b. Abdilâzîz Sâlim ve Leys b. Sa-d hazerâtından da rivâyet olunmuşdur. Ebî Şeybe -nin «Mûsannef» İnde rivâyet ettiği bir hadîsde Hazret-i Ebû Mûsa: «özürsüz iki namazı lirden kılmak büyük günahlardandır.» demişdir sahibi diyor ki: Nevevî-nin (Ebû Yûsuf ile Muhammed İmâmlarına muhalefet etmişlerdir. Onların kavilleri de Şafiî ile İmâm Ahmed-in kavli gibidir.) sözünü «Hidâye» sarihlerinden (El-Gâye) Sahibi reddetmiş; onların böyle bir şey söylediklerinin aslı olmadığını bildirmişdir.» dahi: «Mes-ele Telvîh sahibinin dediği gibidir. Ulemâmız üç İmâmımızın hâlini daha iyi bilirler.» diyor. Buhârî ile Müslim-in ittifakla Abdullah b. Mes-ûd (radıyallahü anh)-dan rivâyet ettikleri hadîsle istidlal ederler. Mezkûr hadîsde İbn Mes-ûd- (radıyallahü anh): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in bir namazı kendi vaktinden başka bir vakitde kıldığını görmedim. Ancak Müzdelife müstesna! Çünkü orada akşam-la yatsıyı birden kılmış; ertesi gün sabah namazını da vaktinden önce kılmış dı» demişdir. Hanefîler bir de Müslim-in rivâyet ettiği Ebû Katâde hadîsi ile istidlal ederler. Bu hadîsde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kusur işleme yoktur. Kusur ancak uyanıkken bir namazı başka namazın vakti girinceye kadar geciktirmekle olur» buyurmuşdur. ile Müzdelife-den başka yerlerde dahi iki namazın bir arada kılındığını bildiren hadîslere Tahâvî «Ma-âni-l - Âsâr» şerhinde şöyle cevap vermişdir: «Resulullâh (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlarda birinci namazı vaktinin sonunda kılmış; ikinci namazı da vaktinin evveline almışdır. Şu kadar var ki her iki namazı bir vakitde kılmişdir. İbn Abbâs hadîsi de bu ma-nâyı te-yîd eder. Hazret-i İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir korku veya yolculuk olmadığı halde öğle ilk ikindiyi toptan; akşamla yatsıyı da toptan kıldı.» demişdir. Hadîsi Müslim rivâyet etmişdir. Hadîsin bir rivâyetinde; İbn Abbâs ; (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine-de korku veya yağmur yokken öğle île îkindi-yi toptan ve akşam-la yatsıyı toptan kıldı.» demiş İbn Abbâs-a: (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla ne yapmak istedi?» diye sormuşlar: Ümmetine meşakkat vermemeyi kasdetti... cevâbını vermişdir. Gerek bizim ulemâmızdan gerekse muhaliflerin ulemâsından hiç biri hazarda iki namazın toptan kılınmasına cevaz vermemişdir. Bu da zikredilen cem-in mânâsı bizim dediğimiz gibi birinci namazın te-hîr ikincinin vakti girer girmez kılınmasından ibaret olduğunu gösterir.» Bâbımızın İbn Ömer hadîsinde Hazret-i İbn Ömer-in yola acele ettiği zaman şafak kaybolduktan sonra aksam namazı ile yatsıyı cemî ederek kılardığı ve: acele ettiği zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam-la yatsı-yı cem- ederek kılardı » dediği bildirilmişdir. Bu iki namazın bir zamanda kılındığını nassan bildirmektedir. Hattâ Nevevî (631-676): «Bunda Hanefîler-in (Cemî-den murâd birinci namazı vaktinin sonuna te-hîr; ikinciyi de vaktinin evvelinde kılmakdan ibâretdir) sözünü iptal vardır.» demişdir. Fakat şafak mes-elesi gerek sahâbe-i kirâm gerekse ulemâ arasında ihtilaflıdır. «Şafak-dan murâd; ufuktaki kızıllıkdır.» diyenler bulunduğu gibi «ufuktaki beyazlıktır.» diyenler de vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in akşam ile yatsı-yı kızıllık kaybolduktan sonra kılmış olması caizdir. Bu takdirde «Şafak-dan murâd: beyazlıkdır...» diyenlerin kavline göre akşam namazı kendi vaktinde kılınmış olur. «Şafak-dan murâd kızıllıktır...» diyenlere göre yatsı dahi vaktinde kılınmışdır. İşte bu suretle her iki namaz vaktinde kılınmış almakla beraber şafak hakkındaki ihtilâfa bakarak: «Bu namazları şafak kaybolduktan sonra toptan kıldı.» demek caizdir. Buna sureta cemi- denilir. Vakit itibârı ile cemî değildir. Bu babta Nesâî-nin ve diğer ulemânın rivâyet ettikleri hadîsler hep böyle te-vîl olunur. Bunların Bazıları da zayıf dır. Hattâ Ebû Dâvûd’ım: «Vakitden önce cemi- yapılacağı hususunda sübût bulmuş hadîs yokdur.» dediği rivâyet olunur. (319-388) Hanefîler-in te-vîlini redderek şunları söylemişdir: «Şüphesiz ki. iki namazı cem- ederek kılmak bir ruhsattır. Eğer mes-ele Hanefîler-in dediği gibi olmuş olsa. her namazı vaktinde kılmakdan daha meşakkatli bir iş ortaya çıkardı. Çünkü namaz vakitlerinin
Kaynak: Sahîh-i Müslim Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı