1699-)
Bize İshâk b. İbrahim ile İbn Beşşâr hep birden Muâz b. Hişâm-dan rivâyet ettiler. Muâz: «Bana babam Katâde-den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti.» demiş. nafilesi; kuşluk namazı demekdir. Görülüyo rki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluk namazını kılıp kılmadığı hususunda Hazret-i Âişe-den biribirine muarız hadîsler rivâyet olunmuşdur. Bunların bâzılarında bu namaz nefiy bâzılarında da isbât edilmektedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in Hiç Kuşluk namazı kılmadığını bildiren Âişe hadîsini Buhârî «Kitâbü-t-Teheccüd» de; Ebû Dâvûd ile Nesâî de «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Bu husûsda İmâm Nevevî şunları söylemektedir: «Hazret-i Âişe-nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluk namazını hem kıldığını hem kılmadığını bildiren iki hadîsinin arası şöyle bulunur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu namazı faziletinden dolayı bazen kılar; bazen de Hazret-i Âişe-nin dediği gibi ümmetine farz olur endîşesi ile terk ederdi. Âişe (radıyallahü anhâ)-nm: (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk namazını kılmazdı. Meğer ki bir seferinden gelmiş ola!... sözü de: Ben onu görmedim... mânâsına te-vîl olunur. Nitekim ikinci rivâyette aynen bu sözü söylemiş ve: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-i kuşluk namazı kılarken hiç görmedim demişdir. Bunun sebebi şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk zamanında Hazret-i Âişe-nin yanında nadiren bulunurdu. Çünkü ekseriyetle o vakitde ya yola gider yahut mescîdde veya başka bir yerde bulunurdu. Kadınlarının yanında bulunduğu zaman dahi Âişe (radıyallahü anha)-ın yanında ancak dokuz günde bir kalabiliyordu. Bu sebeple Hazret-i Âişe-nin: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-i kuşluk namazı kılarken görmedim demesi sahîh olur Hakîkatta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in bu namazı kıldığını yâ kendisinden yahut başkasından duymuş olabilir. şöyle denilir: Hazret-i Âişe-nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk namazını kılmazdı.) sözünün mânâsı ona devam etmezdi; demekdir. Bu takdirde Âişe (radıyallahü anha) namazın aslını değil ona devamı nefyetmiş olur. İbn Ömer-den rivâyet edilen sahîh bir habere göre kendisi kuşluk namazı hakkında: O bid-atdır demişse de bu söz: O namazı mescidde alenen kılmak bid-atdır mânâsına hamledilmişdir. Nitekim böyle yapanlar da bulunurdu. Yoksa mezkûr namazın evlerde kılınması mezmûm değildir. Yahut: Bu namazı devam üzere kılmak bid-atdır denilir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine farz olur endîşesi ile ona devam etmemişdi. Ama bu hüküm Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkındadır. Bizim için kuşluk namazına devam etmenin müstehab olduğu Ebû-d-Derdâ- ve Ebû Zerr (radıyallahü anh) hadîsleri ile sâbitdir. şöyle denilir: Hazret-i İbn Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluk namazı kıldığını ve kılınmasını emrettiğini duymamışdır. ne hâl ise Cumhûr-u ulemâya göre kuşluk namazı kılmak muste-habdır. Bu husûsda yalnız Abdullah b. Mes-ûd ile Abdullah b. Ömer-in tevakkuf ettikleri rivâyet olunur...» Neveyî-nin izahatı burada sona eriyor. «Muhakkak surette sabit olmuştur ki Peygamber. (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke-nin fethedildiği gün kuşluk namazını kılmış bunu Ebû Zerr ile Ebû Hüreyre-ye tavsiye daH buyurmuşdui.» diyor. husûsda. İbn Abdilberr şunları söylemişdir; «Sünnet ilmi hakkında husûsi bir ma-lûmâta sahip olan kimseden ulemânın bâzısı bilgi alır. bâzısı alamaz. Hiç bir sahâbî yoktur ki başkalarının bildiği bâzı hadîsleri gözden kaçırmış olmasın! Bütün hadîsleri ihatalı bir şekilde bilmek imkânsızdır. Sonra yetişen ulemâ ancak ilim kitaplarda tedvin edildikten sonra bütün hadisleri ihata edebilmişlerdir... Binâenaleyh Hazret-i Âişe-nin. bu meseleyi bildiği hâlde: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluk namazını kıldığını görmedim demiş şahindir.» demektedir. Cevzî (508-597) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in farz olur diye endişe buyurmasını iki veçhe ihtimâlli olarak îzâh eder. Birinci veçhe göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk namazını Allah-ın farz kılacağından endîşe etmişdir. veçhe göre Ashabın bu namazı farz î-tikaadı ile amel edeceklerinden çekinmişdir. Battal-a göre de Hazret-i Âişe hadîsinin iki şeye ihtimâli vardır: Caiz ki bu hadîs Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-e gece namazı farz kılındığı zaman vârid olmuşdur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in endîşesi ümmeti hakkındadır. Bu namazı devam üzere mescidde kılarsa ümmetine de farz olur; diye endîşe etmişdir. Kendisine bu namaz zâten farzdı. Şu hâlde Âişe (radıyallahü anha)-nın: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bazen yapmak istediği bir işi terk ederdi...» sözü ümmetini o işi yapmaya davet etmezdi; mânasına gelir. Yoksa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazını kendüsne farz olduğu hâlde bırakırdı; demek değildir. İhtimâl ümmetinin gece namazına devam ede ede zayıf düşerek; kılamamalarından ve bu suretle Allah-a âsî olacaklarından korkmuşdur. Buradaki İsyan doğrudan doğruya değil; bil vâsıtadır. Ümmetin o namazı kılamamaları Resûlüllah-e tâbi olmamak demektir. Hâlbuki ona tâbi- olmak farzdır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ita-at etmek Allah-a itaat demekdir. Bunun aksi de Allah-a isyan mânâsına gelir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Duha Namazının Müstehab En Azının İki En Mükenmelinin Sekiz; Ortasının Dört Yahut Altı Rekat Oluşu Ve Bu Namaza Devama Teşvik Bâbı