1920-)
Bize Muhammedü-hnü-l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ca-fer rivâyet etti. ki): Bize Şu-be rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. Bu râvîler hep birden Katâde-den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. (Yalnız) Şu-be: «Kehf sûresinin sonundan.» Hemmâm ise Hişm’ın dediği gibi: «Kehf-in başından...» demişlerdir. Kehf-in fazileti hakkında Buhârî Hazret-i Berâ-b. Âzib-den şu hadisi rivâyet etmişdir: Berâ- (radıyallahü anh) ki: Bir zât sûre-i Kehf-i okuyormuş yanı başında da iki iple bağlı bir at bulunuyormuş. Derken o zâtı bir bulut kaplamış. Ve yavaş yavaş üzerine doğru yaklaşmaya başlamış. At da bundan ürküyormuş. Sabah olunca o zât Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e giderek hâdiseyi ona anlatmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (gördüğün) sekînetdir; Kur-ân için inmişdir.» buyurmuşlar. muradın ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bunu az yukarıda görmüşdük. «Sekînet Hazret-i Mûsa (aleyhisselâm)’in içersine levhalarla Tevrâtı ve asasını koyduğu altın kapdır.» demişlerdir. Kerîm-de ve hadîslerde sekînet lâfzı tekerrür etmişdir. Kelimenin bir çok mânâlara ihtimâli olduğu için bu kelimeye yerine göre zikredilen mânâlardan lâyık olanı verilir. Kehf-in evvelinden başka bir rivâyetde sonundan on âyet okumanın: Deccâl’ın şerrinden koruması mezkûr sûrenin ilk âyetleri bir çok acâip ve garaibi ihtiva ettiğindendir. Bu âyetlerin mânâlarını düşünenler Deccâl-in fitnesine kapılmazlar. Ayni sûrenin son âyetleri dahi son derece ibret âmizdirler Seyyid-e göre buradaki Deccal-dan murâd: hak ile bâtılı biribirine karıştırandır. «Bundan murâd: kıyâmetin büyük alâmetlerinden olmak üzere âhir zamanda çıkacak olan Deccâldır.» demişlerdir.