Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kurânı Tertille Okumak Hezz Yani İfrat Derecede Süratli Okumakdan Kaçınmak Ve Bir Rekatda İki Yahut Daha Fazla Süre Okumanın Mubah Oluşu Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
1950-) Bize Muhammedü-bnü-l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn-l-Müsennâ dedi ki: Bize Muhammedü-bnü Ca-fer rivâyet etti. ki): Bize Şu-be Amr b. Mürra-dan naklen rivâyet etti. Oda Ebû Vâil-i rivâyet ederken dinlemiş ki İbn Mes-ûd-a bir adam gelerek: Ben bu akşam bütün mufassal sûreleri bir rek-âfda okudum... demiş. Bunun üzerine Abdullah: Şiir geveler gibi geveleyerek mi? demiş ve sözüne devamla: Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir arada okuduğu biribirine denk sûreleri ben çok iyi bilirim... diyerek; mufassal sûrelerden yirmi tanesini zikretmiş; bunların her rek-âtda ikişer ikişer okunduğunu söylemişdir. hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Ezân» da; Ebû Dâvûd ve Nesâî dahi «Kitâbü-s-Salât» da tahrîc etmişlerdir. Mes-ûd (radıyallahü anh) Hazretlerinin kendisine suâl soran Hazret-i Mehîk-e: «Sen bütün Kur- ân-ı kelime kelime elden geçirdin de anlamadığın yalnız bu mu kaldı?» diye sorması onun bu suâli sormak-da samimî olmadığını anladığına hamledilir. Çünkü hakikati anlamak için sormuş olsa buna cevap vermek îcâb ederdi. Hâlbuki İbn Mes-ûd (radıyallahü anh)’ın söyledikleri cevap değil; onu baştan savmağa yarayan sözlerdi. Mes-ûd (radıyallahü anh)-ın bu sözlerine karşı Hazret-i Nehik-in: «Hakîkatta ben uzun sûreleri bir rek-âtda okurum!» demesi kendisinin câhilin biri olmadığını; Kur-ân-ı Kerîm-i mükemmel şekilde ezbere bildiğini anlatmak içindir. Mes-ûd (radıyallahü anh) onun bu sözüne de: «Şiir geveler gibi geveleyerek mi?..» diye mukaabele etmişdir. Son derece sür-âtle okumak ve kelimeleri sür-atle kesmekdir. İbn Mes-ûd-un bu suâli: îstifhâm-ı inkârîdir. Bundan sonraki sözleriyle dahi: Bâzı insanların Kur-ân okumakdan kazandıkları nasîp yalnız çenelerinin yorulması olduğunu zîra okudukları Kur-ân-ın boğazlarından aşağı geçmediğini; hâlbuki Kur-ân okumakdan matlûb bu olmadığını Kur-ân’ın mutlaka kalplere yer ederek tedebbür suretiyle okunması gerektiğini anlatmak istemişdir. sûreler» den muradın ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bunu yerinde görmüşdük. Nazîra-nın cem-idir. Bundan murâd: uzunlukda kısalıkta biribirine benziyen sûrelerdir. Bazıları: aded itibarıyla biribirine benzeyen sûreler olduğunu söylemişlerdir. Burada maksad: Biribirine yakm uzun-lukdaki sûrelerdir. Meselâ Duhân sûresi altmış Amme sûresi kırk âyetdir. «Nezâir: Va-z kıssa ve hikmet gibi mânâ hususunda biribirine benzeyen sûrelerdir. Âyet sayısında denklik aranmaz.» demişlerdir. Fakat bu söz itirazla karşılanmişdır. Zîra bu gibi yerlerde sûrelerin mânâca biribirlerine denk olmalarının hiç bir te-sîri yokdur. Burada murâd: Okunan mikdârda âyet ve sûrelerin biribirine denk olmasıdır. Zâten hadîsin bâzı rivâyetlerinde bu cihet tasrîh olunmuş; ve Rahman ile Necm sûreleri nezâire misâl gösterilmişdir. Bu sûreler mânâca değil; âyet mikdârı itibârı ile birbirlerine yakındır. Çünkü Rahman sûresi yetmiş iki; Necm sûresi de altmış iki âyetden müteşekkildir. muhtelif rivâyetlerinden anlaşılıyor ki İbn Mes-ûd (radıyallahü anh) biribirine nazîr yirmi sûre saymışdır. onlardan bahsedilmemişle de; Ebû Dâvûd-un rivâyetinde tafsilâtı ile beyân edilmiş ve: «Lâkin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nezâirden iki sûreyi (yani) Rahman ile Necm sûrelerini bir rek-âtda «îkterabet» ile «El-Haakkah» sûrelerini bir rek-âtda «Zâriyât» ile «Tûr» sûrelerini bir rek-âtda «Vakıa» ile «Nûn»u bir rek-âtda «Se-ele» ile «Naziât» ı bir rek-âtda «Mutaffifîn» ile «Abese» yi bir rek-âtda « Müddessir» ile «Müzzemmil» i bir rek-âtda Heletâ» ile « Lâıksimuyu bir rek-âtda «Amme» ile «Mürselât» ı bir rek-âtda ve . «Tekvîr» ile «Duhân» sûrelerini bir rek-âtda okurdu.» denilmişdir. İbn Mes-ûd-un: «Şüphesiz ki namazın en faziletli rüknü: rükû- ile sücûddur.» sözü kendi mezhebini beyândır. Yerinde de görüldüğü vecihle bu husûsda ulemânın ihtilâfı vardır. bir rivâyetinde İbn Mes-ûd (radıyallahü anh)’in: (sallallahü aleyhi ve sellem) onsekiz sûre murassalardan; iki sûre de Hâ-Mîmlerden okurdu.» dedikden sonra diğer rivâyetinde: «Mufassal sûrelerden yirmi tanesini okurdu.» demiş olması birbirine muarız değildir. Çünkü birinci rivâyetde muradı: «Okuduğu yirmi sûrenin ekserisi mufassal sûrelerden idi.» demekdir. (631-676) diyor ki: «Ulemâ Kur-ân’ın evveli yedi uzun sûredir. Sonra yüzlükler gelir; demişlerdir. Yüzlüklerden murâd: Sûrenin yüz âyet ihtiva etmesidir. Ondan sonra mesânî daha sonra mufassalların nereden bağlıyacağı hususundaki hilaf evvelce geçmışdi. bunların «Kıtal» sûresinden; diğer Bazıları: «Hucurât»dan bir takımları da «Kaaf» dan başladığını söylemişlerdir. Hâ-Mîm-den murâd: «Hâ-Mîm» diye başlayan bir gurup sûrelerdir. İyâz-ın beyânına göre bu sözden murâd; Bir tek Hâ-Mîm sûresi de olabilir. Bu takdirde «Al» kelimesi mukham yani ziyâdedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Kurânı Tertille Okumak Hezz Yani İfrat Derecede Süratli Okumakdan Kaçınmak Ve Bir Rekatda İki Yahut Daha Fazla Süre Okumanın Mubah Oluşu Bâbı