Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Namazı Ve Hutbeyi Hafif Tutma Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
2044-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Vekî- Süfyân-dan o da Ca-fer-den o da babasından o da Câbir-den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaate hutbe okurken. (Evvelâ) Allaha lâyık olduğu veçhile hamdü sena eyler; sonra: kimseye Allah hidâyet verirse artık onu saptıracak yoktur; Allahın saptırdığına da hidâyet verecek yoktur. Sözün en hayırlısı Allahın Kitabıdır.» buyururdu. Bundan sonra râvî hadîsi Sakafî-nin hadisi gibi rivâyet etti. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in hutbe esnasındaki hiddeti hakkında Kâdî Iyaz şunları söylemiştir: «Tehdîd eden ve korkutan kimsenin hükmü budur. Hiddetinin artmasından murâd: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hiddetli bir kimse sıfatı takınmasıdır. Bu şekilde hareketi; şeriata muhalif gördüğü bir hareketi yasak etmek için de olabilir. Vaizin sıfatı dahi böyle konuşacağı şeye uygun olmalıdır...» «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fazla hiddetlenmesi ihtimâl büyük bir inzâr ve tehdîdde bulunacağı zamana mahsustur.» diyor. «saat» kelimesi hem merfû- hem de mansûb olarak rivâyet edilmişse de mansub rivâyeti daha meşhurdur. Bu takdirde kelime mef-ûlü ma-adır. kelimesi dahi bazı rivâyetlerde «yakrinu» şeklinde zapte-dilmiştir. Fakat onun da meşhur ve fasîh olan kıraati «yakrunu» dur. şehâdet parmağı demektir. Bu kelime sebbetmek yani söğ-mekden alınmadır. Araplar söğerken şehâdet parmağı ile işaret ettikleri için ona bu isim verilmiştir. Iyâz-in beyanına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -in şehâdet parmağı ile orta parmağını bir yere getirerek: «şunlar gibi...» buyurması ya birbirlerine pek yakın olduklarını temsildir. Yânı şu iki parmağın aralarında nasıl başka bir parmak yoksa kıyâmetle benim aramda da başka peygamber yoktur; demektir. Yahut aralarındaki müddetin yakınlığını takriben beyandır. Nitekim bir hadîsde: Ömrü yedi basamaktır; ben yedinci basamakta gönderildim» başka bir hadîsde de: « İsrâfîli gördüm. Sûru kapmış; üfürmek için kendisine izin verilmesini bekliyor.» denilmiştir. ba-dü» İmâm Sîbeveyh-e göre «her ne olursa olsun-» ma-nasına gelir. Bu ta-bir sözün evveli ile sonunu bir birinden ayırmak için kullanılır. Ferrâ- bunun «emmâ ba-den». «emmâ ba-dü» ve «emmâ ba-dün» şekillerinde okunmasını tecviz etmiştir. nâm eserde bunun: «Sana ettiğim duadan sonra...» ma--nasına geldiği bildiriliyor. Bazıları: «geçen sözden sonra» yahut «bana ulaşan haberden sonra» ma-nasına geldiğini söylemişlerdir. Bu sösü ilk defa kimin söylediği ihtilaflıdır. Taberânî-nin merfû- olarak rivâyet etti Ebû Mûse’l Eş-arî hadisine göre Hazret-i Davûd (aleyhisselâm)-dır. Bir çok müfessirler bunun «fasl-ı. hıtâb» olduğunu ve Hazret-i Davûd (Aleyhîsselâm)-a verildiğini beyan etmişlerdir. Muhakkak ulemâya göre fasl-ı hıtâb: hakla bâtılın arasını ayırmaktır. ta-bîri ilk defa Ya-rub b. Kahta rî kullanmıştır; diyenler bulunduğu gibi Kuss b. Sâide-nin söylediğini iddia edenlerde vardır. Bu gün «emmâ ba-dü» ta-bîri hutbelerde hamdü sena ile hatibin söylemek istediği asıl mevzuun arasında ve tasnîfâtda kullanılır kelimesi Müslim-in «Sahîh»inde hâ-nın zammîle rivâyet olunmuşsa da başka yerlerde hânın fethî ve dalın sükunu ile «hedy» şeklinde zaptedilmiştir. Herevî «hedy»i yol diye tefsir etmiştir. Bu tefsire göre hadîsin ma-nası: «yolların en güzeli Muhammed’in yoludur.» demek olur. irşâd ve delâlet ma-nasına geldiği gibi bâzan: kalpde îman halketmek ma-nasında da kullanılır: «gerçekten sen doğru yola hidayet edersin» âyet-i kerîmesi birinciye ki sen dilediğine hidâyet veremezsin; lâkin dilediğine Allah hidâyet verir âyet-i kerimesi ikinci ma-nâya misâldir. «Kul kendi fi-linin ve bu meyanda îmân ve hidâyetinin halikıdır» diyen Kaderiyye taifesi «hidayet» keilmesinin her yerde dua ve ir-- şâd ma-nasına geldiğini iddia etmişlerdir. Fakat Teâlâ Hazretlerinin: Dar-ı Selâma davet eder; ve dilediğini doğru yola hidâyet buyurur.» âyet-i kerimesi onların bu fâsid mezhebini reddeder. Çünkü âyet duâ ile hidayetin bir olmadığını göstermektedir. eskiden örneği olmayı pyeni çıkarılan şey demektir. Bu kelime ekseriyetle dînde çıkarılan yenilikler ma-nâsında kullanılır Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «her bid-aî dalâlettir.» sözü bir âmm-i mahsustur. Bu ifâde ile o: «ekseri bid-atlar dalâlettir.» demek istemiştir bid-atı: Vâcib mendûb haram mekruh ve mubah olmak üzere beş kısma ayırırlar. Meselâ:

Kaynak: Sahîh-i Müslim Cuma
Konu: Namazı Ve Hutbeyi Hafif Tutma Bâbı