Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Namazı Ve Hutbeyi Hafif Tutma Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
2045-) Bize İshâk b. İtrâhîm ile Muhammed b. Müsennâ ikisi birden Abdüla-lâ-dan rivâyet ettiler. İbn-l-Müsennâ dedi ki: Bana Abdül-a-lâ —ki Ebû Hemmâmdır— rivâyet etti. ki): Bize Dâvûd Amr b. Saîd-den o da Saîd b. Cübeyr-den o da İbn Abbâs-dan naklen rivâyet etti ki Dımâd Mekke-ye gelmiş. Kendisi Ezd-i Şenûe kabilesinden olup delilere okurmuş. Mekkeli bazı alçakların «Muhammed delidir» dediklerini işitmiş. Bunun üzerine (kendi kendine): «Şu zâtı bir görsem!.. belki Allah ona benim elimde şifâ nâsîb eder» demiş. Sonra ona tesadüf ederek: «Yâ Muhammed! Ben delilere okurum; hem Allah benim elimde dilediğine şifâ ihsan eder. Okumamı istermisin?» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu mukaabelede bulunmuş: ki hamd Allaha mahsustur. Biz ona hamd eder; ondan yardım dileriz. Her kime Allah hidâyet verirse artık onu şaşırtacak kimse yoktur. Kimi şaşırtırsa onu da hidâyete erdirecek yoktur. Ben Allahdan başka ilâh olmadığına bir Allah olup şeriki bulunmadığına; Muhammed-in de onun kulu ve resulü olduğuna şehâdet ederim. Bundan sonra. ...» Dımâd: Şu sözlerini bana bir daha tekrarla! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları ona üç defa tekrarlamış. Bunun üzerine Dımâd: «Vallahi ben kâhinlerin sözlerini de sihirbazların sözlerini de şâirlerin sözlerini de dinledim; ama senin şu sözlerin gibi hiç bir söz işitmedim. Bunlar gerçekten deryanın dibine vardı. Ver elini sana islâmiyet üzerine bîat edeyim!» diyerek ona bîat etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): için de mi?» buyurmuşlar. Dımâd: (Evet) kavmim nâmına da. demiş. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir tarafa) bir seriyye göndermiş. Bunlar Dımâd’ın kavmine uğramışlar. Seriyyenin kumandanı askerlerine: Bunlardan bir şey aldınız mı? diye sormuş. Oradakilerden biri: Ben onlardan bir matara aldım; demiş. Kumandan: Onu sahibine iade edin; çünkü bunlar Dımâd’ın kavmidir; mukaabelesinde bulunmuş. Sa-d b. Bekir kabilesine mensûbdur. İsminin Dımâm olduğunu söyliyenler de vardır. Rivâyete nazaran câhiliyet devrinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dostu imiş. Sa-d b. Bekir kabîlesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in süt dayıları sayılır. Çünkü sütannesi Halime (radıyallahü anha) bu kabileye mensûbdur. Kabile İbn İshâk-ın beyânına göre dokuzuncu Hicrî yılında müslüman olmuşdur. şerif deki «Rîh»den murâd: Delilik ve cin çarpmasıdır. Bâzı rivâyetlerde «Ruhlardan dolayı okurdu.» deni mişdir. Ruhlardan murâd: Cinlerdir. İnsanlara görünmedikleri cihedle rüzgâr gibi olduklarından kendilerine bazen «rûh» bazen de «rîh» denilmişdir. Binâenaleyh mezkûr cümleden murâd: cin çarpmasından dolayı okuyup üflemekdir. kelimesi «Kaamûs» şeklinde de rivâyet e-dilmişdir. Kâdi Iyâz Müslim-den başka hadîs İmâmlarının onu hep «Kaamûs şeklinde rivâyet ettiklerini Müslim-in ekseri nüshalarında ise kelimenin «Kaaûs» olarak zaptedildiğini Ebû Muhammed b. Saîd ise onu «Tâûs» diye rivâyet ettiğini beyân etmişdir. Lügat ulemâsn dan bâzılarının beyânına göre «Kaamûs»: Denizin ortası; diğer bâzılar na göre: Derin yeri demekdir. «Denizin dibi» mânâsına geldiğini söyl yenler de vardır. un dahi «Kaamûs» mânâsına geldiğini söyliyenler vardı Müslim-in rivâyetinde burada görüldüğü vecihle «Nâûs» şeklinde zat tedilmişdir. Bu husûsda Ebû Mûse-l-Asgahânî şunları sö; lemektedir: «Sair rivâyetlerde bu kelime: Kaamûs diye rivâyet edilmişdir. Kaamûs: Denizin ortası ve derin yeri demekdir. Bu kelime Müslim-in rivâyet ettiği İshâk b. Râhuye-nin «Müsned» ine mevcut değildir. bu gibi lâfızları rivâyet etmesinin sebebi şudur ki insan bazen bir kelimeyi arar da hiç bir kitapda bulamaz ve neticede şaşırır kalır. Müslim benim kitabınıa bakınca bu kelimenin aslının mânâsını anlamışdır.» (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün hutbelerine hamdü sena ile başlar ondan sonra ekseriya şehâdet de getirirdi. Daha sonra «Enın ba-dü» der ve maksada geçerdi. Konuşması gayet açık sâde ve k- olurdu. Bütün hutbelerine hamd-ü sena ile başlaması gerek Kitâbullah-a uymak gerekse bütün nimetleri Allahü teâlâ’nın ihsan ettiği düşünmek nokta-i nazarından pek mâkûl ve yerinde bir hareketdir. Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz hutbelerinde ekseriyetle Kur-ân-ı Kerîm âyetlerinden bahsederdi. Üstelik kendileri Allah tarafından bir lütf-u ihsan olmak üzere «Cevâmiu-l-Kelîm» yânı sözle pek çok mânâlar ifâde edebilme hasleti bahşolunmuşdu. Bu sebep söylediği sözler dinleyenler üzerinde dipsiz derya hissi uyandırıyordu. Nitekim Hazret-i Dımâd- üzerinde de ayni te-sîri icra etmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Cuma
Konu: Namazı Ve Hutbeyi Hafif Tutma Bâbı