2047-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe AU Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Vekî- Süfyân-dan o da Abdüla-zîz b. Ruf ey-den o da Temîm b. Taraf e-den o da Adiyyu-bnu Hâtîm’den naklen rivâyet etti ki Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında hutbe okuyarak: Her kim Allah ve Resûlüne itaat ederse muhakkak doğru yolu bulmuşdur. Onlara isyan eden ise muhakkak sapmişdır; demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ne fena hatîbsin! (onlara diyeceğine) Allah ve Resûlüne isyan eden İse muhakkak sapmışdır de.» buyurmuşlar. «Gavâ» kelimesini «Gaviye» şeklinde söyledi. îyâz-in beyânına göre ulemâdan bir cemâat: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hatibe îtirâz etmesi: zamiri ortak kullanarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Allahü teâlâ ile müşterek yaptığı içindir. Zîra tesniye zamiri müsâvaat îcâb eder. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir zaman Allahü teâlâ ile müsavi tutulamı-yacağı cihedle cümleyi tesniye zamiri ile değil ayrı ayrı isimlerini zikrederek atıf sureti ile tertîb etmesi gerekirdiğini kendisine tembih buyür-muşdur. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) başka bir hadîsde: biriniz Allah ile filan zât dilerse demesin. Lâkin Allah dilerse sonra filan da dilerse desin.) buyurmuşlardır.» diyorlar. Fakat Kâdi İyâz bu ta-lîli beğenmemiş ve şunları söylemişdir: «Doğrusu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in o hatibi nehiy buyurmasına sebeb şudur ki: Hutbelerde esâs açık ve izahlı olmakdır. Onlarda rumuz ve îşâretden sakınmalıdır. Bundan dolayıdır ki sahih rivâyetlerde sabit olduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kelimeyi söyledimi iyice anlaşılması için onu üç defa tekrar edermiş. Birinci kavil bir çok sebeplerden dolayı zayıfdır. O sebeplerden biri de şudur: gibi tesniye zamirleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir çok sahîh hadîslerinde tekerrür etmişdir. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah ile Resûlü başkalarından daha sevgili olmalıdırlar.» buyurmuşlardır. Bu gibi hadîsler çoktur. Mezkûr hadîslerde tesniye zamî-ri kullanması vaaz hutbesinde söylenmiş olmadıkları içindir. hadîsler bir hükmü öğretmekden ibâretdirler. Böyle yerlerde söz ne kadar az olursa bellemek de o kadar kolaylaşır. Va-z hutbelerinde ise hâl böyle değildir. Onlardan murâd: Söylenilenleri bellemek değildir. Maksat ibret almakdan ve nasihati tutmakdan ibâretdir: Ebû Dâvûd-un sahîh bir isnâd ile İbn Mes-ûd (radıyallahü anh)-dan rivâyet ettiği şu hadîs de ayni müddeâyı te-yîd eder: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hacet hutbesini öğretti. Bu hutbe şöyledir: Hamd Allah-a mahsûsdur. Biz ondan yardım diler; ondan mağfiret niyaz eyler; nefislerimizin şerlerinden Allah-a sığınırız. Allah kime hidâyet verdiyse artık o kimseyi yoldan çıkaracak yokdur. Bir de kîmi şaşırttı ise ona da hidâyet verecek yokdur. Ben Allah’dan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim; Muhammed-in onun kulu ve Resûlü olduğuna da şahidim. Allah onu hak dînle bir beşîr ve nezir olarak kıyâmetin önünde göndermişdir. Her kim Allah ve Resûlüne itaat ederse muhakkak doğru yolu bulmuşdur. Onlara isyan eden ise şüphesiz yalnız kendisine zarar vermişdir. Allah-a hiç bir zarar îraz edemez.» (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashâb-ı kirâm-ma hitabet tâlimleri yaptırmışdır. Sa-d b. Cübeyr tarîki ile Hazret-i Ebû-d-Derdâ’dan rivâyet olunan bir hadîsde: defa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kısa bir hutbe okudu. Sonra: Yâ Ebâ Bekir! Kalk bir hutbe de sen oku! buyurdu. Ebû Bekir kalkarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hutbesinden daha kısa bir hutbe okudu. Sonra Ömer-e: Yâ Ömer! Bir hutbe de sen oku! buyurdu. de Ebû Bekir-inkînden daha kısa bir hutbe okudu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha başkalarına da bu minval üzre emir buyurarak hutbeler okuttu. Nihayet: Ey Ibnİ Ummi Abd! Şimdi de sen bir hutbe oku! buyurdu. İbn Mes-ûd hemen ayağa kalkarak Allahü teâlâ-ya hamd-ü senadan sonra şunları söyledi: Ey cemâat! Rabbimiz Allahü teâlâ-dır. Dînimiz: Azız islâm dîni; -Eliyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e işaret ederek.- Peygamberimiz de şu zâtdır. Allah ve Resûlünün bizim için seçtikleri her haberi biz de beğendik; ona razı olduk. Es-Selamü aleyküm. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): İbn Ummü Abd isabet etti; İbn Ümmü Abd doğru söyledi buyurdular.» denilnüşdir. İyâz diyor ki: « Müslim-in iki rivâyetinde (Gavâ) kelimesi vav-ın fetih ve kesri ile zaptedilmiş ise de doğrusu fetihle okumakdır. Bu kelime şerre düşkünlük göstermek mânâsına gelen (gayy)’dan alınmışdır. İbn Nümeyr-in (gaviye) şeklindeki rivâyetini Kâdi İyâz doğru bulmamışdır.