Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kusüf Namazında İken Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selleme Arzolunan Cennet Ve Cehennem Halleri Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
2140-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti. H. Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. İkisinin sözleri de biribirine yakındır. ki: Bana babam rivâyet etti. ki): Bize Abdülmelik Atâ-dan o da Câbir-den naklen rivâyet etti. Câ-bir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’la oğlu İbrahim-in vefat ettiği gün güneş tutuldu. Halk derhâl: güneş ancak İbrahim-in vefatı için tutulmuştur.» dediler. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak cemaata dört secde ife altı rükû-fu (iki rek-at) namaz kıldırdı. Evvelâ tekbîr aldı sonra Kur-ân okudu. Ama kıraati uzattı. Sonra aşağı yukarı kıyamı derecesinde uzun bir rükû- yaptı. Sonra başını rükû-dan kaldırarak birinci kırâatdan daha kısa olmak üzere Kur-ân okudu. Sonra aşağı yukarı kıyamı derecesinde bir rükû- yaptı. Sonra başını rükû-dan kaldırarak ikinci kırâatdan daha kısa olmak üzere Kur-ân okudu. Sonra ayakta kaldığı kadar uzun süren bir rükû- yaptı. Sonra başını rükû-dan kaldırdı. Sonra secdeye kapandı ve İki secde yaptı. Sonra kalkarak yine üç rükû yaptı ki bu üç rükû-dan her biri kendinden sonrakinden daha uzundu. RükÛ-u da takriben sücûdu kadar oluyordu. Sonra geriledi arkasındaki safflar da gerilediler. Böylece son saff-a vardık. Ebû Bekir) Böylece kadınlar saff-ına vardık diye rivâyet etti. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (tekrar) ilerledi onunla birlikte cemâat da İlerledi. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evvelki yerine durdu. Namazdan ayrıldığı zaman güneş de eski hâline dönmüştü. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şunları söyledi: Cemâat! Güneş İle ay ancak Allah-ın âyetlerinden iki âyetdirler. Bunlar insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. (Ebû Bekîr: Beşer-in ölümünden dolayı dedi.) Siz bu nev-îden bir şey gördünüz mü açılıncaya kadar namaz kılın. Size vaad edilen hiç bir şey yoktur ki ben onu şu namazımda görmüş olmıyayım. Sizi te-mîn ederim ki bana cehennem getirildi. Bu da yalını bana dokunur korkusu ile gerisi geriye çekildiğimi gördüğünüz sırada oldu. Hattâ orada çomaklı herifin ateş içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını çomağı ile çalardı. Eğer malının çalındığını anlayan olursa: (çomağıma takıldı.) derdi. Farkına varan olmazsa alıp götürürdü. Ben orada kedi sahibi kadınr da gördüm; o kadın ki vaktiyle kediyi bağlayarak aç tutmuştu. Ona yerin haşerâtından yemesine müsaade etmemiş nihayet hayvan açlıktan ölmüştü. Sonra (bana) cenneti de getirdiler bu da eski yerimde duruncaya kadar ilerlediğimi gördüğünüz sırada oldu. Yemin olsun ki elimi uzattım siz güresiniz diye cennetin meyvelerinden koparmak istiyordum. Sonradan bunu yapmamayı düşündüm. İşte bu suretle size vaadedilen her şey-i ben bu namazımda görmüş oldum.» (sallallahü aleyhi ve sellem)-in «Sizin gireceğiniz her yer bana arzolundu...» sözünden murâd: Cennet cehennem kabir ve mahşer gibi kulların öldükten sonra varacakları yerlerdir. İyâz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in cennet ve cehennemi görmesi hususunda şunları söylemiştir: Ulemânın beyânına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-in cennet ve cehennemi aynen görmüş olması muhtemeldir. Cenâb-ı Hak aradan perdeyi kaldırarak onları kendisine göstermiştir. Nitekim İsrâ hâdisesinde müşrikler kendisine Kudüs-teki Mescîd-i Aksâ-yı sordukları vakit hâl böyle olmuş yani Teâlâ Hazretleri Mescîd-i Aksâ-yı Resûl-i Zîşan-ma göstermiş; o da gözüyle görerek ona müşriklere tavsif etmişti. Maamâ-fih yine ulemânın beyânına göre onları aynen değil de ilmen görmüş olabilir. Kendisine cennet ve cehennemin hâlleri vahy suretiyle arz olunmuş bu suretle o zamana kadar bilmediği bu hâlleri tafsilatı ile öğrenmiş ve beyân buyurmuştur. O zamana kadar bilmediği bu hâlleri son derece büyük gördüğü için de: bildiklerimi siz bilseniz mutlaka çok ağlar; az gülerdiniz.) buyurmuştur.» İyâz ulemânın bu iki te-vîlinden birinciyi hadisin sözlerine daha uygun bulmuştur. Zira hadîsin metninde elini uzatmak salkım koparmak cehennemin alevi parçmasın diye geriye çekilmek gibi sözler vardır ki bunlar ilmen değil; aynen gördüğüne delâlet ederler. - Erd»: Yer-in böcekleri demektir. Bazıları: «Bundan murâd: kuşlardır.» demişlerdir. îyâz-ın rivâyetine göre «Haşâş» kelimesini «Hişâş» ve «Huşâş» şekillerinde okuyanlarda olmuşsa da «Haşâş» kıraati meşhurdur. îyâz kediyi aç bıraktığından dolayı kadının kazandığı günâhı küçük günahlardan saymış ve: «Bu hadis küçük günahlardan dolayı muâhaze olunacağına delildir. Ama kadının bundan dolayı ateşle azâb olunduğuna hadîste delâlet yoktur. İhtimâl bu kadın kâfirmişdir de kedi sebebi ile azabı arttırılmıştır.» demişse de Nevevî bunu haklı olarak doğru bulmamış ve kendisine şu cevâbı vermiştir: «Doğrusu hadisde tasrîh buyurulduğu vecihle kadın kedi sebebi ile azâb olunmuştur. Kadının suçu büyük günahtır. Çünkü hayvanı bağlamış ve ölünceye kadar salmamıştır. Küçük günah üzerinde ısrar etmek o günahı büyütür. Nitekim fıkıh kitaplarında ve diğer yerlerde bu böylece takrir olunmuştur. Hadisde kadının kâfire olduğunu iktizâ eden bir cihet yoktur.» zikri geçen «lef h» den murâd: Cehennem alevinin vurmasıdır. Bu mânâda bir de «nefh» kelimesi kullanılırsa da nefh mânâ itibariyle lefh derecesine varmayan alev demektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Küsûf
Konu: Kusüf Namazında İken Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selleme Arzolunan Cennet Ve Cehennem Halleri Bâbı