2143-)
Bize Yahya b. Yahya haber verdi. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne Zühri-den o da Urve-den naklen haber verdi. Urve: «Güneş Küsûf etti deme. Lâkin güneş Hüsûf etti de!» demiş. Esma-nui: «Başıma veya yüzüme su serpmeye başladım... ilâh...» sözü bu işi arka arkaya bir çok defalar yapmadığına hamle-dilmiştir. Çünkü arka arkaya bir çok defalar yapmış olsa namazı bozulurdu. bir kimseye kabrinde: «Bu zât hakkında ne bilirsin?» diye soranlar Münker ve Ne kir adlı suâl melekleridir. Meleklerin «Resûlüllah» demeyip; «bu zât» sözü ile iktifa etmeleri ölen kimseyi imtihan içindir. Çünkü onun hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) diye söz ederlerse bundan onun büyük bir mertebe sahibi ve ikrama lâyık bir zât olduğunu anlıyarak melekleri taklîden o da hürmet ve ta-zîmde bulunur. Meleklerin sözü imtihan olduğu içindir ki ölen kimse mü-min ise: «O Resûlüllah »dır. diye cevap verecek; münafık ise: «Bilmiyorum» demekle iktifa edecektir. Bu suretle Teâlâ Hazretleri Kur-ân- Kerim-inde beyân buyurduğu vecihle mü-minleri hem dünyâda hem de âhirette îmânlarından sabit kılacaktır. metninde bir iki yerde geçen «Esma» bunların hangisini söyledi bilemiyorum.» ifadesi arayerdeki râvînin şekkettiğini gösterir. hadîsler hakkında merhum Ahmet Naim Bey «Tecrîd-i Sarih tercümesi» nâm eserinin birinci cildinde şu mütâlâayı serdetmistir: nimetleri ve Rabbani kudretin eserlerini hiç bir an hatırdan çıkarmış olmamak için bu Kadr-i Uzmâya âyet yani alâmet olan hâllerle feleki vaziyetlerden muttariden tekerrür ve teceddüd edenlerinin her biriyle beraber olmak üzere dîn-i Mübîn-i islâm bir namaz teşri- etmiş zamanların hiç biri teabbüdden hâli bırakılmamıştır. Gündüzün yarısından sonra öğle namazmı her günkü aydınlığın ib-Udâsı ile intihasından sabah ve akşam koyu karanlığın koyu karanlık basar basınaz yatsı öğlen ile aksa marasında takriben gündüzün çizdiği dâirenin çeyreği kaldığında ikindi namazlarını edâ etmeyi farz eylediği gibi gündüzün çizdiği dâirenin bir çeyreği geçtikden sonra kuşluk namazı güneş doğduktan ve sanlığı zail olduktan sonra ışrâk namazı gece ortalarında teheccüd namazı farz olmıyarak teşrî- edilmiştir. Ramazanlarda herkesin yalnız başına veya cemaatla kılıp re-yizyâb olduğu teravih nmazı da gece namazının nazîridir. Kezalik senenin bayram dediğimiz iki muayyen gününde işrâk namazı vaktinde yine cemaatla bayram namazı kılmak Islâmın şeriatları cümlesindendir. gibi her ufukta muayyen zamanlarda görülmiyen ay ve güneş tutulmaları da Allah-ın büyük âyetlerinden mâdût olup bunların meydana geldiği zamanlarda dahi İslâm dini tarafından bir namaz tahsis edilmiş olmasında şaşılacak bir cihet yoktur. Bâ husus kıyâmet alâmetlerini beyân hususunda (güneş ile ay bir araya getirildiği zaman) âyet-i kerîmesi gibi bir çok âyetlerden anlaşılacağı vecih-le kıyâmet alâmetlerinden olarak bu kabilden bâzı astronomik zuhûrât meydana geleceği Peygamber Efendimiz tarafından haber verilmesine mukaabil: (De ki): "Kıyâmetin ne zaman kopacağını bilmek ancak Rabbime âtt bir meseledir. Onun vaktini kendisinden başka kimse beyân edemez; kıyâmet göklere de yere de ağır basınıştır. O size ansızın geliverecekdir "Sûre-i A-râf; 187. âyet-i kerîmesindeki sarahate binâen apansızın kopacak olan kıyâmetin de vakti aletta-yta bilinemediği için ay ve güneş tutulması hâdiselerini Allah-a tezarru- ve niyaza vesile addederek namaza koyulmak mü-minlere göre pek tabii bir iş olduğu gibi Esma (radıyallahü anha)-nın (Acabe ne oluyoruz? Dünyâ-nın gizli olan sonu mu geldi şu gördüğümüz âyet onun alâmeti midir?) diye endişe etmesinde de ayıplanacak bir şey yoktur. ve Küsüf zamanları dakikası dakikasına hattâ saniyesi saniyesine erbâbı tarafından evvelce hesâb edilerek haber verilebilir. Pek ziyâde tekerrür eden tabiî hâdiselerden oldukları için bunları görünce korkuya ne mahal vardır?» demek de uymaz. Çünkü «Bu kâinat nizâmının bozulduğu gün demek olan kıyâmet zamanın evvelden hesap ve tâyin edilmiş bu gibi hâdiselerle vukûbulmayacağına hiç bir aklî delîl yoktur. İşte o büyük hâdisenin gelip çattığı anda bu gösteri Allah-ın âyetlerinden biridir.» diyerek namaza ibâdet ve niyaza koyulanlara —Eğer öyleleri o gün dünyâda kalmış bulunursa— ne mutlu! vakitlerini ibâdât ve tâattan hâli bırakıp: «Hesapla bilinecek vukûatdan ne korkmalı?» diyen gafillerin başına ise —Allah-ın vaadi mu-cebince—varsın apansızın kıyâmet kopsun.» Naim beyin mütâlâası burada sona erer.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Küsûf
Konu: Kusüf Namazında İken Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selleme Arzolunan Cennet Ve Cehennem Halleri Bâbı