2148-)
Bize bu hadîsi Muhammedü-bnü Râfi- de rivâyet etti. ki): Bize İshâk yani İbn îsa rivâyet etti. ki): Bize Mâlik Zey-dü-bnü Eslem-den bu isnadla bu hadisin mislini rivâyet etti. Şu kadar var ki o: «Sonra seni geri geri giderken gördük demiştir. hadisi Buhârî «Küsûf» «Namaz» ve «Nikâh» bahislerinde; Dâvûd ile Tirmizî de «Namaz bahislerinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Dâvûd-un bir riyâyetinde «İbn Abbâs» yerine "Ebû Hüreyre» denilmişse de: Hatâdır. Doğrusu İbn Abbâs olacaktır. Nitekim hadis ulemâsından İbn Asâkir bunun hatâ olduğuna tembih etmiş; Mizzî (654-742): «Bu bir vehimden ibarettir » demiştir. İbn Abbâs-m: «Bakara sûresini okuyacak kadar uzun bir kıyam yaptı.» demesi gösteriyor ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıraati gizli imiş. Nitekim Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilen bâzı tarîklerde: «Onun kıraatini tahmin ettim; Bakara sûresi kadar olduğunu gördüm.» denilmiş olması da bunu gösterir. «İbn Abbâs o zaman küçüktü; saffların sonuna durduğu için kıraati işitemiş de müddeti tahmin etmiş olabilir.» demişlerse de bu kavil reddedilmiştir. Çünkü ayni hadisin bâzı tarîklerinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in yanıbaşına durdum ama ondan bir harf bile işitmedim.» denilmiştir. buradaki rivâyetinde denilmiş; kazı rivâyetlerde onun yerine diğer bâzılarında da fi-li kullanıldığı görülmüştür. Vaz geçtin demektir. ve «Kâ-kâde» fiilleri: Geriledin gerisi geriye gittin; mânâsına gelirler. Yalnız kelimenin iki bâbdan kullanılmasına bakarak Aynî: «Kâ-kâa» müteaddi; «Tekâ-kâa» lazımdır; demişdir. Bu takdirde Kâ-kâ-a fiilinin bir mef-ûlü bulunmak lâzım gelir. bunu «Kendini gerilettin» şeklinde takdir etmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem) -Eğer o salkımı almış olsaydım dünyâ durdukça ondan yerdiniz.» buyurmakla: Cennet mey-valannın bitip tükenmek bilmiyeceğine işaret etmiştir. «Bu cümlenin mânâsı: Üzümü yiyen kimse ağzında dâima yediğinin bir mislini yaratmakla zevki devam edecek demekdir.» mütâlâasında bulunmuşlarsa da bu söz felsefî bir fikir neticesi olduğu için reddedilmiştir. Filhakika felsefenin iddiasına göre âhiret hayâtının hakikati değil sâdece misâli vardır. Fakat hakikatta cennetin yemişleri ile diğer muhtelif taamları feylesofların zannettiği gibi birer hayâl değil; Kur-ân-ı Kerim-in nass-ı kaatı ile beyân buyurduğu vecîhle bitip tükenmek bilmeyen hakîkî meyveler ve yiyeceklerdir. Allahü teâlâ koparılanların yerine derhâl başkalarını halke-decektir. Ona göre bunun hiç bir güçlüğü yoktur. (sallallahü aleyhi ve sellem)-in cennet meyvelerinden koparmasına izin verilmemiştir. Çünkü cennet meyveleri ebedî; dün-vâ ise fânidir. Binaenaleyh fânî dünyada bakî cennet meyvesi yiyen kimsenin de baki kalması icâbedecektir. Halbuki dünyâda buna imkân yoktur. hadîsin bir çok muhelif rivâyetleri vardır. bu hadîsde cehennemliklerin ekserisinin kadınlar olduğu bildirilmektedir. Hâlbuki Hazret-i Ebû Hüreyre-nin rivâyet ettiği bir hadîsde derece ittibân ile cennetliklerin en aşağısına iki tane dünyâ kadını verileceği beyân edilmiştir. Bu hadise göre cennetliklerin üçte ikisinin kadınlar olması iktizâ eder. Bu suretle sûret-i zahirede iki hadîs biribirine muarız görünürse de Ebû Hüreyre hadisi kadınlar cehennemden çıkarıldıktan sonra cennete konacak bu suretle en aşağı bir erkeğin iki karısı olacaktır diye te-vil olunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Küsûf
Konu: Kusüf Namazında İken Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selleme Arzolunan Cennet Ve Cehennem Halleri Bâbı