2346-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahîm b. Süleyman rivâyet etti. H. Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. H. İshâk dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme haber verdi. Bu râvîlerin hepsi Muhammed b. Ebî İsmail-den bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir. Sâi-nin cem-idir; «Zekât me-mûru» mânasına gelir. dahi: Zekât me-mûru demektir. me-mûrunu hoşnûd etmek farz olan zekâtı ona vermek ve ona hüsn-ü muamelede bulunmakla olur. diyor ki: «Bu zevat me-mûrunun fâsiklık yapmadığına göredir. Fâsiklık yaparsa me-mûr azlolunur zekâtı ona vermek îcâb etmez. Hattâ verilse zekât yerine geçmez. Zülüm ma-siyetsiz de olabilir. Çünkü haddi tecâvüzden ibarettir. Bunda mekruhlar da dâhildir.