2352-)
Bize Kuteybetü-bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Cerîr Abdülaziz-den —ki İbn Rufey-dir.— o da Zeyd b. Vehb-den o da Ebû Zerr-den naklen rivâyet etti. Ebû Zerr Şöyle dedi: Gecelerden birinde dışarı çıktım bir de baktım Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız başına yürüyor yanında kimse yok. Zannettim ki: Beraberinde bir kimsenin yürümesini istemiyor; ben de ay-in gölgesinde yürümeye başladım. Derken bakınarak beni gördü ve: «Kim o!» dedi. Ben: «Ebû Zerr-îm! Allah beni sana feda kılsın.» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Yâ Ebâ Zerr! Gel...» dedi. Bunun üzerine ben de bir müddet onunla beraber yürüdüm. Müteakiben şöyle buyurdu: şüphe yok ki çok mal sahipleri kıyâmet gününde (sevabı) az olanlardır. Ancak Allah kendisine mal verip de o malı sağına soluna önüne arkasına saçan ve onu hayıra sarfeden müstesnâ.» bir müddet daha yürüdüm. Nihayet: «Şuraya otur!..» dedi. Ve beni etrafı taşlık bir yere oturttu. Sonra bana: «Burada ben dönüp gelinceye kadar otur.» dedi. Sonra Harra-ya doğru gözümden kayboluncaya kadar gitti. Orada epeyi durdu ve beni bekletti. Sonra sesini işittim. Hem geliyor hem de: «Hırsızlık da yapsa zina da etse...» diye söyleniyordu. Yanıma gelince sabredemedim: «Yâ Nebiyyallah! Allah beni sana feda kılsın. Harra tarafında kiminle konuşuyordun? Ben hiç bir kimsenin sana cevap verdiğini işitmedim.» dedim; «O Cibrîl idi. Harra tarafında karcıma çıkarak: (Ümmetine müjdele ki: Her kim Allah-a bir şey-i şerik koşmıyarak Ölürse cennete girecektir.) dedi. Ben: Yâ Cibrîl! Hırsızlık yapsa da zina etsede mi dedim; Cibrîl: (Evet.) cevâbını verdi. Hırsızlık etse de zina yapsa da mı? dedim. Evet! cevâbını verdi. Ben yine: Hırsızlık yapsa da zina etse de mi? diye sordum. Evet şarap bile içse! cevâbını verdi » buyurdular. Zerr hadîsini Buhârî «İstikraz» «İsti-zân» ve «Rukaak» bahislerinde; Tirmizî «Eymân» bahsinde Nesâî «Yevm ve Leyle» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. veya Lâgt: Gürültü ve anlaşılmayan sesler mânasına gelir. «Cinler musallat oldu.» yahut «Cin çarptı.» mânâsına gelir. kelimesinin sonundaki «hâ»: Sekit hâsıdır. Tîn-in beyânına göre bunun fâidesi: iki sakin üzerine durmuş olmamaktır. beyânına göre: Hadisdeki birinci hayırdan murâd: Mal ikinci hayırdan murâd: Allah-a tâattır. mânâsı: Bir şey-i verirken ellerini vurmak bir şey-i atmaktır. Medine- nin dışında kara taşlarla kaplı bir yerdir.