2408-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ahmed b. İshâk el - Hadramî Cüheyb-den rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Tâvûs babasından o da Ebû Hüreyre-den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): île cömertin misâli üzerlerinde demirden zırhlar bulunan iki adamın misâli gibidir. Cömert olan bir sadaka vermek İstedimi cübbesi izini örtecek derecede genişler. Bahil bir sadaka vermek istedimi cübbesi büzülür de elleri köprücük kemiklerine yapışır. Ve her halka Yanındaki halkaya sıkışır.» buyurdular. müteakip: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: genişletmeğe çalışır amma genişletemez...» buyururken işittim. hadîsi Buhârî «Zekât» «Libâs» ve «Cihâd» bahislerinde; ve Nesâî dahi «Zekât» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. İyâz’ın beyânına göre hadîsin birinci rivâyetinde râvilerin vehimlerinden neş-et eden bir çok tashîf tahrif takdim ve te-hîrler vardır. Hadîsin doğru şekli sonraki rivâyetlerinden anlaşılmaktadır. Meselâ birinci rivâyette «Münfık ile mütesaddık...» denilmiştir; bu hatâdır. Doğrusu: «Mütasaddık ile bahîl...»-dir. bu rivâyette «Bir adamın misâli gibidir.» denilmiştir. Doğrusu «iki adamın misâli»-dir. rivâyette «İki zırh yahut iki cübbe.» denilmiştir. Doğrusu seksiz olarak «İki zırh...»dır. Nitekim sonraki rivâyetler bu şekildedir. Zırh demektir. Bu rnânâ nefs-i hadîste halkalarından bahsedilmek suretiyle beyân buyurulmuştur. bütün nüshalarında «Merrat» kelimesi zikredilmektedir. Ulemâ bunun da hatâ olduğunu söylemişlerdir. Doğrusu «müddetedir ve «sebeğat» gibi o da kapladı mânâsına gelir. Nitekim ikinci rivâyette bunun yerine «inbisât» kelimesi kullanılmıştır. Maamâfih «merrat» kelimesi dahi ayni mânâya kullanılabilir. Bu kelimeyi Buhârî «Mâdet» şeklinde rivâyet etmiştir. Meyletti demektir. kelimenin bâzı rivâyetlerde «Mâret» yani: «aktı» yayıldı» şeklinde zaptedildiği görülmüştür. ilk rivâyetteki «Cübbesi büzülür ve her halkası yerini alır. O derecede ki: Parmak uçlarını kaplar ve izini örter.» ifâdesi hakkında Kâdi Iyâz şunları söylemiştir: «Bu sözde çok bozukluk vardır. Zira (parmak uçlarını kaplar ve izini örter.) sözü cimri hakkında değil cömert için vârid olmuştur. Bu söz cimrinin zıddını tavsif etmektedir. Cimrinin vasfı (Her halka yerine sıkışır.) ve (Zırhı genişletmeğe çalışır ama genişlemez.) sözleri ile ifâde buyurulmuş-tur. Râvî cimriyi cömertin sıfatları ile vasfetmiş bu suretle söz bozularak tenakuz vukü bulmuştur. Bâzı rivâyetlerde (Tücinnu) yerine (Tahhüzzü siyâbehû) (Elbisesini parçalıyor.) denilmiştir. Bu da bir vehimdir. Doğrusu: Cumhûr-un rivâyet ettiği şekilde (Tücinnu)-dur. Tücinnu: Örtünür demektir. (Siyâbehû) kelimesi dahi vehimdir. Doğrusu (Benânehû)-dur. Cumhûr-un rivâyeti budur. Nitekim ikinci rivâyette bunun yerine (Enâmilehû) denilmiştir. Benân ile enâmil: Parmak uçları demektir.» «Râvi Amr’in bu şekildeki rivâyetinin sahîh olması ihtimâli vardır. Bu takdirde hadisde mahzûf vardır. Ve şöyle takdir edilir: Sadaka veren cömert ile cimrinin msiâli: Üzerlerinde cübbe veya zırh bulunan iki adamın misâli gibidir. Cümleden cimrinin hazfedilmesi tezat suretiyle cömertte bu mânâ anlaşıldığı içindir. Nitekim Allahü teâlâ hazretlerinim. "Sizi sıcaktan koruyacak gömlekler giyersiniz" Sûre âyet-i kerimesi de bu kabildendir. Yani sizi sıcak ve soğuktan koruyan gömlekler manasınadır. Sıcak kelimesinden tezat tarikiyle soğuk da anlaşılacağı için âyetten soğuk kelimesi hazf edilmiştir. (Mütesaddık) kelimesi bâzı esâs nüshalarda (Mussaddık) şeklinde zapt edilmiştir. Bunların ikisi de doğrudur. (Racül) kelimesine gelince; Bütün esâs nüshalarda burada olduğu gibi müfred sîgası ile rivâyet edilmişse de. bunun bâzı râvîler tarafından değiştirildiği anlaşılıyor. Doğrusu (Racûleyin)-dir.» diyor. sahibinin izini örtmesi bir temsildir. Bununla sadakanın malı arttıracağı cimriliğin ise azaltılacağı anlatılmak istenilmiştir. bu cümlenin cömertlikle bahilliğin çokluğunu temsil ettiğini söylerler. Zîrâ cömert olan bir kimse sadaka verirken eli açılır ve yayılır. O buna alışır. Bahîl ise elini yumar; bu da onun için bir âdet olur. Bazıları «izini örter.» cümlesini -günahlarını yok eder.» mânâsına almışlardır. giydiği zırhın halkalarının büzülmesini ve her halkanın yerini almasını dahi kıyâmet gününde bu zırhla dağlanacaktır şeklinde tefsir etmişlerdir. Nevevî bu tefsiri beğenmemiş hadîsin bir temsilden ibaret olduğunu kıyâmette vukûbulacak şeyleri haber vermediğini söylemiştir. göre cömertle cimri hakkındaki bu temsilin hikmeti Teâlâ Hazretlerinin cömerti verdiği sadaka sebebiyle hem dünyâda hem âhirette affedeceğini verdiği sadakaların bir zırh gibi kusurlarını örteceğini cimrinin ise dar bir cübbe giyerek avret mahalli açıkta kalmış gibi dünyâda da âhirette de kusurlarının açıkta kalacağını beyândır. hususta daha başka mütâlâa yürütenler de olmuştur rivâyette Hazret-i Ebû Hüreyre’ nin: «Cübbeyi genişletmeye çalışır ama genişlemez.» sözü yeknazârda müdrec gibi görünürse de hakikatta müdrec değil Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in hadisindendir. Nitekim ikinci rivâyette: cübbeyi genişletmeye nasıl çalıştığını fakat cübbenin genişlemediğini bir görseydin şaşar kalırdın.» demesi bunu gösterir. kalırdın...» cümlesi şartın cevâbıdır. Ve anlaşılacağı için hafzedilmiştir. Bu cümleyi temenni mânâsına anlamak da mümkündür. Bu takdirde mânâ şöyle olur: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zırhı nasıl genişletmeye çalıştığını ve zırhın genişlemediğini bir görmeliydin.»