2409-)
Bana Süveyd b. Saîd rivâyet etti. ki): Bana Hafs b. Meysera Mûsâ b. Ukbeden o da Ebû-z - Zinâd-dan o da Arac-dan o da Ebû Hüreyre-den o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: adam: Ben bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim; dedi ve sadakasını çıkararak bir fahişenin eline verdi. Derken halk: bu akşam bir fahişeye sadaka verildi diye lâf etmeye başladılar. O adam: Yâ Rabbî bir fahişeye sadaka verdiğim için sana hamd olsun. Ben behemahâl bir sadaka (daha) vereceğim; dedi. Ve sadakasını çıkararak bir zenginin eline verdi. (Bu sefer) halk (yine): Bir zengine sadaka verildi; diye lâf etmeye başladılar. Sadaka veren adam: Yâ Rabbî! Bir zengine sadaka verdiğim için sana hamd olsun. Ben elbette bir sadaka (daha) vereceğim; dedi ve sadakasını çıkararak onu bir hırsızın eline verdi. Halk (yine): Bir hırsıza sadaka verildi! diye lâf etmeye başladılar. Bunun üzerine sadaka veren zât: Yâ Rabbî Bir fahişeye bir zengine ve bir hırsıza sadaka verdiğim için sana hamd olsun; dedi. (rüyasında) ona gelenler oldu ve: «Senin sadakan kabul olundu. Fahişeye gelince: Umulur ki bu sadaka sebebiyle zinasından vazgeçip namuslu olur. Umulur ki: Zengin de İbret alır da Allah-ın kendine verdiği maldan infâk eder. Ve yine umulur ki: Hırsız da bu sadaka sebebiyle hırsızlığından vazgeçerek namuslu bir adam olur; dediler.» hadîsi Buhari ile Nesâî «Zekat» bahsinde tahric etmişlerdir. vermeyi adayan zâtın ismi malûm değildir. Yalnız İmâm Ahmed b. Hanbe‘in İbn Lehi-a tarikiyle Arac-dan naklettiği rivâyette bu zâtın Benî İsrail’ den Olduğu büdîrilmiştir. evvelâ bir fahişeye sonra bir zengine daha sonra hırsıza vermesi kasdii değil onların hâllerini bilmediğindendir. diline düşerek sadakasını müstahikkına vermediğini anlayınca yaptığı işten dolayı Allah-a hamdetmiştir. nin beyânına göre: Bundan maksadı ya inkâr yahut teaccübdür. Eğer inkârı kastetmişse mânâ şudur: Bu zât sadakasını müstahikkına vermek istemiştir. Ve yüzde yüz kabul olunacağını ümid ettiği için sözünü yeminle te-kîd etmiştir. Sonradan sadakasının bir fahişe ve bir hırsız eline düştüğünü anlayınca bunlardan daha kötü hâili olanlara tesaadüf etmediği için Allah-a hamd eylemiştir. gelince: Şaşılacak bir şey görüldüğü zaman Allah-a hamd ederek ta-zîmde bulunmak âdettir. Nitekim bir çok defalar şaşılacak bir hâl görülünce «Sübhânallah» denilir. diyor ki: «Bu zâtın bir fahişeye sadaka verdiği halkın diline düşünce yaptığı iş-e kendisi de şaşmış ve Allah-a hamdetmiştir. «Alâzâniyetin» sözü mahfuz bir fiile mutaallıktır.» mahfuzun fiilin «Ben sadaka mı verdim?» mânâsına gelen «Etesaddaktu» olduğunu söylemiştir. Aynî- nin beyânına göre Bazıları bu cümlenin mânâsını anlayamamışlardır. şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Hamd-ü sena yalnız iyi şeyler için yapıldığı hâlde bu zât n-için fahişe ve emsaline verdiği sadakadan dolayı Allah-a hamdetmiştir. suâlin cevâbını Kirmânî vermiş ve: «Sana hamd ederim... demek: Fahişeye verilen sadakadan dolayı hamd bana değil sanadır yâ Rabbî« Çünkü bu iş benim değil senin irâdenle olmuştur demektir. Allah-ın her irâdesi güzeldir hattâ kâfirlere nzık vermeyi irâde buyurması bile güzeldir.» demiştir. veren zâta kimin geldiği bildirilmemiştir. Ayni- nin beyânına göre o bunu ya rüyasında görmüş yâ bir melek veya başka biri tarafından kendisine nida edilmiş yahut zamanın Peygamberi tarafından haber verilmiştir. Bir âlimin fetvası olmak ihtimâli de vardır. Nuaym’ın «Müstahrec»-inde tahric ettiği rivâyette: «Söylentiler o zâtın fenasına gitti. Derken rüyasında kendisine gelenler oldu ve: Allah Azze ve Çelişenin sadakanı kabul etti; denildi.» buyurularak hadisenin rüya hâlinde geçtiğine işaret olunmuştur. nin rivâyetinde dahi rüya hâlinde geçtiği zikredilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim Zekât
Konu: Sadaka Müstahıkkinin Eline Geçmese Bile Veren Îçin Ecir Saabit Olacağı Bâbı