Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yüksek Elin Alçak Elden Daha Hayırlı; Yüksek Elden Murad: Veren El Alçak Elden Murad: Alan El Olduğunu Beyan Bâbı

Oluşturulma tarihi: 5.02.2025 19:31    Güncellendi: 5.02.2025 19:31
2433-) Bize Muhammed b. Beşşâr ile Muhammed b. Hatim ve Ahmed b. Abde toptan Yahya El - Kattan dan rivâyet ettiler. İbn Beşşâr ki): Bize Yahya rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Osman rivâyet etti ki): Ben Mûsâ b. Talhâ-yı rivâyet ederken dinledim ona da Hakim b. Hizam rivâyet etmiş ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: efdalı —yahut sadakanın en hayırlısı— geriye artan maldan verilendir. Yüksek el alçak etden daha hayırlıdır. Sen (sadakaya) nafakasını vermekte olduğun kimselerden başla.» hadîsi Buhârî -Zekât- bahsinde bir iki yerde muhtelif râvîlerden tahrîc ettiği gibi;; ; Nesâî dahi ayni bahiste rivâyet etmiştir. nin Hakim b. Hizam rivâyetinde hadîsin sonunda: kim afif olmak İsterse Allah onu afif kılar; ganî olmak İsterse Allah ganî kılar.» cümlesi de vardır. da işaret ettiğimiz gibi cumhûr- ulemâya göre yüksek elden murâd: Sadaka veren; alçak elden murâd da: Dilenen el-dir. bâbda İbnü-l-Arabi- den muhtelif kaviller rivâyet olunur. kavle göre: Yüksek elden murâd: sadaka veren el-dir. kavle göre: Yüksel el: alanın elidir. kavle göre: Yüksek el- iffetli el demektir. kavle göre: Yüksek el-den murâd: Allah-ın yed-i kudret-i dir. Ondan sonra sadaka verenin eli gelir. Alçak el ise dilencinin elidir. îyâz ulemâdan bâzılarının: «Yüksek el alanın eli; alçak el de: Sadaka vermeyen eldir.» dediklerini rivâyet etmiştir. «Buradaki elden murâd: nimettir.» demişlerdir. Bu taktirde hadisin mânâsı: «Çok sadaka vermek az vermekten daha hayırlıdır.» demek olur ki en kısa sözlerle iyi ahlâka teşvik ifâde eder. şerif muhtelif lâfızlarla rivâyet olunmuştur. Taberâni-nin rivâyetinde: cemâat! bilmiş olun ki üç kısım el vardır. Bunların en yükseği Allah-ın yed-i kudreti ortası: sadaka verenin eli; en aşağısı da: Sadaka alanın elidir. Binânaleyh siz arka ile odun satmak suretiyle olsun iffet ve nezâhet gösterin. Dikkat edin tebliğ ettim mi?» buyurulmuştur. diyor ki: «Şeyhimiz Zeynüddîn (rahimehüllah): Doğrusu yüksek elden murâd: Veren eldir. Nitekim sahih hadisler de buna şahittir; demiştir.» vermekte olduğun kimselerden başta...» cümlesinden murâd: Aile efradı ile köle hizmetçi vb. gibi nafakası bir kimseye farz olan kimselerdir. Nafakadan murâd da: yiyecek giyecek ve meskendir. cihet: Nesâî-nin Târık-ı Muharibi tarikiyle rivâyet ettiği şu hadîs pek güzel îzah etmektedir. Hazret-i Târik ki: « Medîne-ye geldik: bir de baktık Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerinde cemaata hutbe okuyor. (Hutbesinde): «Verenin eli: yüksek eldir. Sen infâka geçindirdiklerinden yani annenden babandan kız kardeşinden ve kardeşinden başla. Sonra daha aşağı doğru in; buyurdular.» Nesâî’nin İbn Aclân tarikiyle Hazret-i Ebû Hüreyre-den rivâyet ettiği bir hadîste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sadaka verin.» buyurdu. adam: «Yâ Resûlallah! Bende bir altın var.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sen onu kendine tesadduk et!» buyurdu. O zâtı Bende bir altın daha var.» dedi Efendimiz: «Onu zevcene tesadduk eyle!» buyurdu. O zât: -Bende bir altın daha var.» dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) «Onu çocuklarına tesadduk et!» buyurdu. O zât: «Bende bir altın daha var.» dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) «Onu da hizmetçine tesadduk et!» buyurdu. O zât (tekrar): «Ben de bir altın daha var.» dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): «Onu da artık sen bilirsin! buyurdular.» denilmektedir. hadisi İbn Hibbân «Sahih»-inde aynen rivâyet etmiş; Hâkim ise çocukları zevceden evvel zikrey lemistir. (319 - 388) diyor ki: «Hadîsteki bu tertibi düşünürsen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in evlâ ve daha yakın olanı ilk plâna aldığım görürsün. Karşısındaki zâta nafaka hususunda kendinden başlamasını sonra çocuklarına geçmesini emrediyor. Çünkü evlâdı kendi cüz-ü mesabesindedir. Ona bakmazsa helâk olur. Ve infâk hususunda onun yerini tutacak kimse bulamaz. Zevceyi üçüncü dereceye bırakmışdır. Zira zevcesine verecek nafaka bulamazsa araları ayrılır. Ve kocası yahut yakın akrabağsı tarafından nafakası verilir. Daha sonra hizmetçiyi zikretmiştir. Çünkü nafakasını veremezse köle satılır.» «Er-Ravda» nâm eserinde beyân ettiği vecihle ashâb-ı kirâm zevcenin çocuklar üzerine takdimine ittifâk etmişlerdir. Zevcenin nafakası çocukların nafakasından daha müekked olarak farzdır. Çünkü zamanla veya fakirlik sebebiyle sakıt olmaz. Bir de zevcenin nafakası ivez olarak farzdır. Çocukların nafakası ise büyüdükleri ve nafakalarım kendileri te-mîn etmeğe başladıkları zaman babalarından sakıt olur. rivâyetlerin bâzılarında çocuklar zevceden evvel bâzılarında zevce çocuklardan evvel zikredilmiştir. hâl karşısında ulemâ tercih cihetine gitmiş hadisleri tetkikten geçirdikten sonra çocukların evvel zikredildiği rivâyeti tercih etmişlerdir. Nevevî- nin sözüne itirazla: «Nasıl oluyor da Nevevî zevceyi çocukların üzerine takdim edebiliyor! Hâlbuki babanın bir cüz-ü mesabesindedir. Zevce ise ecnebidir. Sonra sözünü ta-lîl ederek (Zevcenin nafakası çocuklarınkinden daha müekketdir. Çünkü zamanla veya fakirlik sebebiyle sakıt olmaz!) diyor. Bu da şaşılacak bir şeydir. Zîrâ zevcenin nafakası hadd-i zâtında bir sile yani teberrüdur. Sile kabilinden olan şeyler sükûtu kabul eder. Evlâdın nafakası ise kat-î bir farzdır. Hiç bir şeyle sakıt olmaz.» diyor. Hakim b. Hizam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-in «Sadakanın eidalı» mı yoksa «sadakanın en hayırlısı» mı buyurduğunda şekketmiştir gmâ» tâbirinden murâd: İhtiyâçtan artan fazlalıktır. Cümlenin takdiri şöyledir: Sadakanın en hayırlısı ihtiyâçtan artan maldan verilenidir. diyor ki: «Bu suretle verilen sadakanın bütün malını vermekten daha faziletli olması bütün malını tesadduk edenler ekseriya sonradan pişman oldukları içindir. Yahut muhtaç kaldıkları zaman pişman olur; (keski hepsini vermeseydim) derler. Malının fazlasından sadaka veren ise hiç bir zaman pişman olmaz. Bil-akis verdiğine sevinir. Ulemâ bir kimsenin bütün malım tesadduk etmesi hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bizim (yani Şâfiîlerin) mezhebimize göre borcu ve çoluğu çocuğu olmayan bir kimsenin fakirliğe ve sabır ve tahammül göstermesi şartıyla bütün malını tesadduk etmesi müstehabdır. Bu şartlar kendisinde bulunmayanın tesadduku mekruh olur.» ty âz cumhûr-u ulemâ- ya göre bir kimsenin bütün malını tesadduk edebileceğini söylemiştir. göre: Malın hepsi sahibine iade edilir. Bu kavil Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)-dan rivâyet olunmuştur. ulemâsına göre: Malın üçte biri sadaka olarak tenfiz edilir. Bakîsi sahibine iade olunur. olarak verilen miktar bütün malın yarısından ziyâde ise yarısı kabul edilir; ziyâdesi sahibine iade olunur.» diyenler de vardır. kavil Mekhûl-den rivâyet olunur. Ebû Ca-fe-ri Tahâvi ile Taberî: «Bütün malın tesadduku caiz olmakla beraber hepsim değil; üçte birini tesadduk etmek müstehabdır.» demişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim Zekât
Konu: Yüksek Elin Alçak Elden Daha Hayırlı; Yüksek Elden Murad: Veren El Alçak Elden Murad: Alan El Olduğunu Beyan Bâbı